Kan ve dehşet.
Jeongguk'un annesinden kalan defterin ilk sayfası,
Bugün ruh eşimi bulduğum ilk gün.
Biliyorsun, sevgili günlük, henüz biriyle sevgili olmak; evlenmek ve bir şeyler yaşamak için genç bir insanım. Annem, okula gittiğim günlerde birileriyle takılabileceğimi, yakışıklı çocuklar; güzel kızlarla tanışabileceğimi ancak en sonunda ruh eşimle birlikte olabileceğimi söylediğinden, onu hep yaşlandığımda bulacağım sanardım ama öyle olmadı. Okulumuza yeni gelen oğlan, gerçekten kalbime milyonlarca okun aynı anda saplandığını zannetirdi. Kalakaldım, günlük, sınıfımıza girdi, göz göze geldik ve aynı anda birbirimize anlamsızca öyle bir baktık ki ikimizin de bu konuda hemfikir olduğumuza eminim. Şaşkınım, onu bu vakitte bulabileceğimi hiç düşünmemiştim.
Ve günlük, diğer defterimin sayfaları koptuğundan onu attım ama her şeyden haberdar olduğunu bilerek söylüyorum, göğsümdeki sıkıntı büyüyor ve rüyalarda boğuluyorum. Uyandığımda annem başıma dikiliveriyor, ondan bile korkuyorum. Her şeyden çok, çok fazla korkuyorum çünkü her şey benim için çok zor. Gördüklerim, hissettiklerim, duyduklarım çok ağır.
*
Taehyung'un kızgınlığı, sürekli hamile kalacağım korkusu ile birlikte sona erdiğinde hamile kalan ben değildim, abisinin eşi Prenses Rin'di.
Büyük bir yemek masasının bir ucunda ben oturuyordum, diğer ucunda ise Kral Kim vardı; haberi aldığı gibi kutlama yapmak adına bizi Hanedanlıklarına çağırmış, tüm halkına hediyeler dağıttırmış, her evin önüne sofralar kurdurmuş ve hatta Rin'e muhteşem bir kolyeyi layık görmüştü. Kıskançlıktan ölüyor olmam gerekti, öyle gerekti çünkü her zaman gözde olan biri olarak bu ailede de en gözde ben olmalıydım ancak gerçekten, ona olan tüm sinirimi ve onun nasıl şeytan bir insan olduğunu bir kenara çekerek yaşadıkları durum için çok sevinmiş, hatta heyecanlanmıştım. Bebekler beni heyecanlandırıyordu, yeni bir hayat var olacaktı; o belki de dünyayı değiştiren insan olacaktı, belki annesini değiştirecek olan o olurdu. Acaba onun ruh eşi kim olurdu? O kadar heyecan vericiydi ki!
Taehyun sağ yanımda ve Kraliçe Kim hemen sol tarafımda oturuyorken Jin Taehyung'un yanındaydı ve hemen karşısındaki de Rin'di. Kral Kim uzun ve bembeyaz saçlarını hafifçe elinin üst kısmıyla alnından geri ittirdi ve uzun süren bebek konusunu artık sonlandırmış gibi "Jung Hoseok nerelerde?" diye sordu, bu bir nevi sorgu ve neden buralarda olmadığına tepki gibiydi, herkes, belki biri cevabı biliyordur diye birbirine bakmaya başladığında ağzımdaki ördeği yavaşça yuttum, bir yudum su aldım ve sanki tüm hayatım boyunca bunu sorgulamış, birinden duymuş ya da görmüş gibi basitçe "Onlar Yoongi ile birlikteler." dedim. Açıkça, herkesin içinde, tıpkı dedikodu yapmak için bekliyormuş gibi ve bunu biliyormuş gibi net. Hatta Kral Kim'in istemsizce öksürmesine sebep olacak kadar patavatsızca. "Buluşuyorlar sanırım, Yoongi de yok."
Herkes bir anda bana dönerek yüzüme bakmaya başladığında, ne dediğimi farkına vararak dudaklarımı araladım, sertçe bir nefes verdim ve "Çok özür dilerim," diye kendimi düzeltmeye çalıştığımda ciddi ve benim için korkunç görünen yüz ifadesi yumuşayan Taehyung'un dudağının kenarı kıvrıldı, gülmek istemez gibi elini ağzına doğru bastırıp başka bir yöne döndü ve sonra öyle tatlı bir şekilde kıkırdadı ki pembeleşmeyi geçin, neredeyse kızardığı için birsürü kanın fışkıracağı yanağım yanmaya başladı. Sonra Kraliçe de gülmeye başlamıştı, Jin zaten kendini deli gibi kasıyordu ve Kralın bile gülümsediğini fark ettiğimde biraz rahatlasam da tekrar, "Gerçekten çok üzgünüm, nasıl söyledim.." diye kendimi savunmaya devam ettim. Rin, karnından düşmeyen elini kadehine attıktan sonra bana gülümseyerek hafifçe kaldırmış ve "Kral Jeon'un verdiği haberin şerefine." demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jeon Jeongguk | taekook
FanfictionJeon Jeongguk, yaşanmış, yaşanılan ve yaşanılacak her yüzyılın en güzel omegası.