5

706 54 0
                                    

Yatakta yine kelepceliyken aniden dördü de evden çıktı. Babam çağırmıştı.  Nasıl bir uygulamıştı bilmiyordum ama işe yaramıştı. Dışarıdaki korumalara bir şeyler tembihlediler ve gittiler.

Anında bileğimdeki kelepçeyi çıkardım. Çam kenarına gidip geri donmediklerinden emin oldum uzun bir süre.

Sonra koşarak odadan çıktım. Dördününde odasına talan ettim. Baldwin'de  bir usb çıktı. Diğerlerinden sadece silah ve benzeri  şeyleri vardı.

Bir tane kilitli bir odaya girdiğimde belgelerle dolu bir yerdi. Hepsinin kendine özel dosyası vardı. Onları aldım. Baldwin'in odasındaki bilgisayar çantasına tam da buradaki bilgisayarı koydum.

Yanina dosyaları sıkıştırdım.

Masanın üzerindeki Newt'in telefonuydu. Anında babamı aradım.

—Alo?

—Baba benim. Bilgisayarı aldım. Çoğu şeyi dosyaliyolar. Hepsini almam mümkün değil. Veya hangisi önemli okumam da mümkün değil. Kendilerine özel dosyaları var. Onları aldım.

—Patricia sen muhteşemsin. Gelişi güzel bir kaç dosya daha al. Eve uğra onları eve bırak. Misafirlerim geldi birazcık disardaki adamları hirpaliyorlar dedi gülerek.

—Tamamdır. Dedim ve telefonu kapattım.

Telefonu cebime koyarken tamamen hislerime güveneler gelişi güzel dosyaları koydum bilgisayarın yanına.

Baldwin'in günlüğünü pantolonunun boş kalan kısmına koydum. Kemer takmama artık gerek yoktu.

Bu günlük baya kalındı.

Çantayı alıp odadan çıktım. Çantayı beni tuttukları odaya koydum. Çatıya çıktım. Bahçe planını tam olarak görmeliydim.

Aniden bir araba durdu. Içinden adamlar çıkarken silahlı bir çatışma yaşandı ben şok olurken babamın adamları olduğunu anlayınca rahatladım. Anında geri odaya dönüp çantayı aldım.

Şifreyi girip kapıyı açarken evden çıktım. Ne tesadüf  ki tek sefer de tuturmuştum.

Evden çıktım. Kapının üstünden atlayarak kaçtım. Adamlar umrumda bile değildi. Şoförün kapısını açtığımda içindeki kişiyle göz göze geldim.

—Git ve diğerlerine yardim et seni aptal. Yakasından tutup dışarı çıkardım.

Arabaya binerken anında sürmeye başladım. Navigasyonu açtım. Tam bir saat sonra evdeydim. Bu hıza rağmen.

Üzerimi degistirdim. Dün akşam banyo yapmıştım sorun yoktu.

Siyah dar pantolonumu giydim. Bacaklarımı tamamen sarıyordu. Sonunda be.

Üstüne siyah Bir tişört giyip içime soktum. Kemeri güzelce sıkarken belim incecik kalmıştı.

Üzerime deri ceketimi giydim. Rimel ve bordo rujumu sürdüm. Özlemiştim. Sarı saçlarımı taradım. Belime silahımı yerleştirdim. Kendi telefonumu ve arabamın anahtarını alıp evden çıktım.

Tek elimle arabayı sürerken babamı aradım.

—Baba?

—Konum atıyorum dedi ve kapattı.

Telefonum tekrar çaldığında kayıtlı olmayan bir numaraydı. Balon kaçırılırkenki numara değildi.

—Alo?

—Patricia sanırım bu ülkeden hatta dünyadan kaçmalısın. Geliyorum. Yalnizca bir kac haftaya Dedi ve kapatti.

Boş bir tehditti. Arada alırdım böyle şeyler.

Arabamdaki bisküviyi alıp arabadan indim.

Korumalar beni gördükleri gibi bahçenin kapısını açtılar. Anahtarı onlara verdim. Park işini onlar yapabilirdi.

Tek katlı bir yerdi. Kapıyı anında açtılar .

—Ister misiniz? Diye sorarak onlara bisküviyi uzattım.

—Hayır teşekkürler efendim.

Omuz silkip içeri girdim. Loş bir ortam vardı.

Babamla göz göze geldim.

—Onları bu kadar korkutmana gerek yok dedim ışıkları açarken.

Etraf aydınlandı.

—Patricia hoşgeldin dedi babam.

—Hoşbuldum. Dedim bisküviyi kenara koyarken.

—Pek sorma fırsatım olmadi bir şey yaptılar mi sana? Diye sordu.

—Aslında şaşırtıcı şekilde iyi davrandılar. Dedim.

—Cidden hepsi rol müydü? Dedi Newt şaşkınlıkla.

—Bunu anlamamaniz sizin aptalliginiz. O kadar iyi rol yapmıyordum. Dedim.

Babam bana doğru yaklaştı.

—Seninle bir şey konuşmalıyız. Ama daha sonra. Önemli.

—Bunları neden kaçırdık bu arada dedim.

—Konusucaklarimizdan biri de bu.

Kafamı salladım.

—Bunlara ne yapmak istersin diye sordu.

—Bu gece yanlarında ben kalırım. Sen eve git. Gün doğumuyla birlikte eve gelirim. Konuşuruz. Bu arada istediğim adamı getirttin değil mi? Uzun zamandır stres atmıyorum. Dedim.

—Evet elbette. Sen daha farklı bir psikopatsin dedi babam.

—Beni kaybetmemek için her şeyi yapıcağını biliyorum. Ondan bu rahatlık dedim.

—Bundan emin misin Patricia? Diye sordu.

—Başka bir kadına aşık olduğunu söyleme lütfen. Diğerlerinin yanına birini daha eklemiyim dedim.

—Bu intikam ne zaman biticek? Diye sordu.

—Ikimizden biri öldüğünde dedim omuz silkerek.

—Seni öldürürsem mutlu olur muyum? Diye sordu.

—Bir daha onun gözlerine bakamamak seni ne kadar yaralar. Istersen silahını çekip şuan bile beni vurabailirsin. Dedim.

Gözlerime baktı.

—Sadece eve git ve dinlen. Dedim.

Hâlâ anneme aşıktı.

—Bu arada beni daha güzel korumalısın babacığım dedim arkasından.

Hiç bir şey demeden çıktı. 

—Evet beyler sizle nabalim.  Size gerekli konforu sağlamadım sanırım. Bir dahakine beni yakaladiginizda gerçek bir kelepçe kullanın. Aç bırakın ki hareket dahi edemiycek hale geleyim.  Dedim depoyu incelerken.

—Nasıl böyle biri olabiliyorsun? Diye sordu Newt. Diğerleri konuşmuyordu bile.

—Aslında sen beni anlamıştın. Ama malesef burda gerçekten rol yeteneğim devreye girdi dedim.

—Bu arada bana sağladığınız rahatlıktan dolayı aynısını ben de size sağlıycam merak etmeyin. Şuan ev hazırlanıyor. Her şey planlandı. Ben izin vermedikçe kaçamazsınız. Babamın bile izin vermesi umrumda olmaz dedim omuz silkerek.

The Murderers's Love (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin