Bölüm 23: "Cinayet"

126 5 37
                                    


Kimsesizliğimin ortasında bana her şey olan adam; Ezrak Delipoyraz.
Dizleri tutmayan bir kadını elinden tutan adam; Ezrak Delipoyraz.
Bir kız çocuğuna sevmediği çillerini sevdiren adam; Ezrak Delipoyraz.

Her yerde, her yolda ve her çıkmazda o vardı.

Neler olduğunu bilmiyordum, tek umurumda olan şey Caterina'nın hâlâ hırsla kavrayarak Ezrak'a doğrulttuğu silahtı. Ekranda o adamı, babasını gördüğünden beri dehşet içinde olsa da silahı bırakmaktan vazgeçmiyordu. Ezrak hareketleneceğimi anladığında elini arkaya doğru uzatarak bana engel oldu ve Caterina'nın üzerine doğru bir adım attığında namlunun göğsüne değdiğini gördüm.

“Bırak onu,” dedi Caterina, silahtaki tutuşunu sıkılaştırarak. Ani hareket etmemek için direniyordum çünkü paniğe kapılıp tetiğe basabilirdi. “Dannazione! Babamı serbest bırak!” *Kahretsin.*

Ezrak'ın kendinden emin duruşu bozulmazken, “O silahı yanlış kişiye doğrultuyorsun,” dedi tok bir sesle. “Babana ne olacağına karar verecek kişi benim.”

Öfkeyle parmaklarını saçlarından geçirerek silahı yere fırlattığında derin bir nefes vererek Ezrak'ın omuzlarına tutundum. Caterina hırsla İtalyanca bir şeyler söylerken ne dediğine önem vermeyerek başımı geniş sırtına yasladım. Ezrak sol omzundaki elimi yakalayarak beni önüne çekerken, “Sakinleş,” diye mırıldandı, parmaklarıyla avuç içimi sıvazlayarak. Tüm olanlara rağmen ses tonundaki sakinlik şaşırtıcıydı. “Sorun yok güzelim.”

Kapan'ın kapısı gürültüyle açıldığında irkilerek başımı çevirdim ve pek de yabancı olmayan bir sima elindeki silahı tehlike olmadığını anlayarak beline takarken, “Araba kapıda,” dedi. “Kızı götüreyim mi?”

Gözlerim bar tezgâhının dibine oturarak dizlerini kendine çeken bedene takıldı. Yeşil gözleri kıpkırmızı olmuştu ve yerde bir noktaya bakıyordu. Ezrak eğilerek Caterina'nın yere fırlattığı silahı eline alırken, “Sana gelmemen gerektiğini söylemiştim,” dedi gözlerini kısarak. “Bu işlerden paçayı kurtarman yeterince zor olmuştu Tarık.”

Ezrak'ın adını zikretmesiyle birlikte adamın kim olduğunu hatırlayabildiğimde Tarık gözlerini devirdi ve kollarını göğsünde topladı. “Motorlarına göz kulak olmaktan sıkıldım, Alfa. Egonu bir kenara bırakıp teşekkür edebilirsin.”

Tarık'ın muzip sesini Ezrak'ın havalandırdığı kaşları takip ederken, “Geç kaldın,” dedi, ona istediğini vermeyerek. Aralarındaki samimiyete bakılırsa uzun zamandır tanışıyorlardı. “Zamanlama konusunda çalışman gerekecek.”

Tarık gülerek Caterina'nın yanına doğru ilerlerken anlamsızca ona baktım ve adımlarımı Ezrak'a yönelttim. Önünde durarak kollarımı bedenime sararken, “Neler oluyor?” diyebildim, anlamadığım o kadar çok nokta vardı ki ne sormam gerektiğini bilmiyordum. O beni anlamalıydı.

“İntikam alıyorum.”

Bana verdiği üstü kapalı cevaplar omuzlarımı düşürmeme neden olurken yalnızca başımı salladım, gözlerim üzerinde değildi ve aramızda bir metrelik mesafe vardı. Usulca yanından geçerken, “Hava alacağım,” diye mırıldandım, kırgınlığımı yansıtmamaya çalışarak. “Birazdan gelirim.”

“Cemre.” Adımlarımı durdurmak istemedim ama lanet olsun ki kendime engel olamıyordum. Dudaklarımı dişleyerek olduğum yerde kaldım ancak arkama dönemedim, dönersem dolu gözlerimi görürdü çünkü. Ben ona gitmedim, o bana geldi. Sıcacık parmakları omuzlarıma dokunurken, “Bana bak,” diye fısıldadı. “Niye gizliyorsun gözlerini?”

ABRAKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin