3

17 3 0
                                    

İlk onlunun içinde olan kırmızı antrenman kıyafetlilerin değerlendirmesi yapılırken öğretmen Mica'nın yanında durarak her birinin hareketlerini izlemeye koyuldum.
''Öğretmenin yöneticiler geliyor. '' dedi kırmızı saçlı kız yanımıza yaklaşarak. Derin bir nefes alarak kardeşlerimin yanına geçerek saygı duruşuna geçtim. Syrim sınırlarındaki yöneticiler ilk yöneticinin soyundan gelmesinden dolayı bizler gibi özel güçlere sahip değiller fakat Dünya'dan aldıkları silahları kullanmakta özgürdüler. Her biri – kadını ve erkeği de dahil olmak üzere bellerinde tabanca taşıyor, söylenenlere göre bazılarının evlerinde silah zulası dahi vardı. Hiçbirinin bizim gibi acısız bir şekilde kendiliğinden oluşmuş dövmeleri olmasa da sağ bileklerinde Apollo'nun sembolünün dövmesini yaptırarak taşıyorlardı. Anlamı 'biz Dünya'dan geldik, geri Dünya topraklarına gideceğiz' demekti. Öğretmen Mica'nın kafası ile selam verdiği üç yönetici üyesi sakince kardeşlerim ile benim karşıma geçerek gülümsediler.
''Demek okul üçlümüz sizsiniz. Kim olduğunuzu çok iyi biliyoruz çocuklar, başarılarınızı bu savaş sırasında da ortaya çıkartarak halkımızı en iyi şekilde korumanızı istiyoruz. Burada ya da Wayis surları içinde de olsanız!'' dedi erkek olan. Uzun boyu ile bana ve kız kardeşime yukarıdan bakınırken, yaşının yirmi beş olduğunu tahmin edebiliyordum. Bedenimdeki ışık onun kellesini yakmak istese de, gökyüzü mavisi gözleri ile bize selam vererek antrenman alanındaki öğrencileri izlemeye koyuldu. Onun hemen arkasında sarı saçlı, benimle aynı boyda olan ve yöneticinin karısı olduğunu düşündüğüm kadın bize doğru yaklaştı.
''Alean, Helewise ve Kalin Brown. Işık, fırtına ve karanlık güçlerine sahipsiniz. Syrim'in en iyisi olmayı nasıl başardınız?'' diye sordu ince sesi ile. ''Küçükken sizin gibi büyüdüğümü hayal ederek günlerimi geçiriyordum ama on beş yaşıma geldiğimde annemlerin bana yönetici bireylerinden birinin olduğunu dediğinde yıkılmıştım.''
''Başarılı olduğumuzu düşündüğünüz için teşekkür ederiz efendim. Kız kardeşlerim ve ben ailemizin yadigarı olan güçleri en iyi şekilde kullanmak için çok çalıştık ve eski okul üçlümüzü alt ederek – ki şimdi sırtında on, altı ve sekiz yazan üçlü olurlar kendileri – bu başarıyı elimizde tutabiliyoruz.'' Dedi Kalin bizden bir adım öne çıkarak.
''Bana güçlerinizi gösterme şansınız var mı acaba?'' dedi kadın. İnce sesi yavru kedi mırıltısı gibiydi ve bir süre sonra rahatsızlık yaratıyordu. Acaba eşi ona nasıl katlanıyordu?
''Efendim, onların bizlere güçlerini gösterme izinleri yok maalesef ki, daha erken gelip onları izlememiz gerekiyordu.'' Dedi kadının arkasında duran, siyahi kadın. Kedi sesli kadın üzülerek eşinin yanına geçtiğinde Kalin kollarımızdan tutarak antrenman salonundan biraz uzaklaştırdı.
''Farkındasınız değil mi? Biz savaşa gideceğiz ve bunu kabul etmiyorum.'' Dedi fısıldayarak.
''Bu senin kabul edebileceğin bir şey değil abi. Bu savaşa üçümüz de gideceğiz ve ne yapmamız gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz.'' Dedim. Kulaklarımızı dolduran patlama sesi ile uzaklaşmış olduğumuz antrenman alanını doğru geri ilerleyerek ne olduğuna bakınmaya başladım. Üzerimize doğru ağır adımlarla gelen asit bulutunun altı numaranın ölü gibi yerde yatmasıyla ortaya çıkmıştı. Öğretmen Mica küfür savurarak kalkan yaratabilecek güçteki öğrencilerin öne çıkmasına izin verdi. Derin bir nefes alarak yöneticilerin önüne geçerek kollarımdan özgürlüğüne kavuşan yarı saydam, biraz beyazlık ve sarılık bulunduran bir kalkan oluşturarak yaklaşık on kişiyi koruyabilecek bir alan oluşturdum. Sol tarafıma Kalin geçerek karanlığı bedeninden çıkartarak benden daha büyük bir kalkan oluşturarak sınıfta bizden güçsüzleri korumaya başladı. Sağımda yirmi sekiz numaralı öğrenci sarmaşıklardan kalkan oluşturarak öğretmen Mica'yı da korumaya başlamıştı. Helewise sakin olmaya çalışarak hepimizin arasından geçerek rüzgar yöneticisi ile birlikte bize gelmekte olan asit bulutunu geri püskürtmek için gücünün bedeninden çıkmasına izin verdi. Parmak uçlarından çıkan beyaz, gri karışımı yıldırımlar ile ellerinin birbirine sertçe çarparak duvarıma çarpmak üzere olan asit bulutunu tozlara ayırarak kalan bulutları ise Dünya sınırlarına göndererek güvenli alanı geri toparlayabilmiştik.
Tüm sınıf o kadar soğukkanlı bir şekilde çalışmıştı ki yöneticiler şaşkınlıklar içinde bizlere bakınıyordu. Antrenmana ilk başladığım günden beri bildiğim tek bir şey vardı ki; farklı güçler farklı kaoslar yaratabiliyordu.
''Bu... Bu da neyin nesiydi böyle?'' diye sordu kedi sesli kadın. Derin bir nefes alarak ışığı yavaşça bedenime hapsederek yöneticilere döndüm.
''Farklı güçler, farklı kaoslar yaratır. İlk antrenmanımda gücüm ile duvarların her birini toz bulutuna dönüştürmüş olduğumun gerçeği ile büyüdük efendim. Antrenman sahasında çıkabilecek tüm olaylarda her öğrencinin üç görevi vardır. Sakin kalmak, kendini ve sahada var olan herkesi korumak zorundayızdır. '' dedim sol tarafımdan bana doğru yürüyen Kalin ile göz göze gelerek. '' Altı numaranın güç kontrolünü heyecandan kaynaklı kaybetmesinden dolayı böyle bir talihsizlik yaşadık fakat hiçbirinizin kılına dahi bir şey olmasına izin vermedik, kardeşlerim ve ben. İşte o yüzden okul üçlüsüyüz efendim.''
Selam vererek öğrencilerin arasında karışmak için yürüdüğümde sınıftan çıkan alkış sesleri ile gülümsedim. Kalin her kız öğrenciye imza verebilirim ayakları ile gülümsedim. Öğretmen Mica'nın gurur dolu bakışları ile bir dakika karşı karşıya kaldıktan hemen sonra tüm sınıf aniden susturulmuştu. Erkek olan yönetici bizlere doğru dönerek gülümsedi.
''Okul üçlüsünün, Freis öğrencilerinden gelecek olan üç öğrenci ile antrenmanlara başlamalarını istiyorum. Bu felaketten bizi kurtardıkları için tüm emeği geçen öğrencilere teşekkür ediyoruz ve altı numaranın hiçbir şekilde savaşa katılmamasını emrediyorum. '' 

SyrimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin