Mabel odanın kapısını yavaşça çekti. Akşam olmuştu ve Dipper ancak uyumuştu. Ağlamaktan yorgun düşmüştü. Mabel onun bu haline üzülüyordu. Kardeşi elbet bunu atlatacaktı biliyordu ama bu uzun sürecek gibiydi.
Aklına gelen şeyle yavaşça Gizemli Kulübe'nin kapısından çıktı .Nereye gideceğini biliyordu. Başka çaresi kalmamıştı. Evet bu yanlıştı ama Dipper'ı böyle görmemişti hiç. Dipper asla böyle ağlamamıştı zaten hayatında. Mabel o yüzden o çocuğu bulacaktı. Yanlışta olsa yapmalıydı.
Ormana doğru adımlarken birinin onu görmemesi için etrafı gözetledi. Kimsenin bakmadığına emin olduğunda ormana koştu.
Ormanın karanlık kısmına geldiğinde içindeki korku büyümeye başladı. Yutkundu ve Bill'e seslendi Mabel.
"Bill!"
Gitmiş olabilirdi. Burada olup olmadığını bile bilmiyordu Mabel. Ama denemekten zarar gelmezdi. Tekrar "Bill!" diye bağırdı.
Sesi ormanda yankılandı ve tek gelen cevap sessizlikti. Mabel vazgeçti. O çoktan gitmişti ve Dipper da düzelmek zorundaydı. Bill yine yapacağını yapıp hayatlarını bozarak gitmişti.
"Buraya gelmek aptallıktı." diye mırıldandı Mabel ve arkasını döndü.
Tam o sırada Bill saklandığı ağacın arkasından çıktı ve arkası dönük olan kıza baktı sessizce. Hiçbir şey yapmayacaktı. Eski boyutuna dönmek saçmalıktı. Orada hiçbir zaman mutlu değildi. Ama çam ağacı gitmesini istemişti oda gidecekti. Başka bir ülkeye. Yada boyuta.
Çocuk saklandığı ağacın arkasına girdi tekrardan ve sırtını yaslayarak çimenlere oturdu.
Mabel üzgünce yere bakarken anlık gelen sinirle kazağının eteğini sıktı.
"Tamam cevap verme! Ama şunu bil! Ben senden nefret etsemde Dipper sana deli gibi aşık. Ve lütfen geri dön. Sadece onun için. O mutlu olsun bana yeter."
Bill bu sözleri umursamadı. Yine de çam ağacının ona aşık olma düşüncesi kalbinin hızla atmasını sağladı.
Mabel çocuğun burada olmadığını düşündü ve üzüntüyle geri döndü. Gizemli Klübe'nin kapısından girdiğinde Wendy ile karşılaştı. Gülümsemeye çalıştı ve kıza baktı.
Wendy Mabel'ı gördüğünde bir terslik olduğunu anlamıştı.
"Hey sen iyi misin Mabel?"
Mabel gülümsemeye çalıştı tekrardan ve kafasını salladı evet der gibi.
Wendy kızın omzundan tuttu.
"Sorun neyse anlatmalısın. Dipper'da bir önceki gelişimde kötü gözüküyordu."
Mabel kıza gülümsedi. Bilmeye hakkı vardı. Baş düşmanları uyanmıştı ve Esrarengiz Kasabadaki herkesin bunu bilmeye hakkı vardı.
"Bak Wendy. Dipper bazı hatalar yaptı ve hiç olmayacak birine aşık oldu."
Wendy güldü.
"Hadi ama Mabel? Kim olabilir ki?"
Mabel kıza baktı önüne gelen saçı kulağının arkasına attı ve "10 yıl önceki düşmanımıza Wendy." dedi yutkunarak.
Wendy'nin bakışlarını birkaç saniye dondu ardından oda yutkundu ve tereddütle kıza baktı.
"Şaka mı yapıyorsun?"
Mabel kafasını eğdi ve yavaşça olayları anlatmaya başladı.
"Bill geri döndüğünde insan halindeydi. Dipper ile yakınlaştılar ve Bill sürekli Dipper'ı sahipleniyordu. Durumdan haberim olduğunda Bill'in Dipper'a aşık olduğunu anladım. Dipper da boş değildi. Bende ikisi baş düşman olmaktan çıkarsa Bill intikam planlarını bozar diye düşündüm. Tamda öyle olmuştu ama Dipper onu kovdu. A-aslında istemeden yapmıştı ama Bill gitti. Şimdi de sürekli ağlıyor. Ne zaman atlacak bilmiyorum Wendy."
Mabel elleriyle yüzünü kapattı ve ağlamaya başladı. Wendy Dipper'ın biseksüel olduğuna şaşırmıştı. Eskiden ondan hoşlandığını elbette biliyordu ama dahası baş düşmanına aşık olmuştu.
"Biliyor musun Mabel?"
Wendy kızın ellerini yüzünden çekmesini sağladı ve onun gözlerine baktı.
"Bill'i bulalım ve aşk kazansın. Her ne kadar onun kafasını bir baltayla ezmek istesemde o artık bir insan ve insan gibi hissediyor. Er yada geç hislerine yenik düşecektir."
Mabel kafasını salladı. Berbat hissediyordu.
"Benim biraz dinlenmem gerek Wendy. Kusura bakma."
Wendy kafasını salladığında merdivenleri çıktı. Dipper 'a baktığında hala uyuyor olduğunu gördü ve yavaş adımlarla kendi yatağına uzandı. Birkaç dakika olanları düşündü ve sonunda uykuya yenik düştü.
'''•••'''•••'''•••'''•••'''°•°•
Dipper gözlerindeki iğrenç yanma hissiyle uyandı. Fazla ağladığından gözleri sulanıyor ve yanıyordu. Odaya baktığında karanlık olduğunu gördü. Komidine uzanıp saate baktığında 02.47 yazdığını gördü. Neredeyse sabah olacaktı. Vücudunu kıpırdatmaya hali yoktu ve düşünceleri ona işkence ediyordu.
Aptaldı. Artık kabullenmişti. Aşık olmuştu ve geri dönüşü yoktu. Ama artık çok geçti. Yaşanılan şeyler o kadar ironikti ki aklına geldiğinde yutkunmadan duramıyordu.
Belki geri gelir diye düşündü Dipper. Saçmalama dedi iç sesi. "Onu sen kovdun aptal. Bir de geri gelsin istiyorsun. O çoktan kendi boyutuna gitti bile."
Dipper kendi iç sesinin bile bu kadar acımasız olması karşısında acıyla suratını buruşturdu. Git ve getir onu Dipper dedi kendi kendine.
Başka bir boyuttayken nasıl geri getirecekti ki? Bir kez olsun emirleri veren sen ol ve getir o çocuğu. Dipper yutkundu ve ayağa kalktı. Bu düşünce mantıklı gelmesede eli kolu bağlı oturmak ve olanlara ağlamak ona göre olmamıştı hiçbir zaman. Pişmandı ve olanları telafi etmesi lazımdı.
Hızla yerdeki çantasını aldı. İçinde her zaman taşıdığı acil durum malzemeleri vardı. El feneri, günlüğü, yara bandı, ip ve tabanca.
Dipper sessiz adımlarla kapıyı açtı. Kapı bütün kulübeyi inleterek gıcırdadığında Mabel yerinde sıçradı ve hızla doğruldu.
Mabel'ın kapıdaki bakışları Dipper'ın bakışlar ile çakışınca kız şaşkınca ona baktı.
"Dipper ne yapıyorsun?"
Dipper işaret parmağını dudağına götürdü ve "Şşşt!" diye fısıldadı. Soos'un uyanması en son isteyeceği şeydi şuan. Mabel'a doğru adımladı ve kızın yatağının ucuna oturdu.
"Mabel gitmem ve Bill'i bulmam gerek."
Mabel tam itiraz edecekti ki Dipper onu susturdu.
"Mabel gitmeliyim. Bir şeylerin peşinden koşmalıyım. Pes etmek istemiyorum. En azından denemeliyim..."
Dipper'ın sona doğru sesi kısıldığında Mabel'ın gözleri doldu ve kardeşine sarıldı hızlıca.
"Seni seviyorum aptal."
Dipper kardeşinin sarılmasına karşılık verdi.
"Bende.."
Ayrıldıklarında Mabel gözlerini sildi ve "Git ve onu getir. Kulübeyi ben boşaltırım sırf sizin için." diyerek göz kırptı her ne kadar başaramasada.
Dipper burukça tebessüm etti ve "Çöpçatanlıktan asla vazgeçmeyeceksin değil mi?" diyerek kıza baktı.
Mabel kafasını iki yana salladı.
"Asla!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
• 𝙱𝙸𝙻𝙻𝙳𝙸𝙿 •
Fanfiction"Bill yapma! Böyle olmak zorunda değil! Y-yapma. Bizi bitirme.." Boğazı acıyordu bağırmaktan ama umursamadı. Ağlıyordu yine ve yine. Yanakları sırılsıklamdı artık. Kahverengi saçları dağılmıştı iki yana. Bill çocuğa baktı. Ona doğru gitti. Yere çöme...