Akşam oluncaya kadar tüm katları kontrol ederek inmemizden dolayı yönetici katına giriş yapılan kat sıfırın zeminine yeni ayak basabilmiştik. Tüm binanın elektriği kesilmişti ve ısıtma ortamları da patlatılarak kapatılmıştı. Yönetici binasının soğuğu kollarımızı sararken her katın ardından kapana sıkıştırdığımız arkadaşlarımızın katına kimsenin saldıramaması için bir üst katın taşlarını merdivenlere yıkıp arkamıza bile bakmıyorduk.
''Kalin...'' dedim parmaklarımdan çevreyi aydınlatan ışığı birazcık daha parlatarak.
''Efendim küçük kurbağa?''
''Ölebiliriz.'' Dedim giriş katın tamamen temiz olduğuna emin olmak için çevreyi delicesine dikkatli izlerken. Tek bir gölge bile kımıldamazken Kalin gölgeleri ile giriş kapısının önüne normal güçte bir insanın aşamayacağı beton parçasını yerleştirdi.
''Orva'yı öldürmeden, ölmeyeceğim.'' Dedi Kalin bana doğru dönmeden hemen önce.
''Siz çocuklar o kadar salaksınız ki...'' duyduğum ses ile arkamı dönerken avuçlarımın içinden çıkan ışık topları ile savaşmak için an kollamaya başladım. ''Kalin... Seni salak, ve Alean... Sözde güçlü. Arkanızdan çevrilen hiçbir şeyi bile anlamadınız.''
''Sen bir hainsin.'' Dedi Kalin gölgelerini çekmek için saniyeleri saymaya başlamışken. Orva'nın arkasında çoktan silahlarını bizlere doğrultmuş olan on iki tane G-Day askeri ile bakışırken giriş kapısını fazlaca geç kapatmamızdan dolayı kendimize küfür etmeye başladım.
''Hain değilim çocuklar. Sadece aptal Freis kent üyesiymiş gibi davrandım. Uzak mesafe atışlarında bu kadar iyi olma sebebim de buydu. '' dedi gülümseyerek bileğindeki bilekliği çıkartarak ayağı ile parçaladı. Arkasında duran askerlerden birisi tabancalardan birini Orva'ya vererek silahın namlusunu bize geri doğrulttu.
Elimdeki ışık parlayarak arkadaşı adamın kafasını uçurmak isterken Orva bir adım ileri atarak güldü.
''Eğer içimizden birini öldürürsen çatıda olan askerlerim tüm çatı katını yok edecek. '' dedi pis kahkahasının arasında.
''Bizden ne istiyorsun?'' dedim onun gibi bir adım atarak.
''Ne mi? Ölmenizi... ''
''Ölmeden önce seni yok edeceğimi biliyorsun değil mi?''
''Ah sen şu level atlamış olan gücünden mi bahsediyorsun? Senin gücünden de güçlü silahlarımız var Alean. Kendini bir şey sanma!'' dedi yüzlerimizin arasında yaklaşık yirmi santim kala durdu.
''Hepinizi öldürdüğümde kim kullanacak o silahı peki Orva?'' dedim avucumun içinde alev topuna dönüşmüş olan ışığı sıkıca tutarken.
''G-Day; Syrim'in on katı nüfusa sahip. Her bir çocuğumuz savaş makinesi olarak eğitiliyor, sizler gibi sınırlarla dolu bir şekilde değil.''
Sinir bedenimi kasıp kavururken Kalin'in çoktan birkaçının gölgesini kimseye fark ettirmeden avuçlarına topladığını anlayabilmiştim. Damarları yeşil olarak değil de mat bir siyahmış gibi parlıyordu karanlıkta. Avucumdaki ışığı bileklerimden damarlarıma doğru geri göndererek sırtımı dönüp Kalin'in yanına doğru ilerledim.
''Bunları burada tutun, ben bombayı hazırlıyor olacağım. Cesetlerini de bulan olursa atsınlar sınırlardan Dünya'ya!'' dedi Orva bodrum kata inen kapıya doğru ilerlerken. Kalin karanlıkta gözlerime bakarak başı ile onayladığında bedenimden çıkmak için can atan ışığı çevremize kalkan olarak sararken Kalin gölgesini çaldıklarını öldürürken Orva'nın gitmeye çalıştığı kapıya karanlıkla kalkan oluşturdu.
''Sizleri öldüreceğim fareler.'' Diye söylenen Orva kendisini koruyabilmek için bir masanın arkasına geçerken ışığın içinden çıkarttığım ışık kırbaçları ile bize kurşun savuranların üzerine doğru atarak Kalin ile beni koruyan ışık kalkanını birazcık daha genişletmeye başladım. Kalin ışığımın içinden karanlığa saldığı gölge yılanları Orva'nın üstüne doğru salarken ayaklarım çoktan yerden kesilmiş ve göz bebeklerimin rengi iyice değişmiş bir şekilde hala korkmadan attıkları küçük kurşunlar ile güldüm. Üst kattan gelen yıldırım sesi ile iyice gülümseyerek kız kardeşim gibi ellerimi yukarı kaldırarak ışıklarımı bir yıldırım gibi kalan askerlerin üstüne göndererek her birinin yok olmasını sağladım. Orva çoktan Kalin'in gölge yılanları ile masaya sıkıca bağlanmıştı. Merdivenlerdeki betonların patlatılarak açıldığında Hel ile aynı seviyede uçarken birbirimize baktık.
''Sizi öldüreceğim!'' dedi sinir ile saçlarındaki sarılıkların iyice griye dönmesi gözlerimden kaçmazken. Rhian kollarından çıkan mavi alevden kırbaçları ile beton yıkımının için içinden çıkarken Aleix elindeki kılıç ile bana nefret dolu gözlerle bakınıyordu.
''Bak sen Orva Hanım yakalanmış!'' merdivenlerden inen kırk numara. Orva kahkaha atmaya başladığında ayaklarım henüz yere yeni basmıştı.
''Çatıdan saldırıya uğradık ve otuz altı numarayı kaybettik. Helewise çatının yarısını havaya uçurmasaydı belki de şimdiye daha çok kayıp verebilirdik.'' Dedi Rhian soğukkanlılıkla Orva'ya bakarken.
''Otuz üç numara ve otuz yedi numara ağır yaralı üçüncü kat en az yıkıma sahip olduğu için otuz beş numara yanlarında onları korumak koşulu ile tedavi almaya başladılar.'' Dedi Aleix benden uzaklaşarak. Orva'nın kahkahaları kulaklarımda çınlarken çevredeki cesetlere bakınmaya başladım. Cesetlerde eksiklik hissederken Orva'nın kahkahası kesildi.
''Sizlerin salak olduğunu son nefesime kadar vurgulayacağım. '' dedi boğazını sıkmaya başlayan yılan gölgesini aldırmadan. Kulaklarıma dolan silah sesi ile ışığım avuçlarımdan yayılırken Aleix'in son kez adımı bağırdığını işitmiştim. Ve o an ışığım tüm odayı kör edecek kadar parıldadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Syrim
FantasyBu yazı savaşa Freis ve Syrim'den katılacak olan öğrencileri kapsıyor. Syrim'de bir ay boyunca antrenman yapan öğrencilerin son durumu savaşa hazır konumundadır. Freis ve Syrim kent sakinleri yer altı evlere indikleri onaylandıktan sonra Wayis kenti...