Mabel sırıtarak ballı ekmeğinden bir ısırık aldı.Yanında oturan Dipper, o sırada Bill in onun için ekmeğin üzerine nutella sürmesini bekliyordu.
Stan ve Ford bir yandan sohbet ediyor,en son hikayelerini anlatıyor bir yandan da gülüşerek yemek yiyorlardı.Masadaki herkes kısmen mutluydu.Dipper'ın içinde garip bir his vardı tabi.Belkide bu şuan el ele tutuştuğu çocuğun huzursuz olmasındandı.
Ama Bill gayet mutluydu o sıra.İlk defa bu kadar çok kahkaha sesi duyuyor, genelde acımasızlık için olan kahkahalarını bu sefer gülmek için atıyordu.
Bill çikolata sürdüğü ekmeği Dipper'a verdi ve Dipper ın dalgınca ekmeği ısırdığını farketmedi o an. Mabel'ın dediği şey daha ilgi çekiciydi.
"Ee Stan Amca!Daha ne maceralara atılıcaz!"
Stan ve Ford birbirine baktı.Ford dudaklarını yaladı ve Mabel'a bakarak cevap verdi.
"Mabel aslında biz sizin için yarına Esrarengiz Kasaba bileti aldık."
Mabel yüzündeki hayal kırıklığını sergileyen türden bir bakış attı.
"İyide neden burda kalamıyoruz?"
Ford'un aklından o an binlerce düşünce geçti.Bill bunların hepsini okudu ama sadece biri aklında takılı kaldı.
'Çünkü daha fazla baş düşmanımızla aynı evde kalmak istemiyoruz.'
Bill o an bunu anladığını belli etmemek için elinden geleni yaptı.Ama titreyen dudaklarını engelleyemiyordu.Neler oluyordu böyle?Bu güçsüzlük belirtileri hiç iyi değildi.O an o kadar dalgındı ki Stan'in "Çünkü Soos sizi çok özlemiş!" esprisi bile duymadı.Mabel gülümsedi, Dipper ufak çaplı bir kahkaha attı.
Hızla sandalyesini geriye itledi ve masaya ellerini koyarak ayağa kalktı.Ortamı önce tiz bir ses sonra ise sessizlik kapladı.Bill kimseye bakmadan arkasını döndü ve merdivenleri çıkarak kendini yüz üstü yatağa attı.
Bir süre nefessiz ve kendi karanlığında kaldı.O kadar düşüncelerine dalmıştı ki odaya giren Dipper ı farketmedi.Dipper o gittiğinde birkaç saniye öylece kalmış.Sonra ise oda sandalyesini geriye itleyerek çocuğun peşinden gitmişti.Ne olduğunu anlamasa da Ford çoktan anlamıştı.Ama anlamamış gibi yapmayı seçti.Çünkü Bill ne yaparsa yapsın ona güvenmeyecekti.
Bill nefessiz kaldığında yüzünü yastıktan çekti ve sırt üstü uzandı.Dipper yatağın boş kısmına oturdu ve "Bill?Sen iyi misin?" dedi endişeyle.
Bill tavana bakmayı sürdürerek kafasını salladı.
"Hey!Bişeyler olmuş!"
Bill çocuğa baktı ve "Hala baş düşmanın mıyım?" diye tereddütle sordu.
Dipper yere baktı. "Ya-ani.."
Dipper sarışının sarı gözlerinin kendisine kilitlenmiş olduğunu farkettiğinde kafasını iki yana salladı ve çocuğun saçlarını okşadı yavaşça.
"Baksana aslında bunların hiçbir önemi yok.Baş düşmanımı sevebilirim ve önemli olan benim hislerim.Ben senden vazgeçmediğim sürece kimsenin ne düşündüğü umrumda değil.Evet sen belki bütün ailemi katletmeye çalıştın zamanında" Dipper durdu ve göz devirdi.
"ama bunların hiçbir önemi yok.Geçmişte bunların olacağını bilmiyorduk sonuçta."
Bill kafasını salladı.
"Haklısın galiba."
Dipper çocuğun sağ köprücük kemiğindeki üçgen şeklindeki izde gezdirdi parmaklarını.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
• 𝙱𝙸𝙻𝙻𝙳𝙸𝙿 •
Fanfiction"Bill yapma! Böyle olmak zorunda değil! Y-yapma. Bizi bitirme.." Boğazı acıyordu bağırmaktan ama umursamadı. Ağlıyordu yine ve yine. Yanakları sırılsıklamdı artık. Kahverengi saçları dağılmıştı iki yana. Bill çocuğa baktı. Ona doğru gitti. Yere çöme...