Merhabalar, bu konuları açmayı sevmediğimi beni tanıyanlar bilir ama okuma sayısıyla oy ve yorum arasındaki uçurumda fici sallandırabiliriz bence. İstediğim bir şey olmamasına, hatta bu zamana dek yapmamak adına çok fazla çaba sarfetmeme rağmen şu an bunu size dayattığım için üzgünüm ama ben bu sene üniversite sınavına hazırlanıyorum ve sizin mesajlarınız, yeni bölüm isteklerinizle heveslenip dersten ayırdığım vaktimle bölüm yazmaya çalışıyorum. Beni heveslendiren, bölüm atmadığımda eee yeni bölüm nerede diyen kimsenin yorum atmadığını da görüyorum. Açıkçası bu durum pek hoş değil. Ben kendi isteğim ve kendi benliğimi tatmin amaçlı yazıp sizin beğeninize sunuyorum. Ha siz yorum yapmadığınızda ya da oy vermediğinizde ben yazmayı mı bırakacağım? Hayır, ama bölüm paylaşma sıklığımı azaltacağımı da söyleyeyim.
Yani istediğim yere ulaşana kadar bölüm atmayabilirim
Yine de okuyup destek veren herkese teşekkürler, sizi çok seviyorum ve iyi okumalaR
HA BİR DE UNUTTUM SANMAYIN MUTLU YILLAARRRRR HEP BİRLİKTE OLDUĞUMUZ ÇOOOOK GÜZEL BİR YIL OLUR UMARIM HEPİNİZE mutlu yıl öpücüğümü veriyorum ve gidiyorum <3333😚😚😚😚😚
۞İlk öpücükler.۞
Anemon'un sırtından atladığım gibi hızla yürümeye başladığım sarayın girişinde, beni gördüğü gibi askerlere seslenerek eğilmesini emreden komutanı Yoongi selamladı ve o sırada, hiçbir şeyi; hiçbir görgü kuralını, hiçbir klişeyi umursamadan saraya girerek etrafa bakındım. Herkes şaşkınlıktan dilini yutmuş gibi bir bana, bir yere bakıyor; bazıları Kral Kim'e haber vermek için yanımdan ayrılıyordu ki, yanımda öylece dikilen kıza "Prens Kim odasında mı?" Diye sorduktan ve olumlu cevap aldıktan sonra koşar adımlarla merdivenleri geçtim. Yolda bitap düşmemin yanında, uykusuz gözlerim eminim ki kanlanmış; saçlarım yediğim yağmurdan dolayı mahvolmuş ve dolayısıyla beni bu çirkinliğe sürüklemişti ama hiçbir şey umrumda değildi. Normalde olsa bu şekilde odamdan bile çıkmayacak olan ben, aşık olduğum adamın odasında hiçbir şey umrumda olmayarak girmiş ve o yatakta uzanırken hemen yanında oturan Kraliçe'yi ve camdan dışarıyı seyrederken ellerini arkada birleştirmiş Kral'ı görmemle bile duraksamamıştım.
Kapı ardımdan açık kaldı, titreyen ellerime sahip çıkmaya çalışarak yatağına doğru birkaç adım attım ve o sırada, kafasını kaldırıp da gelene bakan Kraliçenin yüzü beni görüşüyle birlikte adeta güller açtı. Bir anda heyecanla gülümseyerek ayaklanmış, "Hoş geldiniz. Mektubunuzu bekliyordum ama siz gelmişsiniz-Çok teşekkür ederiz, Kral Jeon, çok minnettarız."
Elimi usulca saçlarımdan geçirerek alnımdan geriye doğru ittirdiğimde aralıklı dudaklarımın arasından derin nefesler almaya başladım. Ona bakamıyordum bile, Taehyung, yatakta bir ölü gibi uzanırken Kraliçe'ye bakamıyor, tek kelime edemiyordum. Kral Kin teşekkür ediyordu, hiçbir şeyden habersiz, kahinlerinin neden benim gelmem işin tutturduğunu bilmiyor olduğu o kadar belliydi ki... Belki de Taehyung söylemelerini istememişti, bilmiyordum. O an tek düşünebildiğim Taehyung'a hemen sarılmaktı. Ona hemen sarılmak, sıkıca sarılmak ve bırakmamak istiyordum. Tanrım onu buradan alıp götürmek ve mümkünse ömrümün sonuna kadar da sarayımdan çıkarmamak istiyordum ama ailesinin bir şeyleri öğrenmesi, sonra da bizim için bir şeyler yapmama izin vermesi gerekiyordu.
En sonunda konuşamayacağımı anlayan Kraliçe, Kralı da alarak odadan çıktığında kendimi Taehyung'un yanına bıraktım. Yatakta uzanıyor, kapalı gözleri ve aralıklı dudaklarıyla ağır ağır nefesler alıyor ve muhtemelen uyuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jeon Jeongguk | taekook
FanfictionJeon Jeongguk, yaşanmış, yaşanılan ve yaşanılacak her yüzyılın en güzel omegası.