Yine ve yine benim nöbetimdi. Aslında işim olmadığı için geliyordum. Ha bir de videoyu izletmek için. Baldwin dışındakileri bir dolaştıktan sonra elimdeki kırmızı şarabımla Baldwin'in odasına girdim.
Kitap okuyordu. Benim geldiğimi biliyordu.
Telefonu ona doğru fırlattım. Kitaptan gözünü dahi ayırmadan tuttu.
—Izle diyerek emir verdim.
Gözleri telefonuma kaydı. Daha yeniydi. Belki de yazık olucaktı. Son model telefon kullanmam tuhaf değildi değil mi?
Videoyu başlattı. Sesini duyuyordum. Ufak bir yudum aldım dışarıyı izlerken.
Kızın yalvarislari hala kulagimdaydi.
Baldwin'e nefret dolu sözünden sonra çığlıklar ve o bıçağın deride çıkardığı keskin ses. Ses kaydetmesi ne kadar da başarılıydı telefonun.
Hafifçe Baldwin'e baktım. Hiç bir mimiği dahi oynamamıştı. Işte gerçek bir katil olduğu burdan belliydi.
Gözlerini bana çıkardı. Onu sevmediği o kadar belliydi ki. Sadece gözlerindeki ufak şaşkınlığı ben görüyordum. Tamam kimliğimi öğrenmiş olabilirdi ama bu kadarını beklemediğini tahmin etmek zor değildi.
Telefonu uzattı. Telefonu alıp cebime koydum ve bacak bacak üstüne atarak koltuğa oturdum.
—Aslında onu sevmediğini farketmiştim. Ki şuan da kanıtlamış oldun. Ama yine de senin yüzünden masum biri öldü belki vicdan azabı çekersin. Bilmiyorum sizin acı çekmeniz beni mutlu ediyor. Acı çek Baldwin anlıyor musun? Senin bu şekilde güçlü durman benim sinirlerimi bozuyor.
—Eğer beni tanısaydın ne duygular içinde olduğumu bilirdin. Dedi.
—Iyi de seni zaten tanıyorum. Önemli olan benim yaptığım bir şey sonucu acı çek...
Son kelimem yarim kalmıştı. Yine geçen seferki numara arıyordu.
—Ne var? Dedim. Sinirimi bozuyordu kim olduğunu bilmek.
—Senin o şerefsiz baban hayatimdaki en değer verdiğim kişiyi aldı. Geliyorum Patricia. Intikam almaya geliyorum.
Badlwin'in gozlerine baktım. Buraya geliyordu. Amaci önce babamı sonra da beni öldürmekti. Muhtemelen bu evdeki diğerlerini de.
Pencereye ilerledim. Aşağı doğru baktım. Yüksekti. Eğer burdan atlarsa yaralanırdı. Kelepçesini zaten çözebiliyordu. Sadece onun yerini değiştirmem kalıyordu.
—Ne zaman? diye sordum.
—Çok yakın bir zamanda.
Telefon kapandı.
Şarabı kafama dikip direk odadan çıktım.
Diğerleri birinci kattalardı. Baldwin'i özellikle diğerlerinden ayirmistim. Bana lazım olan Baldwin'di.
Babamı aradım hızlıca. Telefonu anında açtı.
—Efendim Patricia.
—Canım üvey kardeşim geliyor. Keşke ona da gerçekleri anlatmayı deneseydin zamanında. Bugün kesinlikle birileri ölücek. Ve inan bunun kim olduğunu ancak tanrı bilir.
—Geliyorum. Şehir dışındayım. Gece yarısı orda olurum dedi ve kapattı.
Koşarak dışarı çıktım. Korumaların yanına.
—Bakin ne zaman olduğunu bilmediğim yakın bir zamanda davetsiz bir misafirimiz olabilir. Onu kesinlikle içeri almıyorsunuz. Içeri alınacak kişiler belli. Ben ve babam. Hatta bir kaç grup daha getirin buraya. Olurda bir sorun çıkarsa hepinize teker işkence ederim anlıyorsunuz değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Murderers's Love (Tamamlandı)
RandomHani hep kitaplarda iyi kadın anlatılır. Bir katilin iyi kadına aşkı. Masum kız. Iyi kız. Bir de onun hayatının aşkına aşık olan başka bir kadın. Kötü kadın. Hiç o kötü kadının gözünden baktınız mı bu dünyaya? Kötü karakterler iyi karakterin sevilme...