21.Bolüm

477 45 18
                                    

"Naptın sen albrertoo" . 

Telefonumu hızla elinden çekip annemin yuzune telefonu kapadim . Şimdi nasıl toplayagim durumu . Mal alberto sen niye telefonumu açiyosunki , tamam aç ama annemin telefonunu açmak nedir ya.

"Ne yaptım ki ben ? , telefonun çaliyodu açtım " . Içimden iyi bok yedin derken sadece ;

"Ne dedin ? " diyebildim.

"Turkçe konuşuyordu bende türkçe merhaba dedim " .

Ayy allahim bide merhaba demişş.

Telefonu elimde çevirirken yalan ariyordum . Buldumm diye küçük bir çıglık attıgımda alberto ve fidan gozlerini bana dikmişlerdi .

"Ne buldun " diye lafa girdi fidan .

"Telefonumu cafede kaybettim alberto buldu sonra gidip telefonumu bıraktıgım yerden aldim.

Nasil yalan ama ? " dedigimde fidanin gozlerinin parladiginin farkındayım ve bu bana zafer kazanmis gibi hissettirdi . Trajikomik aslında , yalan soyluyorum yalanıma inandıklarında mutlu oluyorum . Yaşasın tam bagımsız ruh hastalari . Bu bizim fidanla kullandıgımız bir cumle . Fidanla yaptıgım mallıklar saymakla bitmez . Bi keresinde fidanla sınıfımizda küçuk bir depresyon köşesi hazırlayıp 1 gun boyunca orda oturmuştuk , tabi bu albertoyu bulmadan onceydi . Bi anda kahkahalarla gulmeye başladıgımda albertonun şaşkın bakışları ile karşılaştım , fidan alışıktı bu hallerime sadece gozlerini devirmekle yetindi ve konuşmaya basladı.
"Aslı neden guluyosun ? "
"Fidan geçen seneyi hatırladın mi ? , hanı senle mandalina  3 kilo  yemiştik ." Geçen sene ki albertonun yuzunden girdigim depresyon ile 1,50 kg mandalin yemiştim . Neyse o gunler geçti şükür .
Albertonun sesini duymamala ona dönmem bir oldu bana mal  mala bakıyordu . Haklı ama ne konustugumuzu anlamiyoki . 

"Hadi gezelim " dedigimde ingilizce konuşmuştum , malum alberto türkçe bilmiyor . 

"Aslı şakamı yapıyorsun ?" . gözlerini koca koca açmış bana bakıyordu alberto . Şaka degildi yani , niye bukadar şaşırdı ki . Aslıda haklı daha yeni hastaneden çıkıyorum . Tamam biraz saçmaladım galıba bakışları atarak albertoya bakarken o gözlerini gözlerimden bi saniye bile ayırmıyordu . Çok dikkatli bakıyordu ve oldukça tatlı bakıyordu . Bakışı bile yetiyordu . Allahım ben ne saçmalıyorum diyerek tüm düşüncelerimi duman ettim . 

"Tamam eve geçelim biz fidanla yarın gezeriz " . Ama gitmek istemiyorumm . Onun yanından ayrılmak istemiyorum . 

Eve ulaştıgımda annemin ahiret sorgusundan kolayca sıyrılıp odama daldım . Yumşacık yatagım beni bekliyordu , daha gündüz vakti olmasına ragmen yataga yatar yatmaz  uykunun  o sıcaklıgına dalıp gitmiştim bile .

Annemin odaya girip bana endişeli bakışlarını yollayarak iyi misin dedi , pek iyi gözukmedigimin farkındayım ama gine yalana başvurarak kafamı olumlu anlamda salladıgımda tabikide bana inanmayarak yanıma geldi ve anlıma elini koydu .

"Ateşinde yok ama solgun gözukuyosun ". Haklıydı gerçekten neden solgun gözüküyordum . En iyissi uyuyup yarına kadar dinlenmek  . 

Gözlerimi açtıgımda hava karanlıktı elimle telefonumu yokladıgımda yerinde bulamadım , ani bir refleksle yerimden fırlayıp telefonumu aramaya başladım .

"Buldumm" attıgım sessiz çıglıgı inşallah kimse duyamamıştır umuduyla telefonumu yatagın altından çıkardım . 

Saat 04:34 aboo ben nasıl uyudum bukadar . Cin gibiyim yeni uyanmama ragmen , allah bilir kaç saat uyudum . Sabah albertoyu gezdirecegim . Telefonumu alıp facabookda gezmeya başladım. Nee bügün albertonun dogum günümüü . Facabookta baya yazıyoo bügün albertonun dogum günü . Kutluyanlar bile olmuş hatta iki gerizekalı tipli kızda kutlamış . Pislikler bide kalp koymuşlar . Albertoyu güzel bi süprızle uyandırmayı planlıyorum . Sabah 6 da pasta ile kapısına dayanmak mükemmel bi fikir bence . Evett 6 ya kadar vaktim var dolabın kapagına yapışarak kıyafetleri yıgmaya başladım . Sonunda yıgınıın içinden zorlukla çıkardıgım siyah pantolonum ve bu yıgının yüzünden kırış kırış olmuş zavallı gömlegime baktım . Gömlegi ütülemem 30 dk sürdü , biiraz beceriksizim bu konuda zaten evde ütüleride annem yapar . Tüm işlerim bittiginde odada tur atmaya başladım saat 6 yı gösterdiginde evden çıktım . Allahtan kaldıgı oteli falan sormuştum önceden . 

Uzun ugraşlar sonucu açık bi pastene bularak içeri daldım , pastayı neli severdi acaba ben kakolu severim ama o neli sever ki  ? Kakolu pasta yemeyen yoktur herhalde diyerek kokulu küçük tek kişilik pastayı ve küçük mumları satın alarak otele dogru yürüdüm .

Otelin büyük girişinden adımımı atarken wooww dememek için zor tuttum kendimi , dekarasyon  süperdi . Repsiyondan odanın numarasını ögrenip asnsöre bindim , asansor korkum var ama aşırı degildi .

8.Kata ulaştıgımızda tek tek numaraları kontrol ediyordum ve buldumm . Kapıyı çalmadan önce  pastayı küçük kutusundan çıkarıp mumları yaktım ve kapıya vurmaya başladım . 

Kapıyı açınca şaşırdıgının farkındaydım pastayı kaldırarak ona uzattım gülümsemem tüm suratıma ulaşırken o gülümsemiyordu bilee . 

"Alberto iyiki dog... "  . Lafımın devamını getirirken arkadan gelen kız sesi kelimelerin bogazıma düzesini sagla , içimde yangın varmış gibi acıyla kıvranıyordum resmen . Elimdeki pastananın yere düşmesi ile . Elimi hızlıca kaldırıp  albertonun o pürüzsüz yanagına sert bir tokat indirdim , Hiç bir  tepki vermeden sadece gözlerimin içine baktı . Eli yavaşça yanagına giderken arkadaki sürtük anlamayan gözlerle bizi izliyordu . Gözlerimin yandıgını hissedebiliyordum ama aglamayacaktım şu sürtügün ve albertonun yanında kendimi güçsüz göstermeyi istemezdim . Koşarak asansöre dogru giderken kolumu kavrayan el duraklamamı sagladı . Bu albertoydu ne yüzle bana dokunabiliyordu ? 

"Bırak kolumuuu " bagırarak konuşmaya devam ederken beni sarstı ve konuşmaya başladı .

"Aslı bi dinle açıklama yapabilirim " . Ne açıklamsı lan neyin açıklaması . Şuan onun sesini duymam bile sinirden kudurmamaı saglarken onunla karşılklı konuşmamın hiçte mantılı olamadıını belirterek koşmaya devam ettim . Bu sefer arkamdan gelmiyordu sadece mal mal bakıyordu . Bir yandan işime gelsede peşimden gelmemsi benim dahada kırılmama  neden olmuştu . Böyle bişey yapacagı aklımın ucundan dahi geçmemişti . Çünkü ona güvenmiştim , hemde delicesine .

Unutmak en iyisidir bazen , en can alıcısı en zorudur  ama . Bazen delicesine severken unutmak istersin unutumaya çalışırsın unutamazsın canın yanar . 

İhanet hiç beklemedigim ama dayanılmaz bir acıya kapılamamı saglayan , delicesine sevgimin içine sıçan şey .

Artık alberto diye birisini tanımıyorum onu hala seviyorum ama bu kadarını kabul edemem , Albertonun 1 haftadr ne yüzünü görüyorum nede sesiniduyuyorum . 

Sesini özledim , huzur veren mavi  gözlerine bakmayı özledim , onu özledim .

1haftanın her günü günde 20 -30 kez aradı ve yüzlerce mesaj attı . Nemi yaptım en sonunda numarasını engelledim . Mesajları açamaya cesaret edemedim . 1 Hafta boyunca sadece yemek yedim her dakka . Fidan 2 gün bizimle kaldı annesinden izin alamayınca gelemedi . İlk üç gün alberto binanın önüne geldi sattlerce odamın camına baktıktan sonra gitti . 

Hergün geldimi diye camın kenarından ayrılmıyordum . Onu çok özledim ama onunla konuşamam bundan sonra . Benimde bi gururum var sonuçta . Onu görmeyede görmemeyede katlanamıyorum . Kalbım ayrı aklım ayrı şeyler fısıldıyordu . Karmakarışık hissediyorum , daha ona yürügimde söyleyemedigim sözlerim var . Kapanmayan bi yara gibi . 

Ama ne olursa olsun onu AFFETMEYECEGİM ....

Umarım begenmişsinizdir sınav haftasında anca bukadar oldu .

SİZCE ASLI ALBERTOYU AFFEDECEK Mİ ?

...TURİST...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin