Partiye girdiğim gibi muhtemelen Beni bekleyen James'la göz göze geldim. Büyülenmiş gibi bakması oldukça tatlıydı.
Yanına doğru yürüdüm. Gülümseyerek yanağına bir öpücük kondurdum. Etkilemek hoşuma gidiyordu.
—Selam naber James?
Adını bu şekilde söylemem daha şimdiden onu kendime aşık etmişim gibi davranmasına neden olmuştu.
—Iyiyim sen de mükemmelsin Patricia.
—Teşekkür ederim. Gidelim mi?
—Tabi diyip kolunu uzattı.
Uzattığı kolundan elini tuttum. Şaşkınlıkla bakarken göz kırptım. Havuzun oraya doğru yürümeye başladım. Peşimden gülerek geldi.
Diğerlerinin yanına giderken birleşmiş ellerimize bakan herkes şok ve kıskançlık içindeydi.
—Sanırım fazla gözde birisin bu toplumda dedim.
—Evet benim de kendi çapımda bir ünüm var tabi dedi.
—Kızlar tarafından dayak yemem değil mi? Yüzüne bir şey olmasını istemem. Yoksa bir daha beni nasıl beğenirsin dedim tek elimi yanağıma koyup.
Plajda tabiatıyım grubun yanına gsigimde birleşmiş ellerimize bakıp bir alkış kopardılar. Sevimlice gülümseyip onlara selam verdim.
Asıl sorun gerçek hayatımda böyle olmamdi. Erkeklerle flört ederdim. Şirince gülümserdim. Ama Baldwin ve babam girdiğinde olay bambaşka bir şey oluyordu.
Pantolon ve kazak giyen bir kız. Dövüşmeyi çok iyi bilen yanında silah taşıyan katil bir kıza dönüyordum.
Iki kimliğimi de seviyordum ancak artık gerçekten silahlar ve öldürmeler beni yormuştu.
Yaşıma göre fazlaydı bunlar. Bıkmıştım.
Hiç beklemediğim bir anda James'la aynı anda birbirimize döndük. Tezahüratlarla birlikte gaza gelen James hiç düşünmeden dudaklarıma kapandı.
Gülümseyerek karşılık vericektim ki aniden yumruk yemesi havuza düşmesiyle şok olmuş bir şekilde kaldım.
Hiç beklemediğim bir anda dudağıma tekrar yapışılmasıyla dudakalrindan ve öpüşünden Baldwin olduğunu anladım.
Onu çok özlemiştim. Elim ensesine giderken hiç düşünmeden onu kendime daha da çekip karşılık verdim.
Sonunda ayrıldığımizda gözlerimiz birbirine değdi. Ikimizde kocaman gülümserken artık gerçekten her şey normaldi.
Onun ve benim burda olmam her şeyin bittiğinin kanıtıydı. Gerçek sevgililer gibi davranabilirdik.
Havuza düşmüş ve öylece içinde duran kasları belirginleşen James'a baktım.
Ardından tekrar dönüp Baldwin'in dudaklarına kapandım. Küçük bir öpücükten sonra bir partiye bu kadar şok olma yeterdi.
Eli elimi tuttu ve beni oradan çıkardı. Doğum elime değen eli tüm bedenimi sıcacık etmişti.
Gülümseyerek pesimden ilerledim. Kızların sinirli oması komikti. Dünyanın en yakisikli iki erkeğini falan kapmıştım az önce.
Saçlarımı savurarak partiden çıktım.
—Öpmesini beklemiyordum. Ve kesinlikle karşılık vermeyi düşünmedim. Sadece flört ediyordum. Öylesine. Takılıyorduk.
—Sorun değil Patricia. Seni hala seviyorum. Benimle buraya gelmen bile beni hala deliler gibi sevdiğinin göstergesi. Hiç bir şey sorun değil. Düşmanlıklar aldatmalar. Çünkü bugün yıldızların altında yeni bir sayfa açıyoruz.
—Eve dönmek yok.
—Sonuna kadar kaçıyoruz.
Gülümsedim ve zıplayarak boynuna sarıldım. Artık gerçekten özgürdük.
Birbirimizi ne kadar özlediğimizi belirtircesine tekrar dudaklarımiz birleşti.
Kısacık bir geri çekilmeye koca bir dünyayı sığdırdık.
—Seni seviyorum Patricia Sparrow.
—Seni seviyorum Baldwin Perdomo.
------------------------------------------------------------
Bu başlarda konusuna çok güvendiğim ama sonradan sıkıldığım mini bir kitap oldu. Umarim severek okumuşsunuzdur. Sizleri seviyoruum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Murderers's Love (Tamamlandı)
RandomHani hep kitaplarda iyi kadın anlatılır. Bir katilin iyi kadına aşkı. Masum kız. Iyi kız. Bir de onun hayatının aşkına aşık olan başka bir kadın. Kötü kadın. Hiç o kötü kadının gözünden baktınız mı bu dünyaya? Kötü karakterler iyi karakterin sevilme...