Şaşkınlık tüm bedenimde kol gezerken ne yapacağımı, nasıl bir tepki vermem gerektiğini bilmeyerek karşımdaki kahverengi mavi harelere bakıyordum. Aldığım cevap beni afallatmıştı ama asıl beynimi kemirip duran şey, neden o kızın yanına gittiğiydi.
Aralarında bir şey mi vardı?
Dakikalar sonra dudaklarımı aralamayı başardığımda, “Yelda,” diye mırıldandım, kelimelerimin boğazımı yakmasını umursamayarak. “Neden babasının ezeli rakibine sığındı? Yani sen ve o...” Gözlerim boşluğa düştü. “Aranızda bir şeyler mi vardı?”
“Nevzat uzun bir süre ailesinden işini gizlemeyi başardı,” dedi düz bir sesle, ona bakmadığım için hareketlerini göremiyordum. “Yelda biraz büyüdükten sonra bir şekilde Nevzat'ın ne yaptığını öğrenmiş ve işlediği cinayetleri, yaptığı alışverişleri öğrendikten sonra dayanamayıp evden kaçmış.” Gözlerini devirdi. “Yani kaçtı, benim yanıma.”
Güler gibi bir ses çıkardım. “Babasının pis işlerinden bunalıp senin yanına kaçtı, öyle mi?”
Beni cevapsız bıraktı. Sakinleşmeye çalışarak derin bir nefes aldım, bu hissettiğim kıskançlık mıydı? “Peki sonra ne oldu?”
“Birkaç ay yanımda kaldı, onu babasından gizledim. Sonra bir şekilde Nevzat kızının benimle olduğunu öğrendi ve peşime düştü. Evimde bana silah çekti...” Dişlerini sertçe birbirine bastırdığında ağzından yükselen gıcırtıları duydum. “Bir saniye. Yelda tam bir saniyede önüme atladı. Ona engel olamadım, Nevzat'ın sıktığı kurşun ona isabet etti ve kurtulamadı.”
Dudaklarım hayretle aralandı. “Yani Nevzat...”
Beni hızla keserek başını salladı. “Kendi kızını öldürdü.”
Dudaklarımı birbirine bastırarak sustum. Diyecek söz yoktu çünkü. O kız, Yelda, babası tarafından öldürülmüştü. Karanlıktan kaçacağım derken yeniden karanlığa tutunmuştu, Ezrak'a. Ona üzülmeliydim ama lanet olsun ki içimde bir yerlerde sinirle tırnaklarımı kemiriyor, aralarında bir şeyler geçmiş olma olasılığını düşünüyordum. Ben Okan'ı zihnimden tamamen söküp atmışken, ona adım adım yaklaşıyorken o kız aramızda bir engel miydi?
Ezrak karşımdan kalkarak salondan çıktığında dizlerimi kendime çekerek gözlerimi yere diktim. Hayatına kimseyi almadığını söylemişti, sebebi bu olmalıydı. Herkesin bahsini ettiği kollarında ölen kız... Yelda. O öldükten sonra hayatına kimsenin girmesini istememişti çünkü kendini sorumlu hissediyor olmalıydı. O hâlde neden aylardır yanındaydım?
Şakaklarımı yorgunca ovalayarak başımı duvara yasladım ve düşüncelerimin içimi kemirmesine izin vererek gözlerimi kapattım. Onunlayken kendi sorunlarımı unutabiliyordum ama beni ondan iten sorunları... Ezrak onlardan kurtulmadığı sürece ben de kutulamayacaktım.
Ertesi sabah gözlerim aşina olduğum keskin kokuyla aralanırken perdenin kenarından sızan ışıkla rahatsız olarak yüzümü iyice yastığa gömdüm. Aydınlık sahiden bana göre değildi. Ben karanlığı, karanlığını seviyordum. Gece yatakta uyumadığım gerçeği aklıma dank edip tüm uykumu bir anda dağıtırken hoplayan kalbimi görmezden gelerek arkama döndüm ancak onu arayan gözlerim boşlukla sarsıldı.
Burada değildi.
Boğazımda önüne geçemeyeceğim bir yumru büyüyerek canımı acıtırken gözlerimin doluluğuna anlam veremeyerek kaşlarımı çattım. Başından beri beni heveslendiren, acılarımı sırtlanan, beni bırakmayacağına dair sözler veren oydu ve şimdi ona dair birkaç şey öğrendim diye benden kaçıyor muydu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ABRAKA
Novela JuvenilBir kız çocuğu yaralandı, Bir kalp kırıldı, Ve bir kadın; kanayan yerlerinden iyileşmeye çalıştı. Bir adam gitti, Bir kadın kaldı. Ve bir Ateş; harlandı. Sonra koca bir karanlık ikiye yarıldı; bir tarafı maviye, bir tarafı kahveye boyadı. Ortada ik...