İkinci Gün - Gündüz

8 3 0
                                    

-Alean

Henüz güneşin doğmadığı vakitlerde gözlerimizi açtığımızda kendimi bir önceki günden daha dinç ve sağlıklı hissediyordu. Alean yan tarafımda karışmış olan saçlarını hiçe sayarak gözlerini ovarken yanında gerilerek yanağına küçük bir buse kondurdum.
''Günaydın.'' Dedim uyku tulumundan yavaşça çıkıp üzerimdeki kıyafetleri değiştirmem gerekip gerekmediğini anlamaya çalışarak. Herkes dün ne giydiyse onunla olmaya devam ediyordu ve burada benim üstümü değiştirmem savaşmaya değil de süslenmeye gelmişim gibi bir izlenim yaratacağını düşünerek kırk numaranın kollarındaki sandviçlerden iki tane alarak duvara yaslanmış olan Aleix'e uzattım. Kalin'in göz altları biraz mor görünse de gece boyunca vardiya değiştirerek çevreyi koruyan Lyna üyelerine yardımcı olduğunu hatırlıyordum.
''İyi misin?'' dedi Kalin elimdeki sandviçi alıp birkaç adım uzaklaşarak.
''Abi, o benimdi! Ve evet daha iyiyim.'' Dedim elindeki sandviçi geri alamayacağımı bilerek kırk numaranın elinden bir sandviç daha aldım.
''Günaydın çocuklar.'' Diye içeri giren otuz üç numaranın elindeki vitaminleri görünce burukça gülümsedim. ''Alean yemeğini ye ve bu vitaminleri al. Bugün sol çeyreği tamamen bitirip farklı bir alanda konaklayacağız. Bu yüzden çantalarınızı gelen kırk iki numaraya verin.''
Herkes başı ile onayladıktan sonra Aleix'in yanına oturarak içinde sadece peynir ve marulun olduğunu düşündüğüm sandviçimi yemeğe koyuldum. Sandviçin hiçbir tadının tuzunun olmaması, boğazımdan zar zor geçmesini görmezden gelmek istermişçesine yarısını yedikten sonra kalan yarısını aç olan abime doğru uzatarak otuz üç numaranın bana verdiği vitaminleri içerek konaklama alanındaki çantalarımızı toparlayan insanları geride bırakarak Lyna üyelerinin yanına gelmiş çıktım. Kırk iki numara elimdeki çantamı alarak kırk numaranın yanına geri döndüğünde havanın yeni yeni gün ışığı ile ısınmaya başladığını hissetmeye başlamıştım.
''Hazır mısın?'' dedi otuz sekiz numara yanıma gelerek kolunu boynuma atarken. Gülümseyerek başım ile onayladım.
''Her zaman hazırım.'' Dedim. O sırada kapıdan dışarı çıkan Aleix'in sert bakışları ile karşı karşıya kaldığımda bedenimi sarak suçluluk duygusu ile bedenim kaplanmaya başlamıştı.

**

Sol çeyreğin temiz olduğuna emin olduktan sonra dış güvenliklerden gelen sesli arama ile yeni konaklama alanımıza uyku tulumlarımızı atmıştık.
''Takım üç gayet başarılı bir şekilde surları koruyor o-altı. Takım iki ise sadece Yönetici yerleşkelerini ele geçirmişler fakat sürekli dışarıdan ekstra saldırı alıyorlarmış. Sizin durumunuz nasıl?''
Kulaklarımı dolduran yabancı sesi duymamaya çalışarak arkadaşlarımın tutsak gibi kapana kısılmış olmaları canımı sıkmıştı. Hançerleri bacağımdaki kemere yerleştirdikten hemen sonra saçlarımı at kuyruğu yaparak çevreye bakınmaya başlamıştım. Sessizlik dünkü gibi çevreyi sararken kendi kendimi korkutmamak ve dünkü gibi bir patlama yaratmamak için sakin kalmaya çalıştım.
''Takım bir gayet başarılı bir şekilde savaşıyor fakat sürekli olarak yeni askerler geliyor, bu bizim gerilememize sebep oluyor y-sekiz. Yedi günden önce yönetici binasını sarmak için harekete geçeceğimizi doğrulayabilirim sizlere. Kapatıyoruz!'' dedi otuz altı numara sakince.
''Çocuklar, bugün ayrılışım biraz farklı olacak. Çünkü binaların arkasında bulunan yönetici yerleşkeleri ve okul ile takım ikinin yardıma ihtiyacı var. Bu yüzden Kalin, Orva, Alean ve Aleix bizimle kalıyor. Rhian ile Hel, sizleri o-dört, o-yedi ve o-beş koruyacak ama dikkatli olun. '' dedi otuz sekiz numara dikkatlice bize bakınırken. Hel ile Rhian el ele tutuşup başı ile onayladığı anda direk olarak yola koyulmaya başladılar. Veda bile etmelerine izin verilmemişti. ''Kalin ve Orva hemen onların arkasından giderek yol üstündeki tüm binaların temizlenmesini istiyoruz. Bizler de kalan çeyreği bitirerek konaklama alanında sizlerle buluşacağız. Hadi çocuklar düşmanlarımız bizi bekliyor!''

**

''Kalin?'' dedi otuz üç numara çevreyi dikkatlice izlerken. Eski konakladığımız yerin tam arkasındaki sol yarımı komple yürümüş, her binayı dikkatlice kontrol etmiştik ama tek bir düşmanın izine ya da saldırısına denk gelememiştik. Sanki her biri Wayis'in sınırlarından aşağıya atlamış da Dünya'nın yıkılmış yeryüzü şekillerine maruz kalmış gibi ortadan kaybolmuşlardı. Kalin sürekli olarak çevreyi karanlık ile kaplayarak canlı olabilecek her şeyi hissetmeye çalışarak gücünün sınırlarını zorlamıştı.
''Kimse yok! Yaşayan tek bir canlı kalıntısı bile yok!'' dedi karanlığı geri bedenine hapsederek.
''Otuz dört numara cevap ver, iç binalardaki durum nasıl?'' dedi otuz altı numara kulağındaki kulaklık ile Hel'i korumaya çalışan gruba seslenerek.
''Temizlendi. Sizde durumlar nasıl?''
''Kimse yok.''
''O zaman kalan yarıyı da halledip yönetici alanına doğru yanımızı gelmeniz daha sağlıklı olur.''
''Bu işte bir terslik var.'' Dedim fısıldar bir şekilde. '' Tüm hepsini dün gece temizlemiş olamayız. G-Day'in bu kadar basit bir saldırı planlaması yapacağına inanmıyorum. ''
''Alean haklı. '' dedi Aleix cehennem kılıcını tekrar çıkartıp önüme geçerek bana kalkan oluşturmaya çalışarak.
''Çevrede hiç kimse yok çocuklar.'' Dedi Kalin tekrar tekrar karanlığını dışarı çıkartıp kontrol ederek. ''En yakın alanlarda bile uçan kuş dahi yok.''
''İşte bu yüzden sıkıntılı bir durum, onların bu kadar basit yok edilmesi bile normal değil. Ya bizimle dalga geçiyorlar ya da G-Day kentinde kıçlarını yayarak oturuyorlar.'' Dedi Aleix yavaş adımlarla sağ çeyreğin alanına gezinmeye başlamadan hemen önce. Kimseden tek bir ses çıkmadan ortalığı izliyor, dinliyor ve hissetmeye çalışıyorduk. Kalin artık bitik düştüğünü belli edercesine kısa süreli karanlıklar çıkartarak bizlere anlatırken onun dinlenmesini istermişçesine bir şişe su uzattım.
''Sence buradan kurtu-''
Otuz bir numaranın kafasını gövdesinden ayıran bir kurşun sesi ile çığlık attığım anda Kalin elindeki su şişesini yere atarak çevremizi komple kapacak büyüklükte kalkan oluşturarak otuz altının otuz bir numaralıya bakması ve bizlerinde kafasına kurşun yemesini sağlamıştı.
''Yaşam belirtilerinin her biri kapalı, Tanrı'mız daimi seninle kalsın dostum.'' Dedi sakinliğini koruyarak.
''Çocuklar kalkanı fazla tutamayabilirim. '' dedi Kalin zorlandığını belli ederek. Otuz bir numarayı görmezden gelmeye çalışarak Kalin'in kalkanı içinde dünkü kadar büyük olmayacak bir kalkan oluşturarak çevremizi yavaşça kapatmaya ve Kalin'in kalkanından daha büyük bir hale getirmeye odaklanmaya başladım. Kalin karanlığını kendine geri çekerek gücünü toplamaya odaklandığı sırada üzerimize gelen G-Day askerleri dört tarafımızı da sararak her birimize nişan almaya başlamışlardı.
''Otuz altı, otuz altı! Helewise Brown sol omzundan vuruldu. ''
Kulaklarımı dolduran cılız ses ile Hel'in acı dolu inlemesi bedenime büyük bir şok dalgası gibi yankılanırken kendimi tutamadan kalkanı iyice büyüterek daha yakıcı ve daha büyük bir patlamayı andıracak şekilde çığlık attığımda çevremizden uzaklaşan kalkan önüne çıkan her şeyi kül etmeye başlamıştı bile. Ayaklarımın yere dokunduğunu hissettiğim anda Kalin bana şaşkınlık ile bakınıyordu ve çevrede yüzde yüz yaşayan tek bir organizmanın olmadığını doğruluyordu.
''Hel iyi mi?'' dedim bedenimin titremesine engel olmaya çalışarak.
''Teknolojik tedavisini olduğunu doğruladılar ama Alean... Sen iyi değilsin!'' dedi Aleix çevredeki kül yumağına bakınırken.
''Ne kötülüğüm var ki?'' dedim bedenime bakınmaya başladığımda. Parmaklarımın üzerindeki iki santimetrelik çizgilerim biraz genişlemiş ve tam ortalarından parlak sarı bir çizgi geçmeye başlamıştı.
''Tanrım saçların sararmış.'' Diye bağırdı Kalin otuz bir numaranın üzerini örtenlere bakınmamaya çalışarak. Otuz sekiz numara hızla yanıma gelip çipe ve kan ölçümlerimi ölçmeye başladığında bedenimde bir terslik olduğunu anlamam uzun sürmemişti.
''Kan şekerin normal ama çipin... Kısa devre geçirerek asıl gücünü, yani sınırlandırılmamış gücünü ortaya çıkartmış. Alean artık gücünü sınırlayan tek bir Syrim parçan kalmadı. '' dedi ölen arkadaşının üzüntüsünü yaşayamadan.
''Kardeşin Hel'de aynı sınır aşımını yaşayarak yıllar önce antrenman sahasını yıkmıştı. Ve Rhian'da aynı sınırı anne ve babanızın öldüğü gün aşmıştı Aleix. Çocuklar, sizler yenilmez silah olarak yaratılmışsınız.'' Dedi otuz altı yanaklarından süzülen yaşları silerken. Çevreye bakındığım sırada herkesin hüzün ile arkadaşlarının cesedine veda ederken Orva'nın ortalıktan kaybolduğunu kimse fark etmişti.
''Çocuklar! Orva yok!'' 

SyrimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin