Jeon Jeongguk | taekook

15

Yorum bekliyorum,

İyi okumalar ♡

۞Kral Jeon'un deltası.۞

Halkın doyurulup eğlendirildiği, çocukların gönlünce sarayın etrafında koşuşturabildiği ve kraliçenin onların saçlarını okşayarak hediyeler dağıtabildiği bir kutlamanın akşamında, insanlar hala prens Kim'in tahta ortak oluşunu coşkuyla karşılarken daha önce defalarca kez bulunduğum yemek odasının görkemli masasına bakarken onun kendini halka nasıl bu kadar çok sevdirdiğini sorguluyor ve bunun onu çok güçlü kılabileceğini düşünüyordum.

Pekala, Prens Kim sahiden çok kibar; nazik, görkemli ve yakışıklıydı. O, yalnızca bir askerini aramak için birliğine katılıp onlara yardım etmek isteyecek kadar düşünceli, benim gibi, herkesin yalnızca bir omega olarak gördüğü birinin önünde diz çökebilecek kadar da egolarından arınmıştı. Bir prense en yakışır şekilde davranması yetmiyormuş gibi bir de öyle güzel yaratılmıştı ki, Tanrı şahit tam şu an karşısındaki kadının onunla flört etmeye çalıştığını görebiliyordum ama o tüm bunların yanında bir de sadık olduğunu gösterir gibi sürekli gözlerini olduğum yere çeviriyor, hafifçe gülümseyerek aklında olduğumu gösteriyor ve beni bu yaşlı kral; kraliçe yığınının arasında yapayalnız bırakmıyordu. Prens Kim gerçekten çok özeldi ve saçlarının arasındaki o taç, en çok ona yakışıyordu.

Kral ve Kraliçe Kim'in de katılacağı yemekten önce bir şeyler içmemiz için oluşturulmuş ufak ancak yüksek masaların birinden çektiğim kadehi dudaklarıma yasladığım gibi Taehyung'a son kez ufak bir bakış attım ve yemek saatine kadar biraz nefes alabilirim düşüncesiyle oradan çıktığım gibi yavaş adımlarla bahçeye açılan kapıya doğru ilerledim, orada biraz boğulmuştum çünkü sahiden onunla konuşabilmek varken tek takılmak pek hoşuma gitmemişti.

Kahverengi, büyük ve üzerindeki işlemelerle ihtişamlı görünen bahçe kapısının kapalı oluşu tek kaşımı kaldırarak elimi kulpuna atmama sebep olduğunda önce duyduğum kısık sesle biraz duraksadım, sonra bedenim usulca kapıya doğru yaslandı ve sesin ait olduğu kişi Rin'in, "Hayatım," dediğini duydum. Özel bir mevzuyu konuşmalarından çekinerek oradan gitmeyi planlamıştım ama sanki bir şey beni oraya bağlamış gibi bedenimi hareket ettirememem gözlerimin irice açılmasına ve derin bir nefes almama sebep olmuştu. İlk defa böyle bir şey yaşıyordum, ilk defa bedenimi bir şeyin sıkıca tuttuğunu; hareket etmemem için beni durdurduğunu hissediyordum ve öyle korkmuştum ki tırnaklarım avcuma çoktan geçmişti. "Endişelenmeni gerektirecek hiçbir şey yok, tahta ortak olması hiçbir şeyi değiştirmeyecek-Küçücük bir çocuktan bahsediyoruz, Taehyung daha nasıl feromonlarına hakim olacağını bile öğrenmemiş biri. Nasıl senden üstün bulunup krallığa layık görülür?"

Bir an için içimde bir şeylerin patladığını hissettim, o patlayan şey tüm iç organlarıma aktı; her bir damarıma sıkıca tutunup bedenime yapıştı ve gözlerimin yandığını hissettim. Boğazımdan kaçtı kaçacak hırlama çoktan hazırdı, hakim olamadığım ellerim tir tir titriyordu ve bu orospu kim oluyordu da benim deltama bir çocuk diyordu?

Tanrı şahitti, onu duyduğum an o kapıyı kırarak boğazına yapışmak onu nefessiz bırakana dek sıkmak istemiştim ve yemin ederim çok büyük şeye sebep olacağını bilmesem bunu yapardım da-Kendime hakim olmaz, onun kim olduğunu hiç düşünmez ve o saçlarını bile yolup ellerine verebilirdim. Nasıl olurdu da benim eşim hakkında ağzını açabilirdi? "Bilmiyorum Rin-Babam her zaman onu çok zeki bulmuştur, bu yaşına rağmen birçok sefere de tek başına katıldı. Onu ufak göremeyiz."

"Ondan çok daha güçlü bir deltasın, baksana, omegasına kılıçta yenilen biri o. Nasıl ondan korkarsın ki?"

Tırnağımın avcumun içinde kırıldığını hissettiğimde bile öylece durdurmayı sürdürdüm, kalbim göğsümden çıkacak kadar hızlı atıyor ve onu öldürmek isteyen yanım çok ağır basıyordu. "Hem o, Kral Jeon'la evlendiğinde dolaylı yoldan kral sayılacak. İkinci bir sorumluluğu kaldırabileceğini zannetmiyorum, belki de kendi istemez."