14

256 29 3
                                    

Toplantıdan çıkmıştım. Aşırı yorgundum. Topuklu ayakkabılarımın sesi bile rahatsız ediyordu şuan beni.

Resmen sürünerek odaya gittim. Odaya girdim. Kapıyı kapaticakken Callum tuttu ve benimle birlikte içeri girdi.

Engel olmadım yorgundum. Akşam 8'di. Molalarla birlikte 4 saattir toplantı yapıyorduk. Babam olmadığı için tüm isleri halletmiştik.

Kendimi koltuğa bırakırken Callum ve sıyrılan eteğim hiç umrumda değildi.

-Seni dinlendirmemi ister misin diye sordu.

-Başımdan giderek mi? Mükemmel olur.

Gözlerim kapalı koltuğun başlığındaydi kafam.

-Baldwin'in halini gördüm de iyi benzetmişler.

-Ya dime? Belki de artık sana şans vermeliyim. Bilirsin yanıma yakışır biri olmalı.

-Başından beri yanına layık olan zaten benim. Dedi.

-Baldwin güzel öpüşüyor sende de o performans var mı? Dedim alayla.

-Ben onun abisiyim. Her şey de ondan daha iyiyim. Dedi kibirle.

-Nedense en son bir dövüş yaptığınızda onun yendiğini hatırlıyorum. Yanılıyor muyum?

Üzerimdeki ağırlıkla gözlerimi açtım.

Gözlerimiz direk buluşurken onu itmeye gücüm bile olmaması aşırı komikti.

-Istemiyorum seni Callum. Gerçek anlamda Baldwin'i seviyorum. Hep onu sevdim. Sana hiç bir zaman o gözle bakmadım. Onun için ölebilirim eğer bugün bana onu serbest bırakmamı söylese bırakırım. Ama o da intikam istiyor. O söylemese bile ben bunu anlıyorum.

-Bir psikolog geçmişinin olması sana çok fayda sağlıyor değil mi?

-Evet. Mesela bana ne kadar aşık olduğunu gözlerinden anlayabiliyorum.

Yavaşça bana doğru yaklaşmaya başladı. Onun etkisi alanına girmem mümkün değildi. Ben sadece Baldwin'in etki alanına girerdim. Onun dışındakilere istediğim için öpüşürdüm.

Kafamı sağa çevirdim. Verdiği derin nefes boynuma çarptı.

-Altımda inlediğin gün geldiğinde kendini asla Baldwin'e açıklayamıyacaksın.

Üstümden kalktı ve odadan çıktı. Öyle bir gün olmuycaktı.

Bir kaç dakika daha yatıp kalktım. Kıyafetlerimi alıp ben de şirketten çıktım.

Arabama binerken uzun bir yolculuğu cidden kafam kaldirmiycakti. Ama mecburdum. Baldwin'i başkalarıyla bırakamazdım.

...

Saat tam 10.30 da gelmiştim. Yorgunlukla bana kapıyı açan korumalara kafamı salladım.

Elimdeki poşetle içeri girdim. Zayn bir koltukta uyuyordu. Bir kaç kişi daha gelmişti.

-Hoşgeldin. Dediler. Bacaklarıma Baldwin varken bakmamalıydılar.

El salladım.

Baldwin uyanırken nedense ona bakmaya yüzüm yokmuş gibi hissediyordum.

Üst kata çıkıp bir odaya girdim. Eteğimi ve yarim tişörtümü çıkardım.

Altımda dar pantolonumu giyip üzerime boğazlı kazağımı geçirdim. Sarı saçlarımı elimle tarattirip siyah deri ceketimi giyip aşağı indim.

Elimde telefon Bay Perdomo'dan gelen mesajları okuyordum.

Seni öldürücem Patricia. Hiç bir kaçışın yok. Sen ne cürretle oğluma bunların yapılmasına izin verirsin. Söz de onu seviyordun.

Baldwin'e baktım. Yüzündeki makyaj yarım yantalak temizlenmisti.

Bir pamuğa makyaj temizleme suyu döktüm. Yanina gidip kucağına yan bir şekilde oturdum.

Yüzünü yavaş yavaş silmeye başladım. Gözlerini kapattı. Ona her bir dokunuşumu hissetmek istercesine.

-Banyo yapmak ister misin? Diye sordum.

-Izin vermezler diye fısıldadı.

-Izin isteyen kim?

Bir şey demedi.

-Baldwin'in banyo yapması lazım. Banyoyu hazırlayın. Pencere olduğunu sanmıyorum ama kontrol edin dedim.

-Ikna edici konuşuyorsun.

-Biliyorum. Sana bir şeyler anlatmam gerekiyor. Ama kararsizim. Bana inanmamandan korkuyorum.

-O zaman kanıtlamalısın.

Kafamı salladım.

Arkasına geçip ellerini çözdüm. Bedenindeki yaralar derin değildi. 1 haftaya hiç bir şeyi kalmiycakti.

Ayaklarını da çözdükten sonra elinden tutup ayağa kaldırdım.

Birlikte üst kata çıktık.

-Siz bu odada bekleyin. Bir şey olucağını sanmıyorum ama ne olur olmaz. Ben de izninizle sevgilime yardımcı olucam.

-Sevgilin mi? Diye şaşırarak sordular.

-Bence sevgili yapmamın tam zamanı diyip göz kırptım.

Baldwin'i banyoya itip ardından onlara gülümseyerek ben de girdim. Kapıyı kilitledim.

Arkamı döndüğüm gibi Baldwin dudaklarıma yapışırken hafızası yerine geldikten sonra ilk kez öpüştüğümüzü farkettim.

Özlemle öpüyorduk ıkimizde. Gülümsedim. Dudaklarından ayrılırken ona sımsıkı sarıldım.

Ellerini belime dolarken her zamanki gibi hafif ayaklarım yerden kesilmişti. Bu duyguyu özlemiştim.

-Bence çok fazla durmamiza izin vermiycekler. Babanla işimiz bitsin seni eve aticam dedim gülerek.

-Ben yokken umarım kimseyi yatağına almamışsındır.

-Yatağımıza elbette kimseyi almadım.

Güldü. Kendisine sıcak suyu hazırlarken eski kavgalarımızı hatırladım. O suyu fazla sıcak seviyordu. Ben de o sıcaklıkta yanıyordum ve asla ortak bir noktada buluşamıyorduk. Tabi yanan taraf ben olduğum için mecbur benim dediğim oluyordu.

Duşakabini yarım kapattı. Ben de olsaydım çekinmezdi ancak bu şekilde normaldi.

-Anlatacağın şey neydi? Diye sordu.

-Belki de sonra anlatmalıyım. Dedim.

-Ya o zaman geç olursa?

Haklıydı. Ama şuan nedense bu anı bozmak istemiyordum. Yine de anlattım.

-Callum bana takmış durumda. Dedim.

-Yine mi aynı konu?

-Boynumdaki morluğu merak ediyorsun ya. Onun sahibi Callum. Bunun beni öpmeye çalıştı. Beklemediğim şeyler söyledi.

-Buna inanmam mümkün değil. Ayrıca böyle bir şey yoksa senden ne kadar soguyacagimi tahmin edebiliyor musun?

Nasıl kanıtlayabilirdim ki? Bana tecavüz ettiğinde mi?

-Sanırım sadece bana inanmani beklemek zorundayım. Callum zeki biri. Onu aradığımda yanımda sen olduğunu ve sana kanıtlamak için yaptığımı anliycaktir. Kendin bilirsin Baldwin. Sonuçta her seferinde en fazla üzülen taraf ben oluyorum.

The Murderers's Love (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin