Geçici Ev

1.4K 75 27
                                        

Can'ın ağzından 'Sos' bölümü...

Sabah telefonumun sesiyle uyandım. Arayan Kainat'tı. Yüzümde büyük bir gülümsemeyle açtım.

"Şaka şaka. Öpüşmeden sonraki bölümü istediğinizi biliyorum. Aynı bölümü 3 kişinin ağzından yazacak kadar acımasız değilim sanırım :D"

***

Karşımdaki ukalaca gülen Selim'e baktım. Ne yapmaya çalışıyordu bu çocuk? Sinirle içkimden koca bir yudum alıp bardağı masaya vurdum. Ona bir gülümseme göndererek konuşmaya başladım. Ben gülümseyince o da gülüşünü büyütmüştü.

"Artık Şebnem Gürsoy diye bir ev arkadaşın yok Selim İnan."

Selim sanırım böyle bir cevap beklemiyordu ki kaşları çatıldı. Ona aldırmadan sandalyeye asılı ceketimi çekiştirerek masadan hışımla kalktım. Telefonumdan Almilla'nın numarasını bulmaya çalışırken Selim beni kolumdan tutup çevirdi.

"Saçmalıyorsun Şebnem."

"Asıl sen saçmalıyorsun Selim. Sana adam akıllı dedim ki biz arkadaşız. Arkadaşlar birbiriyle öpüşür mü sence?"

"Kabul et aramızda bir çekim var. Bırak bir ya duvar örme işte. Belli ki hayatın hep planlar yaparak geçmiş. Yık şu kurallarını Şebnem Gürsoy. Anı yaşa biraz."

"Anı yaşasam da seninle yaşamam zaten kusmuklu. Hayatına löp diye girdim, şimdi de öyle çıkıyorum. Aşkımdan ölmeyeceğine göre uzatmanın manası yok."

"Şebn..."

"Kes sesini. İnsanlar bize bakıyor. Seni bir daha yakınımda görmek istemiyorum. Fırsatçı pislik."

Kolumu Selim'in elinden hızlıca çekip restorandan çıktım. Denize bakan banklardan birine oturup Almilla'yı aradım. Telefonu neşeli bir sesle açtı.

"Almilla ben Şebnem Gürsoy."

"Aradığında fark ettim onu da hayırdır bu saatte? Özgür'e mi bir şey oldu?"

Son cümlesini telaşla fısıldarken derin bir nefes verdim.

"Özgür gayet iyidir. Ben zaten evde değilim. Şey bir takım sorunlar oldu da, artık orada kalamam. Acaba kısa bir süreliğine sende kalabilir miyim? Burada tanıdığım pek insan yok."

"Tabiki kalabilirsin. Zaten Kainat'ın da içi içini yiyordu sizin Can'la aynı evde kaldığınızı öğrendiğinden beri."

Bu cümleden sonra bir patırdı duydum ve yaklaşık bir dakika hiç ses gelmedi. Gözlerimi devirdim.

"Ben sana adresi veriyorum. Kop gel sen."

***

Almilla'nın tarif ettiği yere gelince taksiciye para verip araçtan indim. Küçük ama tatlı evi gördüğümde gülümseyerek ilerlemeye başladım. Kendime en acilinden kalacak başka bir ev bulmam lazımdı. Olmadı Haldun Bey'e söylerdim, bir yer ayarlardı.

Kapısının önüne geldiğimde zile bastım. Ayaklarıma bakarak beklerken kapı açılınca kafamı yukarı kaldırdım.

"Can?"

"Şebnem!"

Yüzüme en zorakisinden bir sırıtma ekledim. Can bana pis pis bakarken ben de ellerimle oynuyordum. Can'a Selim yüzünden evi terk ettiğimi söyleyemezdim. Sebepsiz bir yere de göndermezdi beni.

"Kızlar biz çıkıyoruz Şebnem'le. Görüşürüz sonra."

Can kolumdan çekiştirip kapıyı kapatınca gözlerimi kapatarak sinirle soludum.

"Can bırak!"

"Şebnem! Selim'le ne kadar desteklemesem de bir ilişkiniz olması seni evde istemeyeceğim manasına gelmez. Tabiki de sizi ayırmayacağım. Bu saçmalığı nasıl düşündün?"

Gözlerimi kırpıştırarak Can'a baktım.

"Ne diyorsun Can? Hiçbir şey anlamadım."

Can nefesini bıkkınlıkla dışarı vererek başını öne eğdi.

"Şebnem Selim bana anlattı. Benim yüzümden evden gittiğini biliyorum. Bak Selim benim yakın arkadaşım ve onu iyi tanırım. Seni üzeceğ..."

"Ya Selim sana ne anlattı Can tam olarak?"

"Sevgili olduğunuzu, aranıza girmemden korkup evden gitme karadı aldığını falan..."

Bu Selim canlısının amacı ne? Ne yapmaya çalışıyor? Ne sevgilisi? Gözlerimi pörtlettim ve sesimde farkında olmadan tizleşmişti.

"Ne? Can bak yok öyle bir şey."

"Şebnem. Biz yakın arkadaş değil miyiz? Hala mı güvenmiyorsun bana?"

Normalde Can'a Selim'le aramızda geçenleri söyleyemezdim ama o kusmuklu kumral yüzünden İstanbul'daki tek güvenli limanımı kaybedemezdim.

"Can o kusmukluyla aramda hiçbir şey yok. O gerizekalıya bir daha beni öperse gideceğimi, arkadaş kalmamız gerektiğini söylemiştim. Ama o pis fırsatçı tekrar beni öpünce evden gitme kararı aldım. Amacı ne bilmiyorum. Onunla sevgili olmak mı? Daha acısız intahar yöntemleri de var yani."

"Ne?"

"Bak benim yüzünden aranız bozulsun istemiyorum. Bu mesele yüzünden kavga ederseniz yanıma bile gelme. Kendime bir yer buluncaya kadar seninkinin yanında kalırım. Zaten o da kıskanıyormuş beni sizin evde kalırken. Bir taşla iki kuş ha?"

"Kainat beni senden mi kıskanıyormuş?"

"Evet cancağızım. Yani senin gibi tatlış bir çocuğun yanında benim gibi mükemmellikle kutsanmış, zarafetle lanetlenmiş bir kadın olması tabi ki sevgilini kıskandırır."

Can yamuk bir gülüş atarak saçlarımı karıştırdı.

"O zaman yeni görevin her gün benimle buluşmak minik cadı. Ve kalacak yer konusunda..."

"Tamam bu sefer ben halledeceğim."

"Peki o zaman. Ben eşyalarını getiririm yarın."

Can yanağımdan öpüp arkamdan bir noktaya el salladı. Sonra tekrar bana dönüp sarıldı sıkıca.

"Kendine dikkat et bak."

"Can gurbet ellere gitmiyorum. Ve 'Sarılırken öldü' tarzında haber başlıkları okumak istemiyorsan beni bırak."

Can beni bırakıp yanağımı sıkarak gitti. Arkasından bakarken gülümsedim. Bir balerin edasıyla arkama döndüğümde bana nazi görmüş gibi bakan bir pencere arkası Kainat gördüm. Bir de ben bu kızı düğünden kaçırdım değil mi? Minnettar olması gerekmiyor mu bunun? Sırıtan yüzüm düşerken geçici evime doğru yürüdüm. Sanırım burada bazıları için evdeki düşman rolünü oynayacaktım. Kendime derhal kalıcı bir yuva bulmalıydım.

Derhal.

Arkadaşlar selamlar öncelikle. Ben geçen notta haftaya salıyı kastetmiştim. Yani yazılılar bir iki günde bitmiyor anlayabileceğiniz üzere. Tekrar bir not yayınlayıp sizi hayal kırıklığına uğratmak istemediğim için bu hastalığın ve yazılı stresinin içinde size bir bölüm yollamış oldum. Ve bir yazılımız ertelenip çarşambaya alındığı için bölümler çarşambadan itibaren gelecek. Haftaya olan çarşambadan. 24 Aralık olan yani. Tekrar yanlış anlaşılma olmasın. Ve çok özür diliyorum geçen nottaki yorumlarınıza dönemedim ama klişe hastalık benimde bedenimi tesir etmiş bulunmakta. Halsizlikte zirveyim şuan. Bir yandan da burnumu çekerek yazıyorum. O yüzden hepinize bolca teşekkür etmek durumundayım. Sizi çokça seviyorum ve anlayışınızı bekliyorum. Bolca uzaktan öpücük. Hastalığım size de bulaşmasın P.

KAÇAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin