Yeni bir aydınlığı ancak karanlığın gölgesinde kalanlar isterdi.
Karanlık geçmişimdi.
Karanlık, henüz on üç yaşımda beni bırakmak zorunda kalan ailemdi.
Karanlık, Okan'dı.
Aydınlıksa... O yoktu.
Bense geçmişinin altında dik durmaya çalışan bir kadınım.
Yeni bir aydınlık istemiyordum, bunu elde edemeyeceğimi biliyordum. Ben, beni karanlığımda yalnız bırakmayacak birini istiyordum.
Havaalanındaydım, Caterina'yı bekliyordum. Uçakları yeni inmişti ve yolcular arasında onu bulmaya çalışıyordum. Fotoğrafları ve görüntülü konuşmalarımızın dışında onu canlı canlı görmemiştim. Gözlerim onu bulmanın telaşıyla inenlerin arasında gezinirken bakışlarım yeşil gözlerine tutundu ve yüzümde bir tebessüm oluşurken adımlarımı yanına yönlendirdim.
Ona yaklaşmamla birlikte gözleri beni yakalarken, “Vay canına,” diye mırıldandı bavulunu bırakıp kollarını boynuma sararak. “Telefondakinden daha güzelmişsin.”
Gözlerimi devirdim, cidden çaylağın tekiydi. Sarılışına içtenlikle karşılık verirken, “Hoş geldin,” dedim tebessüm ederek. “Çok mutlu oldum. Sahiden.”
“Ben de,” diye şakıdı, gerçekten fazla enerjik bir yapısı vardı. “Babamdan yalnızca dört gün için izin alabildim ve biz, bu dört günde ne yapabiliyorsak yapmalıyız.”
Gözlerimi kıstım. “Sen Türkçeyi bayağı geliştirmişsin.”
Homurdanarak omzuma vurdu. “Bana cevap ver.”
“Elbette,” dedim omuz silkerek. “Seni elimden geldiğince eğlendirmeye çalışacağım.”
Daha geçen hafta sarı olduklarını bildiğim ama yeni boyattığı belli olan kızıl saçlarını memnuniyetle savurup koluma girmesini izledim. Bir eliyle minik bavulunu kavrayıp peşinden çekiştirirken, “O zaman?” diye sordu hevesle. “İlk ne yapıyoruz?”
Telefonumu cebimden çıkararak saate kısaca göz attım. “Aslına bakarsan bir saat kadar vaktimiz var. Dinlenebilirsin ya da bir yerlere gidebiliriz. Kapan'a vaktinde dönebilelim yeter.”
Caterina memnuniyetle gülümseyip beni sürüklemeye başladı. “Bir gece kulübünde çalıştığın için çok şanslısın.”
“Yaa.”
Sevimsizce homurdanıp peşinden giderken verdiği cevabı anlamıştım, Kapan'a gitmek istiyordu. Hayatım hakkında detaya girmesem de beni tanıyor sayılırdı. Bir taksiye binip adresi verdiğimde arkasına yaslanarak bana döndü. “Peki bu yer... Kapan. Nasıl bir mekân?”
Omuz silktim. “Pek bir esprisi yok aslında,” diye mırıldandım. “Yani aklındakinden fazlası değildir.”
Eğilerek kulağıma sessizce fısıldadı. “Bir de dövüşler var tabii, değil mi?”
Kıkırdadım. “Evet.”
Caterina gözlerini büyütüp başını arkaya atarken, “Mio dio,” diye mırıldandı hevesle. “Onları izlemek için sabırsızlanıyorum.” *Tanrım.*
“İtalya da çok daha profesyonellerinin yapıldığına eminim,” dedim sevincine gülerken. “Pek ilgini çekmeyecektir.”
Caterina omuz silkti. “Biraz da Türk erkeklerini izleyeceğim.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ABRAKA
Teen FictionBir kız çocuğu yaralandı, Bir kalp kırıldı, Ve bir kadın; kanayan yerlerinden iyileşmeye çalıştı. Bir adam gitti, Bir kadın kaldı. Ve bir Ateş; harlandı. Sonra koca bir karanlık ikiye yarıldı; bir tarafı maviye, bir tarafı kahveye boyadı. Ortada ik...