Dördüncü Gün - Sabah

6 3 0
                                    

Hava kütleleri bizleri sınır binalarının çevresinde gezdirirken Orva'yı tüm sessizliğe bürünmüş bir şekilde arıyorduk. Kalin'in gölgeleri onu bulamıyor, benim ışığım ise çoktan gücünü kaybetmişçesine onu bulmak bile istemiyordu.

Kollarımdaki siyah dövmelerimin her birinin arasından ince beyaz bir dövme geçiyordu ve saçlarım sararmıştı, şu an gücümü düşünmek yerine Orva'yı aramak tamamen saçmalık olarak geliyordu.
''Öncelikle, birden kaçırılmış olma şansı yok.'' Dedim o anki durumu düşünürken.
''O kız Freis'de bulunduğu süre zarfında bile garipti, herkese kafa tutuyordu ve sanki en güçlüsü oymuş gibi davranıyordu. '' dedi Aleix beni desteklemeye çalışarak. Kırk numara kolundaki teknolojik cihazdan Orva'nın tüm antrenmanlar boyunca olan tavırlarını, savaş alanına girdiğimizden bu yana olan tutumlarını incelemeye koyulmuştu.
''Onu bulamazsak ne yapacağız?'' dedi Kalin gölgelerini sürekli olarak dışarı çıkartıp geri kendine bağlamasından dolayı yorgun bir ses tonuyla.
''Yönetici alanına gitmek zorundayız Kalin, Hel vurulduğu için Rhian tek başına kalmış durumda olabilir. Diğerlerinin de pek sağlıklı bir psikolojisi olduğunu düşünmüyorum artık.'' Dedi otuz altı numara ölen arkadaşının şokunu unutmaya çalışıyormuş gibi. Otuz bir numaranın ölümü herkesi derinden sarsmışken bir farenin aranması canımı sıkmaya başlamıştı.
''Çocuklar. Şuna bir bakın derim...'' dedi kırk numara kolundaki yansımayı yere aktararak. Hava kümesinin siyah tabanında Orva'nın Lyna kentindeki iletişim cihazlarına benzeyen bir cihazı kolundan çıkartması ile bilmediğimiz bir şahsiyet ile konuşması gözlerimizin önüne gelmişti.
''Bu da ne?'' dedi Aleix sinirlenmiş bir şekilde.
''İçimizdeki köstebek.'' Dedim bedenimi tekrardan sarmaya başlayan sinir tanecikleri ile baş etmek istermişçesine yumruğumu sıkarken. ''Kız geldi, bizlerle antrenman yaptı, güçlerimizi not aldı, savaşıyormuş gibi yaptı...''
''Bana hiçbir şeyden bahsetmedi.'' Dedi Kalin şok geçirirken.
''Bahseder mi sanıyorsun abi, aptal gönlünü millete kaptırıp durma!'' diye bağırdım. Kırk numara dahil herkes şok içinde susarken Orva'nın aradığı numarayı anlamak için kırk numara görüntüyü daha da yakınlaştırarak kolundaki iletişim cihazına anladığı numaraları girdi.
''Sessiz olun.'' Dedi fısıldayarak.
''Ben konuşmak istiyorum.'' Dedim ayağa kalkıp kırk numaranın kolunu tutarak.
''Orva, yönetici binasının altındaki bombaların oraya vardığını söyle bizlere, asker kayıplarımız artmaya başladı senin aptallığına.'' Dedi hiç tanımadığımız ve daha önce duymadığımız bir ses.
''Orva burada değil, cesedi de yakın konumlarda sizlerin yanına gelecektir G-Day üyeleri. Tüm kentinize sesleniyorum, en küçük varlığınızın dahi canını alacağım. Alean Brown.'' Dedim öfkeme hakim olmayıp. Kırk numara çoktan aranılan numaranın konumunun G-Day sınırlarında olduğunu onaylamasının ardından yönetici binasının üstünde durmaya başlamıştık.
''Binanın altında bombalar var ve buraya girmek zorundayız.'' Dedi otuz altı numara.
''Ben giderim.'' Dedim.
''Ben de geliyorum.'' Dedi Kalin. ''O bomba patlarsa senin kalkanın güçlü kalamayabilir. ''
''Ben de geleceğim. Sandığımızdan da çok G-Day askeri orada olacak.'' Dedi Aleix.
''Çocuklar saçmalamayın. Sizler bu şehrin kurtuluş anahtarısınız ve ölmenize izin mi vereceğiz. '' dedi kırk numara. ''Bizler gideceğiz oraya. ''
Yönetici binasının üstünden bize doğru yağan kurşunlar ile dikkatim dağılmışken Kalin tereddüt bile etmeden hava kümesini kalkanı ile kaplamıştı.
''Sizler yakın mesafecisiniz ve siz daha oraya gidemeden her bizinizin cesedini temizlemeye başlarız. Hava kümesini açın lütfen.'' Dedim siyah dövmelerimin arasından küçük bir kıvılcım gibi parlayan beyaz dövmenin açığa çıkmasını deli gibi istiyordum. Hava kütlesinin kapağı yavaşça açılırken çoktan bedenimde parlayan ışık ile ayaklarım yerden kesilmiş bir şekilde yükselebilmiştim. Kurşunlar gölge duvarını aşamazken çatının üstünde en az on kişi bize acımasızca mermi yağmuruna tutuyorlardı. Kollarımı yavaşça yana doğru açarak parmaklarımın uçlarından çıkan ışık kıvılcımlarını serbest bırakarak onlara havai fişek gibi çarpması için kollarımı onların bulunduğu yöne doğru çevirdim. Hava kümesi yavaşça çatıya inerken Kalin tedbiri elinde bırakmadan kalkanı tutmaya devam ediyordu. Birkaç G-Day üyesi attığım havai fişek tarzı ışık topları ile çatıdan aşağıya uçarken birkaçı da çoktan hava kümesinden çıkan Kalin ve Aleix'in gazabına uğrayarak, aynı otuz bir numaranın ölümü gibi kafalarını gövdelerinden ayırmışlardı. Çatıda açılmış olan minik kapıya doğru hareket ederken sol tarafımı sıyıran yıldırım ile gülümsedim.
''HEL!'' diye bağırarak sonunda ayaklarım çatıdaki kırık dökük kiremitlerin üstüne basabilmişti. Hel yıldırımlarını göndermeyi bırakarak kafasını küçük kapıdan çıkartıp şapşal bir gülümsemenin ardından şok ile bakınırken her birimizin tek tek içeri girmesi için kenara çekildi. Önden Lyna üyeleri girerken Kalin ile ben çatıda kalıp cesetleri tek tek aşağıya atmaya başlamıştık.
''Bombaya...'' dedi Kalin.
''Biz gidiyoruz.'' Dedim devamını getirmesine izin vermeden. ''Hel ya da Rhian gelemez, o yıldırımı bana korku ile attığına yemin edebilirim. Aleix'i de koruyacağız diye kendimizi riske atarız.''
''Orva orada olacak biliyorsun de mi?''
''Ondan korkmuyorum.'' Dedim son cesedi de aşağıya atarak. Kalin arkamdan gelerek içeriye geçtiğimizde Hel boynuma atlayarak sıkıca sarıldı.
''Sana ne olduğunu bana detaylıca anlatıyorsun. '' dedi omzundaki sargıyı hiçe sayarak.
''Sakin ol ufaklık, Kalin ile bir işimiz daha var ondan sonra her şeyi sana anlatacağım.'' Dedim Kalin 'in yanına geçerek. Yönetici binası tahminimize göre on katlıydı ve bizim bodrum katına sakin bir şekilde inmemiz gerekiyordu. Kalin çantasını köşeye atarak Hel ile Rhian'in kapattığı kapıyı yavaşça açtı.
''Siz ne yapıyorsunuz?'' dedi Rhian abisi ile ilgilenmeyi bırakarak.
''Binanın altında bir bomba var ve Orva o bombayı patlatarak her birimizi öldürmeye çalışacak.'' Dedim kapının önüne geçerek tüm salonu karşıma alarak.
''Alean, ölüme gidiyorsun bırak yardıma gelelim.'' Dedi Aleix ağır adımlarla bize doğru gelmeye çalışırken.
''Sizin ölmenizi göze alamam. '' dedim ve ışığımı kullanarak çatıdaki duvarı kapının önüne yıktım. Aleix arkamızdan bağırmaya devam ederken Kalin ile son kez oyun oynamak adına, bodrum katına doğru yol almaya koyulduk. 

SyrimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin