Baldwin'in yüzüne dahi bakmıyordum. Tüm işleri diğerlerine bırakmıştım. Zaten bu gece ya anlaşmayı kabul ediceklerdi ya da yerimizi bulup burayı basıcaklardı.
Telefonla öylesine gezerken neden okula gelmediğimle ilgili bir sürü mesaj vardı. Bu bir sorundu. Aslında değildi. Sadece basit bir liseydi. Daha önce okumuştum. Ki bu sene 12. Kez balo kraliçesi de seçilmiştim. Bir şey değişmiyordu. Her şekilde beni seçiyorlardı.
Saçlarımı geriye attım. William ortalarda yoktu. Bu sinirimi bozuyordu.
Nereden çıkacağı hakkında hiç bir fikrim yoktu. Ayağa kalkıp hiç birinin yüzüne bakmadan dışarıdaki Zayn'in yanına çıktım.
Henüz yakmak üzere olduğu bilmem kaçıncı sigarayı dudaklarından aldım. Çakmağı da alıp yaktım ona geri verdim.
Içime derince çekerken dumanı yavaş yavaş bıraktım. Merdivenlerden inip ilerlerken Zayn tabi ki yanımda gelmişti.
—Her şey bu gece biticek dedim.
—Ben de öyle tahmin ediyorum. Daha fazla dayanamazlar. Ya baskın ya da anlaşma.
—Bence yerimizi buldular. Yerimizi bulmamış olsalardı çoktan anlaşmayı yaparlardı.
—Yerimizi değiştirmeliyiz. Dedim.
—Toplanmamız uzun sürer.
—O zaman ben Baldwin'i alıp gidiyorum. Toplanan gelir umrumda bile değil. Burda olduğumuzu anlasalar dahi bir şey değişmez.
Eve birlikte geri döndük. Biten sigarayı çöpe attım. Bir bardak su içip içeri gittim.
Zayn'in gidiyoruz demesiyle aynı anda kapı kırıldı.
—Kaçıyoruz bence diye bir ses yükseldi.
Baldwin'e bakmadan yanından koşucakken aniden bileğimden tuttu.
—Cidden mi? Diye sordum ona bakarak.
—Benim gözetimim altında bir şey yapamazlar. Ama sence de beni yeterince elinde tutmadın mi? Şimdi de benim seni tutmam gerekiyor.
Boğazıma dolanan kolla ellerim oraya gitti. Sürünen ayaklarımın üstüne basıp bir güçle üstünden takla atıp sırtına tekme attım.
He şekilde yakalanicaktim ancak yapmam gereken bir şey vardı.
Bunların hepsini sadece havada takla atarken düşünmüştüm. Hiç beklemeden kırılmış camdan atladım.
Koşmaya başlarken pesimden geldiklerini biliyordum.
Telefonda anında Benedict'i aradım. Ona isim düşmesinden nefret ediyordum.
—Hiç zamanım yok. Birazdan zaten yakalanıcam. Evimin önüne yığınla koruma gönderiyorsun. Evin içine sinek dahi girmiycek. Beni aramaya kimse gelmesin. Ve şuan elimdeki telefona ne halt yapıyorsan her şeyi yok et.
Kollarımdan tutulmamla telefon yere düştü.
—Beni anladin değil mi?
Anladım tarzı bir ses geldi sadece. Telefona bir güç tekme atarken ağaçların arasına gitmişti.
Ellerimin sımsıkı iplerle bağlanması daha şimdiden zarar vermişti tenime.
En azından bir tekme atsaydım. Kazağımı sıyırıp silahı aldılar.
Gözlerime siyah bir kuşak bağladılar ve havalandım. Sanki ben yürüyemiyordum.
Arabaların oraya geri geldiğimiz de arabaya yaslandım. Göremesem dahi kimlerin olduğunu tahmin etmek zor değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Murderers's Love (Tamamlandı)
RandomHani hep kitaplarda iyi kadın anlatılır. Bir katilin iyi kadına aşkı. Masum kız. Iyi kız. Bir de onun hayatının aşkına aşık olan başka bir kadın. Kötü kadın. Hiç o kötü kadının gözünden baktınız mı bu dünyaya? Kötü karakterler iyi karakterin sevilme...