۞Ufak dedikodu ve Choi Krallığının tek omega kralı.۞
*
Oncelikle yorum yapmanizi diliyorum
sonralikla sizi cok seviyorum iyi okumalar♡Taehyung'a içimi döktüğüm günün ardından bir daha gözlerimin dolmayacağına dair yemin ettiğimden mi, yoksa onun bana karşı davranışları daha da hassaslaştığından mı bilinmez kötü rüyalar görmüyor, görsem de uyandıktan sonra hemencecik atlatıyor ve sahiden, evliliğimizin tadını çıkarıyordum.
Yaklaşık otuz yıldır bu hayattaydım, otuz yılımın on beşi hiçbir şeyi görmeyerek, anlamayarak; tam anlamıyla hissetmeyerek geçmiş ve ondan sonraki on yılım ise büyük büyük evlerde hapis gibi geçmişti. Daha birkaç yıldır hayatın tadına varabiliyordum, yemin ederim, Taehyung'u tanıdığımdan beri gerçekten gülümsüyordum ve ben bu hayata öyle geç başlamıştım ki, eşime imrenerek bakmadan edemiyordum. O, Kim Hanedanlığının gözde prensi, doğduğundan beri el üstünde tutulmuştu; çocuk yaşlarından beri ata biniyor, savaşlara gidiyor; halkla iç içe yaşıyordu. Taehyung daha on dokuz yaşındaydı ruh eşini bulduğunda, yirmisinde benimle evlenmişti ve hayata öyle erken başlamıştı ki onun için çok mutluydum. Mutlu olsun diye önüne tüm servetimi sermek istiyor, onun da bir prens olduğunu hatırladığımda, mücevherlerin, taşın, toprağın onu tatmin edemeyeceğini fark ediyor ve adeta kalakalıyordum. Önceden, birine hediye vermek istediğimde bu çok kolay olurdu ama şimdi çok zordu işte, ona verebileceğim, aşkımdan başka hiçbir şeyim yoktu ve Taehyung daha fazlasını istiyor gibi de değildi zaten.
Pazar günü annesiyle buluşmuştum, dün bizi ziyarete gelmek istemişti ama Taehyung sarayda değil de birkaç sorunu benim için halletmeye gittiğinden Kraliçe ile ben ilgilenmiştim, muhtemelen birkaç gün misafirimiz olacaktı ve etrafında dört döndüğüm doğruydu; Kraliçeyi seviyordum, o gerçekten güçlü bir kadın, çok iyi bir anneydi ve bana annemden kalanları verdiğinden, kendimi, onu bulduğum için şanslı hissediyordum.
Karnımda hissettiğim hafif ağrıyı geçirmek adına rica ettiğim çayım geldiğinde, Kraliçe, bana artık yakın hissettiğinden olsa gerek hafifçe kıkırdadı, elbisesinin eteğini düzelttikten sonra elini omzuma yasladı ve "Jeongguk beni kötü biri olarak görme ama, düğününüzde Prenses Kelly, gerçekten çok kötü bir saç yaptırmamış mıydı?"
Onu dinlerken hafifçe açılan gözlerim istemsizce devrildiğinde sanki bir arkadaşımla konuşuyormuşcasına çaydan bir yudum aldım ve "Gerçekten, sadece ben fark ettim sanıyordum," dedim. "Kafasının üzerinde ikinci bir kafa gibiydi, Tanrım. Kimse uyarmamış mı?"
Kraliçe, "Onu geçtim, o Carlos'un yere sürünen ceketi... Biraz özenli giyinir insan, koskoca Kral Jeon'un düğünü." Diye sıraladıktan sonra küçük masanın üzerindeki tabağı hafifçe kendine çekti ve onun için hazırlattığım, çok sevdiğini de bildiğim kurabiyeden bir ısırık aldıktan sonra istemsizce hafifçe güldü. O gülmüştü ancak ben, insanların o denli çirkin giyinmesine dayanamadığımdan yüzümü buruşturmuş çayımı içiyor ve bir yandan da "Değil mi?" Diyordum. "Bir de havasından geçilmiyordu, o şeylere o kadar para yatıracağına halkını doyursun, insanlar açlıktan ölüyor."
Kraliçe bana çok katılıyormuş gibi gözlerini hafifçe açarak kafasını hızla salladı ve o sırada Min Yoongi tıklattığı kapının eşiğinden girerek bizi selamladıktan sonra "Kral Jeon," dedi, "Kraliçe Kim'in bir ziyaretçisi var."
İstemsizce kalkan tek kaşımla Yoongi'nin simsiyah gözlerinin içine baktığımda gözlerini kapatıp açtı ve Kraliçe o sırada, "Ah," dedi. "Kral Jeon, çok üzgünüm, size danışmayı unuttum... Yaşlılık işte, Taehyung'un kuzeni Lena gelecekti, uzun süredir denizaşırı bir yerdeydi, Taehyung'u görmeyi çok istiyordu." Derken gerçekten mahcup bir şekilde ellerimi tuttu ve gözlerimin içine baktı, bu beni anında yumuşatarak gülümsetmiş ve "Lütfen," dememe sebep olmuştu. "Burası benim olduğu kadar, oğlunuza da ait."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jeon Jeongguk | taekook
FanfictionJeon Jeongguk, yaşanmış, yaşanılan ve yaşanılacak her yüzyılın en güzel omegası.