Merhabalarrr
İyi okumalar diliyorum, oy ve yorumlar istediğim seviyeye ulaştığı için atıyorum sonraki bölüm de aynı şekilde gelir
Sizi seviyorum♡
۞Prens Kim'in eşinin güzelliği.۞
Uzun ve karmaşık rüyaların arasından geçerek varabildiğim uyanma evresini hızlandıran güneş ışığı, gözlerimi aralamam için adeta tüm kirpiklerimi yakıp tutuşturduğunda daldığım o karanlık alemden, güneşin eline tutunarak çıktım.
Günlerdir böyleydi.
Önce, Taehyung, belki de bir başkasıyla uyumaya alışkın olmadığımdandır diye düşünerek yatağının yanına başka bir yatak ekleterek beni oraya yatırmış, birkaç gece beni uyandırarak üzerimi değiştirmeme yardım etmişti ama hayır bir türlü kurtulamıyordum. Eh, gece ona rahatsızlık verdiğimi düşünerek başka bir odaya geçmek istediğimi de söylemiştim ama her şey nafileydi çünkü sanki Taehyung'la aynı beyin bizi yönetiyormuş gibi davranmamız yetmiyordu, şimdi de benzer kabusları görerek uyanıyor ve sonra uyandığımız gibi birbirimizi deli gibi arıyorduk. Bu sabah da öyle olmuştu. Ondan ayrı geçirdiğim uykunun ikinci günüydü ve uyandığım gibi gözlerimi hızla etrafta gezdirip onu aramış; bulamadığım için adeta ağlayacak gibi gözlerimi hızlı hızlı kırpıştırıp yataktan çıktıktan sonra, beni kendine çeken cama yapışmıştım ve işte, Taehyung oradaydı.
Sarayın, mermer zeminiyle kaplı avlusunda, lacivert takımının ceketi ince beline tam otururken ve uzun bacaklarını sıkıca saran kumaş pantolonuyla içimi hoplatırken oradaydı. Uzun, kulağının arkasına sıkıştırdığı o saçları gitmiş, kahkülleri kaşının üzerine yükselmişti ve saçları böyle daha gür duruyordu. Sakalı yoktu ancak yüzü bazen pürüzlüydü, şimdi olduğu gibi, omuzlarını saran post ve botlarıyla o gerçekten, gördüğüm en asil deltaydı.
Ve benim deltam.
Derin bir nefes alarak onun iyi olduğunu gördüğüm için rahatça kendimi tekrar yatağa bıraktıktan sonra, bugünün planını hatırlayıp tekrar kalktım ve üzerimdeki geceliği sıyırırken huysuzca banyoya girdim. Taehyung, kendi odasının neredeyse aynısı olan bir başka odayı benim için hazırlatmıştı ve hemen onun odasının altında olması beni biraz huzurlu kılıyordu.
Karşımdaki aynaya bakarken dudaklarımı büzerek hızlıca yüzümü yıkadım, dişlerimi fırçaladım ve dün gece banyo yaptığım için kabaran saçlarımı güzelce tarayarak bir kısmını kulağımın ardına sıkıştırdım; çıplak boynumdan köprücük kemiklerimin arasına sızan kolyenin ucunu tutarak hafifçe gülümsediğimde bir yanım aptal olduğumu düşünüyordu ama bu umrumda bile değildi.
Odaya tekrar döndükten sonra, Taehyung'un arkadaşlarının sarayı ziyarete geleceklerini bildiğimden daha özenli olmak ister gibi, bana diktirdiği en güzel ve en çok yakışacağını düşündüğüm takımı parmaklarımın arasına çektim ve bir süre onu giymekle uğraştıktan sonra ne kadar kısa olduğumu fark ederek sinirle ofladım. Sahiden küçüktüm. Taehyung yanımda bir dev gibi kalıyordu ve yemin ederim belime sarılmak için dizlerini kırması; hatta biraz da eğilmesi gerekiyordu. Önümde dursa, arkasında varlığım görünmezdi; beni tek eliyle tutsa havaya kaldırırdı ve bu biraz onur kırıcıydı işte. Hem onun karın kasları vardı-Pantolonlarımı giymeye çalışsa ayağını bile sokamazdı ve sahiden, tüm bunların yanında bir de dünyanın en yakışıklı adamıydı. Öyleydi işte.
Bir anda onu düşünmeye başladığım için hiçbir şeyin bana yakışmadığına kanaat getirdiğimde ellerimi belime yaslayarak ofladım ve "Ne olurdu azcık uzun olsam?" Diye mırıldanırken aynada kendime bakmaya devam ettim. Onu tanımadan önce yer yüzündeki en kusursuz insan olduğumu düşünürdüm ve şimdi, her şeyimi sorun ediyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jeon Jeongguk | taekook
FanfictionJeon Jeongguk, yaşanmış, yaşanılan ve yaşanılacak her yüzyılın en güzel omegası.