Hava kütleleri tek bir sarsıntı bile yaratmadan iki takımı da farklı açılardan Wayis sınırlarına ulaştırdığında bizleri bekleyen on kişiden oluşan Lyna ekibi ile selamlaşabilmiştik. Her biri birbirine olan benzerliklerinden dolayı sayı ile adlandırılmışlardı, bizim takımımızda ise otuz ile kırk arasındaki tüm sayılardan askerler vardı. Her birinin birbirine benzerliği ile karıştırma şansımıza karşı yakalarına ve sırtlarına yazılı olan baskı ile isimlerini karıştırmamamız için uğraş vermişlerdi.
Bizlerden önce gelip temizlenilen sınırın en ucunda bulunan binanın içine yerleşmemiz için bizlere on dakika verirlerken Ek Silah Seçim Merkezinden seçtiğimiz silahlarımızı kılıflarına oturacak şekilde sakince yerleştirmeye koyulmuştuk. Hel ile Rhian uyku tulumlarını yan yana sererken Kalin Hel'in hemen sol tarafındaki boşluğa yerleşmiş, Aleix'in yanımda yatmaması için türlü türlü bahaneler uydurmaya başlamıştı.
''Duvar dibinde durma çocuğum, soğuk çekersin.'' Dedi Kalin Aleix'in arkamdaki duvarın oraya sermiş olduğu uyku tulumuna bakınarak.
''Kalin, lütfen ama!''
''Uyurken sizin sevişme seslerinizi duymak istemiyorum.''
''Siz sevgili misiniz?'' diye lafa dalan Orva'ya bakınmaya başladım. Aynı takıma yerleştirilinceye kadar bizimle konuşmayan kızın birden aramıza katılmaya çalışması anlamsız bir şekilde gözüme çarpmıştı.
''Değiliz!'' dedim sert bir şekilde bacağıma hançerleri yerleştirerek.
''Birileri kavga etmiş demek ki... '' dedi Kalin kahkahasını tutarak.
''Suratını eritmek istiyorum.'' Dedim abime dik dik bakınmaya başladığımda.
''Ben de gücünü emmek ama işte her istediğimiz olmuyor kardeşim.''
Gözlerimi devirerek kapıda bekleyen Lyna üyelerinin yanına doğru ilerledim. Her birinin sırtında kendilerine özel geliştirilmiş kılıçlar, mızraklar, baltalar bulunuyordu. Bazılarının belinde benimkinden de sağlam görünen hançerler ile gösteriş sergilerken bazıları bizleri bile umursamıyordu.
''Herkes hazırsa planı anlatacağım.'' Dedi otuz sekiz numaralı erkek. ''Dış sınır evleri bizlerden sorulduğu için en hızlı şekilde temizleyerek içeride birikmiş ve sığınaklara ulaşmaya çalışan G-Day üyelerini öldürmemiz gerekiyor. Bunun için de Tanrı Lyna – sizin dilinizce yönetici Lyna bizlere dış hatların temizlenmesi için sadece sekiz gün tanıdı ve bu sekiz gün bitmeden sınırlan tamamen temizlenmiş olursa takım ikideki arkadaşlarınızın ölümünü engellemeniz de o kadar hızlı olur.''
''Çocukları korkutma o-sekiz. '' diye lafa karışan otuz altı her birimize tek tek bakınmaya başladı. ''Mica'nın sözlerine göre sizler en güçlü takımmışsınız fakat amacımızın güç değil uzaktan kafamıza kurşun ya da ok yemeden önce onları fark ederek yok etmek. Kalin değil mi? Karanlığı yöneten?''
''Evet!'' dedi Kalin kadının ağzına düşmek istermişçesine.
''Karanlığını kullanarak her evin içinde bulunan canlı cansız her şeyin gölgesini çekerek bizlere zaman kazandırman gerekiyor.''
''Anlaşıldı efendim!''
''Alean ve Aleix. Sizler de ortak güç kullanımda profesyonel olduğunuza dair yazı göndermişti Mica. Bu çevrede gezinen salak askerlerin yok edilmesi sizlerin elinizde. Bazıları şehri çoktan ele geçirdiklerini düşünerek hareket ediyor ve bu da bizler için artı olarak dönüş sağlayacağını düşünüyorum. Ve Helewise ile Rhian... Sizlerin uzak mesafe atışlarında iyi olduğunuza dair yazı okudum. Bu yüzden bizlerden ya da Kalin'den önce fark ettiğiniz uzakta bulunan askerleri öldürmeniz gerekiyor. G-Day halkı kahverengi bir üniforma giyiyor, bunu asla unutmayın çocuklar.''
Herkes anladığını belli ederken Orva'ya döndü otuz altı numara.
''Seni gözüm bir yerlerden ısırıyor ama kim olduğunu hatırlamıyorum. Kalin'in koruyucusu olarak devreye gireceksin daima. Kalin'e zarar geldiği taktirde seni bizler yok ederiz. Anlaşıldı mı?'' dedi sert bir şekilde. Başımı arkaya çevirerek Orva'ya bakındığımda kadını öldürmek istermişçesine durduğunu fark etmiştim.
''Anlaşıldı.''
Her bizimiz için hazırlanmış olan plan ile derin bir nefes aldım. Bugünlük dört Lyna askeri ile birlikte ben ve Aleix, diğerleri ise üçer Lyna askeri ile farklı yollara koyulmaya başlamıştık. Konuklayacağımız sınır evinin yanlarındaki evlerinde çoktan temizlenmiş olduğuna emin olduktan sonra kalış yerimizden uzaktaki evlerin içine tek tek bakınmak için harekete geçmiştik. İlk girdiğimiz evler tamamen boş olmasına rağmen yanlış giden bir şeyin var olduğunu hissetmeye başlamıştım. Aleix'in çoktan elinde tuttuğu Cehennem Kılıcı ile yanımda gergin bir şekilde dururken onunda benim gibi hissettiğine adım kadar emin olabilmiştim.
''Bir dakika bekleyin, yanlış giden bir şey var!'' dedim bizim önümüzden ilerleyen iki Lyna üyesini durdurarak. Çevremizdeki sessizliği dikkatlice incelemeye koyulduğum sırada sağ tarafımdan gelen ve ucu ucuna kurtulduğum kurşun ile birkaç adım gerileyerek ışıktan bir kalkan oluşturarak dört tarafımızın da korunaklı hale gelmesi için kendimi zorlamaya başladım.
''Alean!'' diye bağıran Aleix'in sesini zar zor duyduğumda burnumun kanamaya başlayacağını hissetmiştim. Kalkan gücüm için fazlaca efor harcamama sebep olurken derin bir nefes alarak üç tarafımızdan gelen ateşleri bir süreliğine durdurmak adına kollarımı kendime doğru çekerek bedenimde uzun süredir saklı kalan ışığı tüm gücümle çevreye yayarak kalkan dışında bulunan tüm yakın mesafelere kısa süreli körlüğe neden olacak şekilde çığlık attım. Kurşunların kesilmesi ile ikişerli grup halinde üç tarafımızda bulunan evlere dağılarak gözlerini ovuşturan kahverengi üniformalı askerleri öldürmek için harekete geçmeye başladık. Aleix benim önümde ilerlerken merdivenlerini çıktığımız binanın ikinci katında ışıktan yarı baygın olan askerin kafasını bedeninden Cehennem Kılıcı ile ayırarak üçüncü kata doğru yol almaya başlamıştık. Üçüncü katta yavaş yavaş kendine gelmeye başlayan iki asker ile karşı karşıya kaldığımız sırada ışıktan oluşturduğum kırbaçlar ile ellerinde silahları yere düşürerek azalmaya başladığını hissettiğim gücüm ile birine ışık toplarından göndererek yanışını seyretmeye başladım.
''Son kat!'' dedim sakin olmaya çalışarak. Derin nefesler alıp verirken Aleix önüme geçmek istese de ona izin vermeyerek küçük bir kalkan ile son kata ağır adımlarla çıkmaya başardığımızda merdivenin başında bekleyen iki askerin kurşunları ile burun buruna gelebilmiştik. Aleix'in dudaklarından dökülen küfür ile kalkanı onlara doğru göndererek kurşunların bize saplamasını zar zor engelleyebilmiştim. Aleix cehennem ateşinden oluşturduğu alev toplarını birine gönderirken diğeri üzerime silahını atarak koşmaya başlamıştı. Avuçlarımı ışık ile doldurduğum anda bacağımda asılı duran hançeri elime alarak ışık ile bütünleşmesine izin vermiştim. Adam bana yumruk atmaya kalktığı sırada bulduğum açıklık ile karnına ve ardından da boynuna sapladığım hançer ile yere yığılışını izlediğimde derin bir nefes alıp verdikten sonra duvara sırtımı yasladım.
''Odalar temiz.'' Dedi Aleix yanıma gelip omuzlarımı tutarken. ''Sen iyi misin?''
''Daha önce bu kadar büyük bir ışık yayılımı yapmamıştım. Ufak çaplı bir sarsıntı geçirdim sadece.''
''Nasıl fark ettin?'' dedi ellerimi yavaşça tutup Lyna üyelerinin bize gelmesini beklemeye koyulmuştuk.
''Girdiğimiz evler çok temizdi, yani hiç savaş yokmuş gibi duruyordu ve bu beni ürkütmeye başlamıştı. Eğer ki kurşun yediğimiz evin içine girseydik her birimizin ölümünü izleyecektik.'' Dedim merdivenleri çıkan otuz üç numaranın ilk defa insan görüyormuş bakışları ile karşılaşmadan hemen önce.
''Çocuklar, Alean... Sen... Nasıl?'' dedi şoka uğramış bir şekilde. Yavaşça yerimden kalkarak ışığın yaratmış olduğu yıkımı görmek için binadan dışarı çıktım. Girdiğimiz binaların bize dönük olan cepheleri ışığın isli kirliliğine bürünmüş, mavi olan duvarların her biri koyu gri ile kahverengi karışımı bir renge boyanmış, tüm kentin güzelliğini çürütmüştü. Otuz sekiz ve altı numara bizlerin yara alıp almadığını kontrol ettikten sonra kırk numaranın bana uzatmış olduğu su şişesi ile gücümü biraz da olsa toparlama şansı sağlamıştım.
''Siz olmasanız ölmüştük çocuklar.'' Dedi kırk numara gururlu anne bakışları atarken.
''Biz değil... Alean olmasaydı, ölmüştük.'' Dedi Aleix elindeki su şişesini yere bırakırken.
''Alean, sen Mica'nın dediğinden de güçlüsün. '' dedi otuz altı numara omzumu sıvazlarken.
''Sadece, hislerime güvendim.''
''Ve hislerin hepimizin kurtulmasına neden oldu.'' Dedi Aleix gözlerimin içine bakarak. Donuk bakışlı çocuk gitmiş, yerine on yaşında parkta oynayan bir çocuk gelmişti adeta koyu kahverengi gözlerinin yansımasına. Gülümseyerek bedenime yayılan gücüm ile bugünün son görevi olan sol sınırın her birinin evlerine tek tek girip, acımasızca düşmanlarımızı öldürmeye devam etmiştik...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Syrim
FantasyBu yazı savaşa Freis ve Syrim'den katılacak olan öğrencileri kapsıyor. Syrim'de bir ay boyunca antrenman yapan öğrencilerin son durumu savaşa hazır konumundadır. Freis ve Syrim kent sakinleri yer altı evlere indikleri onaylandıktan sonra Wayis kenti...