Dördüncü Gün - Akşam

7 3 0
                                    

-Helewise

Işık kümesi gözlerimizde kısa süreli körlük yaratırken, ablam ile abimin ne yaptığını anlamak için çevreye bakınmaya başlamıştım. Abim öfke dolu gözlerle Orva'nın bedenini şu güne kadar topladığı tüm gölgeler ile doldurup mumyalıyordu. Yıllar boyunca bu gücünü sadece bir kez kullandığını gördüğüm abimin ikinci kez bu kadar nefretle bu özelliğini kullanması tüylerimi diken ederken kulaklarımda çınlayan kırbaç sesi ile kafamı çevirmek zorunda kalmıştım.
Bakışlarına ve gücüne aşık olduğum kadının bileklerinden çıkan mavi alev kırbaçları betonların arasındaki bir G-Day askerinin boğazına öfke ile yapışmış bir şekilde anlamadığım birkaç cümleyi bağırıyordu. Koruyucularımız olan Lyna üyeleri etrafa benim gibi şaşkınlıkla bakarken ablamın dizlerinin üstüne çökmüş olduğu anca fark edebilmiştim.

Aleix sağ kaburgasının altında aldığı kurşun darbesi ile bir ceset niyeti yerde uzanırken ablam dizlerinin üstünde kanamaya başlayan yaraya baskı yapmaya çalışıyordu.
''Aleix, lütfen dayan...'' diye fısıldadığında gözyaşlarının yaranın üstüne damladığını anlamam için belki de çok geç olmuştu.
''Abla...'' dediğim anda kırk numara ve otuz numara beni arkaya çekerek Aleix'in yarasına bakmak için ilerlediler. Onların neler yaptığını bile anlamazken Rhian ölmüş olan cesedi gözü dönmüş bir şekilde ateşi ile yakmaya devam ediyordu.
''Rhian...'' diyerek onu kendime doğru çekip cesedi bırakmasını sağladım.
''Bırak beni. Abime zarar verdi bu!'' dedi kendini kollarımın arasından çıkartmaya çalışırken. Onu daha sıkı bir şekilde tutarak yüzünü kendime çevirdim.
''Abin ile ilgileniyorlar. Bir şey olmayacak... Lütfen dur!''
Rhian sessizliğe bürünerek kollarımın arasında bedeninin yorgunluğunu geçirmeye çalışırken ablam ağlamaya devam ederek Aleix'in elini tutuyordu. İkisinin de elleri kanlar içinde kalmışken bile birbirlerine destek olmaya çalışması, böyle bir ortamda kalbimin ısınmasına neden olmuştu.
''Zehirli bir mermi... İyileşmesi için çok fazla zamana ihtiyacımız var.'' Dedi kırk numara olumsuzca başını sallarken.
''Fakat vaktimiz yok!'' dedi Kalin kollarını yana açarak tüm binayı gölgesi ile kaplarken. ''Dışarıda sayamayacağım kadar çok asker var.''
Rhian kendini benden uzaklaştırarak camın önüne geçip kollarından kırbaçlarını çıkartırken kendimi en güvende hissettiğim yıldırımlarım arasına atarak dışarıya yıldırımlar yağdırmaya başladım.
''Her birini öldüreceğim!'' diye bağırarak ayaklanan ablamı durdurmak için kapının önüne geçerken abim gölgesini kendine çekerek onu olduğu yere sabitledi.
''Saçmalama!'' diye bağırdığı sırada Aleix öksürerek ablamın dikkatinin bir müddet dağılmasına yol açtı.
''Kalin haklı Alean, her biri sizlerden birini bu zehirli mermilerle vurursa G-Day bu savaşı kazanır. Lütfen Aleix'in iyileşmesini bekleyin!'' dedi otuz numara ablamın kanlar içinde olan kolundan tutarak. ''Aleix'in sana ihtiyacı var. Onun iyi olmasını beklediğimiz süre zarfı boyunca içeriden saldırı yapacağız.''
''Ben her birinin kapıya ulaşmasını engelleyeceğim.'' Dedim kendimden emin bir şekilde.
''Kalin'in uykusu gelecek, hepimizin uyuması gerekecek, o zaman ne yapacağız? Uykuda mı öleceğiz?'' diye bağırdı abimin gücünden kurtulmaya çalışırken.
''Sizlere uyumamanız için çiplerinize ayar yapabiliriz.'' Dedi otuz sekiz numara. Lyna kentinde ve koruyucularımız arasında tüm sekiz ile biten askerlerin her biri teknolojiden ekstra anlıyorlarmış. Yönetici binasına ilk geldiğimiz gün otuz dört numaranın bize anlattığı bir bilgiydi. Sebebi ise Lyna kent yöneticisinin uğurlu rakamı olmasından kaynaklanıyordu.
''O nasıl olacak?'' dedi ablam.
''Sizlerin çipleri normal insan yaşamı sürmeniz için ayarlanmış durumda ama bizlerin çipleri normal bir insan olarak ayarlanmış konumda değiliz. Uyumuyoruz ve gördüğünüz gibi acıkıp susamıyoruz bile. Sizlerin de uyuma özelliklerini tersine çevirebilirim.''
''Yap o zaman!'' dedi ablam hiçbir şekilde tehlikesinin olup olmadığını umursamadan.
''Bir daha asla uyku olmayacak hayatınızda.'' Dedi otuz sekiz numara öncelikle abimin kolundaki çipi kendi kollarında bulunan ve kırk kez anlatsalar bile nasıl işlediğini anlamadığım teknolojik cihaza bağladı. Kapıya yanaşan pis gülüşlü askerin üzerine yıldırımlarımdan birini sert bir şekilde göndererek onu kızarttığımda kendimle gururlandım. Ablam çoktan Aleix'in ellerini sıkıca tekrardan tutarken abim kapıdan girişlerin sağlanmaması için merdivenlerde kalan betonlardan birkaçını daha gölgeleri ile kapının ağzına iyice dayamıştı. Dışarıya acımadan birkaç yıldırımı daha göndererek otuz sekiz numaranın kolumdaki çip ile bağlantıya geçmesi için gücümü bir süreliğine içimde tutmaya çalıştım. Bedenimde oluşmaya başlayan minik gıdıklanmalar artış gösterirken kalbim Rhian'ı ilk defa görmüşüm gibi hızla atmaya başlamıştı bile. Benim yerimi alan ablam Aleix'in elini tek eli ile tutarken bir yandan da abimin gölgeleri arasından küçük ışık topları gönderiyordu.
Bedenimi kaplayan elektrik dalgası azalmaya başladığında yıldırımlarım sanki yüzyıllardır dışarıya çıkmamış gibi dışarıya çıkmak istiyordu.
''Uyku gücünüzün azalmasına neden olur, bedeninizdeki gücü tam olarak kullanacağınız için şu an kendinizi ekstra güçlü hissedebilirsiniz.'' Dedi otuz sekiz numara bileğimi bırakarak Rhian'ın bileğini tuttuğunda. Ablam ışık toplarını gölgelerin arasından göndermeye devam ederken gökyüzündeki bulutların yavaşça griye döndüğünü hissederek bulutların arasından sürekli devam eden yıldırımlarımı göndermeye başladım.
''Alean...''
Aleix'in yorgun sesi kulaklarımı çınlatırken Rhian kapının önüne gerek alevlerini dışarıya fırlatmaya başlamıştı.
''Lütfen kendini yorma...'' dedi ablam bileğini otuz sekiz numaraya uzatırken.
''Eğer ölürsem... Rhian'ı korur musun?''
''Aleix hayır... Sana bir söz verdim ben... İkinizin de ölmesine asla izin vermeyeceğim. Benimle bu şekilde konuşma.''
''Senden son istediğim bu... Olur da... İyileşemezsem... Rhian sana emanet.''
''Aleix...''
''Abi...'' dedi Rhian dikkati dağılmış bir şekilde.
''Canım yanmıyor... Şayet ölüm buysa... Aşık olabileceğim kadın, kardeşim ve çok sevdiğim ikili... Her biriniz yanımdasınız... Bana sadece söz ver...''
''Aşık olabileceğin kadın mı?'' dedi abim tüm romantizmi batırarak. Yıldırımlarımdan birini ona göndererek köşede acı içinde yaşamasını istesem de şu anki en büyük kalkanımızı o oluşturuyordu.
''Söz veriyorum.'' Dedi ablam bedenini saran enerji patlaması ile Aleix'in elini bırakarak yeni alışmaya başladığı uçma özelliği ile havaya kalkarak dışarıya düşündüğümden de büyük bir ışık kıvılcımı gönderdi.
''Sayıları hala çok fazla... Ve çatıdan da geliyorlar.'' Dedi abim soğukkanlı olmaya çalışarak. ''Otuz yedi ve otuz üç numarayı buraya getirmemiz lazım. ''
''Ben giderim.'' Dedi Rhian. ''Yakın mesafede iyi olsam da onları koruyabilirim. ''
''Hel sen de merdivenlerde onları koru olur mu?'' dedi abim. Başımla onaylayarak dışarıda gezinen yıldırımlarımı kendime çekip merdivenin başında beklemeye başladım. Bu savaş basit bir ilişkiye dayanıyordu; ya ölecektik ya da öldürecek. Rhian yanağıma ufak bir buse kondurarak üst kata çıkarken bu savaşı neden kazanmam gerektiğini bir kere daha anlamıştım...

SyrimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin