9

16.2K 2K 1.9K
                                    

Yorumları bekliyorummm
İyi okumalar ♡

۞ Kral Jeon'un deltası.۞

"Ne?"

Alnımdan dökülen kıvırcık tutamı yavaşça kulağımın altına sıkıştırırken dudaklarımın arasından kaçan hayret dolu kelime, Prens'in gözlerini kaçırarak hemen arkamdaki ormana doğru dönmesine sebep olduğunda, bir şeylerin içimi gıdıklayarak beni rahatsız ettiğini hissettim. Bedenimin adeta her yeri kaşınmaya, gerinme isteğiyle dolup taşmaya başlamış; dizlerim kasılmıştı ama tanrı biliyor ya, yemin ederim neden olduğunu sakin kafamla düşündüğümde anlamlandıramıyordum. Neden? Neden bir anda böyle bir tepki veriyordum bilmiyordum ama gözümün karardığını dahi hissetmiştim. Çıldıracaktım, bana beni her zaman beklediğini söylüyor ve bir de saraydaki cariyelerle mi eğleniyordu?

Kulağımın dibinde fısıldamaya başlayan ve beni cinnete dahi sürükleyebilecek o sesin sahibi kimdi bilmiyordum ama öyle çok, öyle çok harekete geçiriciydi ki, bir anda Taehyung'a çok sert bir tokat atarak onun benim olduğunu söylemek bile istedim. Sadece öyle dikiliyor, dümdüz bir ifadeyle, bana bakmayan Taehyung'u seyrediyordum ama içimde nelerin koptuğunu fark ettiğine emindim. Çünkü, sanki beni kontrol altında tutmak istercesine elini belime yaslayarak bir adım atmama sebep olmuş ve "Akşam yemeğine çok az kaldı," demişti. "İçeri geçelim, hem, üşüyeceksiniz."

Ona aldırmadan elini hafifçe ittirerek birkaç adım attım ancak sallantılı adımlarım hoşuma gitmediğinden sinirle bir nefes alıp durmuş ve sonra, bana yaklaştığını fark etmemle adımlarımı sertleştirerek saraya girmiştim. İçerisi, benim sarayımın aksine çalışanların fır döndüğü, oradan oraya koşturduğu ve dolayısıyla sürekli ses çıkardığı bir saraydı; çalışanların çocukları, sarayda yetişmiş delikanlılar; kabarık elbiseleriyle gezinen kadınlar... Burası sahiden, insanın eğlenerek yaşayabileceği bir saraydı ve Kral Kim öylesine güler yüzlüydü ki, insanları kendine bağladığına da emindim.

En sonunda girişi geçerek, benim için hazırlattıkları odaya yöneldiğimde Taehyung'un uzun parmakları dirseğime dolandı, beni yavaşça kendine çekti ve bakışlarımı ona çevirmeden öylece durmama karşın "Neden böyle davranıyorsunuz?" Diye sordu, sitemkar bir şekilde. "O anı yaşamayı ben de istemedim."

"Eşinizi çok güzel beklemişsiniz, gerçekten."

Dirseğimdeki parmakları yerini korurken, önünde yan bir şekilde duruyor ve yüzüne değil, hemen karşımdaki odanın görkemli kapısına bakıyordum. Gözlerim teker teker işlemelerde gezinirken, dudaklarımdan istemsizce bu kelimeler dökülmüştü, Taehyung ise derin bir nefes alarak boştaki parmaklarıyla, alnıma dökülen kıvırcık tutamı kulağımın arkasına doğru kaydırmış ve sonra, kimsenin görmeyeceğinden emin olduğu gibi alnıma dudaklarını bastırarak bir süre beklemişti.

Dudakları sımsıcaktı, bir eli hafifçe yanağımı tutuyorken diğer eli, sanki kaçacakmışım gibi dirseğimi kavramaya devam ediyor ve öpücüğü içimde milyonları yakıp yıkıyordu. Damağım kurumuştu, bir anda tüm sinirimin uçup gittiğini dahi hissetmiştim. "Önemsiz biri," diye fısıldadığında, sıcak nefesi alnımı yaladı ve tenimi yakarken yanağımdaki baskısını arttırarak kafamı kaldırmamı sağladı. Göz göze gelmiştik ve Tanrı şahit, oracıkta bayılmayı bile istemiştim çünkü Taehyung'un gözleri basit bir kahverengiden öte, mükemmel bakışlara sahip harika iki küreydi. Parıl parıl bakışları, tıpkı şimdi olduğu gibi sinirliyken bile içinde yıldızları taşıyordu. "Kaşlarını çatmana bile değmeyecek bir cariye-Lütfen, bana inan."

"Nasıl size-"

"Sana."

Beni düzeltmesine rağmen, ona sinirlendiğimde o anlık gösterebileceğim tek tepki olarak saygı ifadelerini kullanmaya devam ettim, hatta öylesine inattım ki, kaşlarımı çatmayı sürdürerek tekrar bakışlarımı odanın kapısına çevirmiştim. "Nasıl size sarılma cesareti bulabiliyor öyleyse? Ben bile-" Ne dediğimin farkında olmayarak sinirle homurdandım. "Ben bile öyle sıkı sarılamamışken.."

Jeon Jeongguk | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin