-Sana sevgimden şüphen olmasın Badlwin. Hafızan geri geldiğinde tereddüt edeceğini sanmıyorum ama böyle bir ihtimal olması en çok beni üzer.
-Patricia hepsini anlattığında hafızam geri gelmez mi?
-Sadece belirli şeyleri ve kişileri unuttun. Çok sinir bozucu değil mi? Beni unutucagini hiç düşünmemiştim.
-Bu hücrede istediğin her şeyi yapabilirsin. Telefon tablet bilgisayar tuvalet her şey var. Sadece benden gitmemelisin. Istediğin kişiyi arayıp çağır. Seni bulamazlar. Bu odaya giremezler. Şifreyi bilmeleri gerekiyor. Patlatmaya kalktıklarında arada bir çelik var. Güçlü bir bomba gerekiyor ki duvarı parcalayabilsin. Bu durumda seni de öldürürler. Bunları sana söylüyorum ki boşa umuda kapılma.
Açık duvardan dışarı çıktım.
Koşarak odama çıktım. 3 kat. En nefret ettiğim şey buydu. Bodrumdan odama çıkmak. Üzerimi giyindim. Misafirim olucaktı. Koyu kırmızı rujumu sürdüm. Istemsizce aynadaki yansımama sırıttım.
Kazanan Perrow olucaktı. (Perdomo ve Sparrow)
Kapıyı Casandra açtı. Merdivenlerden indim hızlıca.
-Hoşgeldiniz Bay Perdomo. Lütfen oturun dedim.
Callum elbette hiç bir şeyi anlatmamıştı. Bir kızla mi başa çıkamıyordu. Sirf bunun için babası onu öldürebilirdi. Oğlunun benim evimde hapis olduğunu bilmiyordu.
-Patricia bir şey merak ediyorum. Light'a ulaşmaya çalışmadın mi?
-Oğlunuzla buluştum Bay Perdomo. Beni hatırlamıyor. Dedim şarabını doldururken.
-Seni çok seviyordu bunu biliyorsun değil mi?
-Ne kadar kaba davransa da evet. Ancak hafızası geri geldiğinde eski Patricia olmayacağını biliyor olucak.
-Oğlumu üzmene izin vermem gerekirse seni öldürürüm. Dedi.
-Bundan emin misiniz Bay Perdomo? Eger bahsettiğiniz gibi beni seviyorsa ölümüme oldukça üzülücektir.
Kadehi tutan elindeki hafif sıkmayı gördüm yüzündeki sabit duran ifadenin aksine.
-Eminim ki seni sevmeyi bırakmıştır. Dedi.-Bundan ben de çok hoşnut olurum. Çünkü oğlunuzu herkesten daha çok seviyorum. Onun benden uzaklaşması benim için de daha iyi olur.
-Baldwin'in nerde olduğunu biliyor musun? Diye sordu.
-Elbette biliyorum. Unutmayın ben her şeyin başıyım. Sizi tehdit ettiklerini ve bu yüzden buraya geldiğinizi de biliyorum.
Güldüm.
-Ve kesinlikle oğlunuzun yerini öğrenemezsiniz. Anlaşma da belli. Ben ölürsem oğlunuz da olur. Mezarlarımız yan yana olucak.
-Sana üvey kardeşini bulmana yardım ederim. Dedi.
-Onun öldüğünü bilmiyor oluşunuz ne kadar tuhaf. Yaşlanıyorsunuz Bay Perdomo. Zevkle varisiniz olurum. Callum'un aksine oldukça yükseltirim sizi. Perdomo Hidra'ya lazım olucaktir. Dedim
William nerelerdeydi merak ediyordum. Bir şeyler planladığı kesindi. Beni öldürmeden asla gitmezdi. William Perdomo'yla birlikteydi. Ondan dolayı sormuştu. Takas edicekti. Anlaşma yapmışlardı.
Yüzündeki ifadenin bozulmaması için çaba harcadım.
-Hidra'nin daha önce yaptıkları unutulamaz.
-Ben de sizin bana yaptıklarınızı unutmadım Bay Perdomo. Oğlunuz sayesinde beni güzelce kullandınız. Size güzel bir teklif sunuyorum.
-Nedir o?
-William'i bana gönderin ben de ona yapılan işkenceyi durdurayım. William ortadan kalktıktan sonra yerini söylerim. Kaçırabiliyorsanız siz kaçırırsınız. Başka bir yardımımın dokunması söz konusu dahi olamaz.-Onu kaciramayacagimi sen de biliyorsun?
Işte istediğim yere geliyordu.
-O zaman Callum'u Hidra'dan çıkarın. Aramızda bir ajan olması sınır bozucu. Ben de bizzat oğlunuzu size teslim edeyim.
-Bunu düşünmeliyim. Dedi ve ayağa kalktı. Kadehi kafasına dikti.
-Bakalım kazanma duygunuz mu yoksa babalık duygunuz mu daha ağır basıyor?
-Senin mantığının bastığı kesin. Bir kalbin olduğuna inanmıyorum. Dedi.
-Evet kalbimin kül olduğu doğrudur. Annem ve babam öldükten sonra atması için bir anlamı kalmadı. Dedim kapıya geldiğimizde.
-Baldwin'i sevmediğini biliyordum.
-Aksine ben ruhlara inanırım biliyorsunuz. Onu sonsuza kadar yasiycak olan ruhumla seviyorum. Iyi geceler Bay Perdomo.
-Iyi geceler Bayan Sparrow.
Kapıyı kapatıp direk bodruma indim. Duvar kenara çekilirken içeri girdim. Baldwin'in gözleri bana dönmedi bile.
Gidip soğuk duvara yaslandım ve yavaşça aşağı çöktüm. Soğuk yer çıplak bacaklarımı üşütüyordu.
-Babanla konuştum az önce. Babandan nefret ediyorum biliyor musun?
Elini alnına götürdü. Bir şey hatırlamıştı.
-Buna rağmen seni seviyorum.
Gözlerini bana çevirirken hangi kısa hatıramızı hatırladığını anlamıştım.
-Yanıma gel Patricia.
-Sana güvenmiyorum Baldwin.
-Iyi dövüşebildiğini sanıyordum.
-Sana karşı ben her zaman kaybettim.
Sarı maşalı saçlarımı geriye attım.
-Hafızanı bir an önce geri getiremez misin? Baldwin. Yoruldum. Etrafımda kimse yok farkında değil misin? Mesela şöyle düşün. Su an seni burada tutuyor olmasaydım bu büyük evde yalnızdım. En büyük korkum ne biliyor musun Baldwin?
Gözlerini hafifçe kapatırken bir kaç bir şey daha hatırladığını anladım.
-Yalnızlık.
-Yalnızlık.Dedik aynı anda.
Gülümsedim.
-Acı çekmekten yüksekten karanlıktan korkmuyorum. Ama yalnızlık beni korkutuyor.
-O gerekli kelimeyi bana söyle Patricia. Onu söylediğinde tüm hafızanın yerine geleceğine eminim.
-Şimdi değil. Gerektiğinde hafızan yerine gelmezse o zaman sana söyleyip hatırlatmalıyım. Ama şuan sadece seni izlemeliyim.
Sessizlik oldu. Burda uyuyamazdım.
Ayağa kalktım. Parmaklıkların arasından bedenimi geçirdim. Bu kadar zayıf olduğuma şaşırmış olmalıydı.
Gidip kucağına oturdum. Kafamı omzuna yaslarken beni kollarıyla sardı. Geriye doğru yatarken bu uzun zamandır ikinci huzurlu anım olucaktı. Ilki geçen gece birlikte uyumamizdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Murderers's Love (Tamamlandı)
RandomHani hep kitaplarda iyi kadın anlatılır. Bir katilin iyi kadına aşkı. Masum kız. Iyi kız. Bir de onun hayatının aşkına aşık olan başka bir kadın. Kötü kadın. Hiç o kötü kadının gözünden baktınız mı bu dünyaya? Kötü karakterler iyi karakterin sevilme...