7

13 3 0
                                    

Aile üyelerimin alarmından daha erkene kurulu olan alarmımın çalması ile gözlerimi yavaşça açmıştım. Sağımda üzerinde pike örtülü olan, çoktan gözlerini açıp tavanı izleyen Aleix'i görünce gerilerek gözlerimi ovdum.
''Günaydın.'' Dedim tavana onun gibi bakınmaya başlayarak. '
''Günaydın, iyisin değil mi?'' dedi kafasını bir saniyelik bile olsa döndürmeden. Başımla onaylayarak yerde duran kıyafetlerimiz ile bakışmaya başladım. Büyük ihtimalle yaptığımız ateşli geceden dolayı pişmanlık barındırıyordu bedeninde veya diğer kadınlar gibi fazla profesyonel şekilde davranamadığım için aşağılayıcı bir tavır almamak için donukça duvara bakınıyordu. Doğrularak yerde duran iç çamaşırımı bacaklarımdan yavaşça geçirerek odamda bulunan banyoya doğru ilerlemeye başladım.
''Sana katılabilir miyim?''
Kafamı yatağa çevirdiğimde çoktan pikenin beline kadar düşeceği şekilde doğrulmuş ve bana bakınan Aleix ile göz göze gelmiştim. Yıllarca antrenman yaptığını belli eden karın kasları gün ışığında yıldızları görüyormuşum gibi hissettirse de belinin sol tarafında bulunan pembemsi iz karın kaslarındaki ihtişamı yok edemiyordu.
''Eğer istersen.'' Dedim banyo kapısından girip duşa kabindeki suyu hazırlamaya koyulmadan önce. Genel olarak sıcak suyumuz sadece sabahları kente yayıldığı için öğlen oluncaya kadar hemen hemen herkes sıcak su ile olan işlerini görmeleri gerekiyordu. Bu yüzden evde herkesten önce uyanan kişi ben olurdum ve duşa girdikten sonra okul için yaptığım hazırlıkları tamamlar, anneme kahvaltı hazırlığında yardımcı olurdum. Banyo kapısını kapatıp, ardımızdan kilitleyen Aleix ile aynadan göz göze geldiğimde yüz hatlarından okunmayan duygulara bir kere daha küfür etme isteği hissetmiştim. O kadar donuktu ki gözleri bedenime karşı, kendimi Dünya'da para kazanmak için satmış gibi hissettiriyordu. Ağır adımlarla arkamda durarak omuzum üstüne küçük bir öpücük kondurdu.
''Son kez yaşıyormuşuz gibi...'' dedi kulağıma doğru. Bu ona dün akşam kurduğum cümleydi; emin olup olmadığımı sorduğu zaman söylediğim anlamsız bir cümle...
''İlkim olmak seni nasıl hissettiriyor Bay Yalancı Sarhoş?'' dedim ona doğru dönerek. Yarım ağızla gülümseyerek aramızdaki boy farkını sıfırlamak istermişçesine alınlarımızı birleştirdi.
''Hala başım dönüyor galiba.'' Dedi gülümseyerek.
''Sorumu cevaplamadın ama!'' dedim kollarımı onun boynuna sararak. Ellerini yavaşça belimde asılı duran iç çamaşırına götürüp yer çekimine maruz kalmasına yardımcı olurken gülmeye devam ediyordu.
''Yanımda bir yıldız taşıyormuşum gibi hissettiriyor Bayan Yalancı Sarhoş.'' Dedi benim ona taktığım lakabı kullanarak. Gülümseyerek parmaklarımı saçlarına daldırdım. ''Galiba baban ve Kalin beni öldürecek.''
''Onları yakarım o zaman.''
Kahkaha atarak dudaklarıma ufak bir öpücük kondurarak aniden beni kucağına aldı. Duşa kabinin içinde çoktan ısınmış olan suyun altına geçerek sırtımı duvara yaslayarak gece yaşadığımız tüm duyguları tekrar tekrar gün yüzüne çıkartmak için dudaklarımızı birbirine kavuşturmuştuk.

**

Kahvaltı masasına en son katılan ikili olarak aile üyelerinin her birinin gözlerini bize dikmeye başlaması ile biraz gerilmiştim.
''Tanrılar adına, Alean'a katlanabilen bir erkek!'' diye bağırdı Kalin, Hel ile uğraşmasını yarıda bırakarak.
''Hadi canım, sevgili misiniz yoksa?'' diye yükseldi Rhian aniden.
''Olsalardı Aleix kendini çoktan gücü ile patlatırdı.'' Dedi Kalin kahkaha atmaya başlayarak. Annem oğlunun ne kadar salak olduğunu anlamış gibi başını olumsuzca sallarken babam kaşlarını çatmış bir şekilde bana bakınıyordu.
''En azında ablam senin gibi önüne gelene sarkıntılık yapmıyor Kalin Brown!'' diye çıkıştı Hel elindeki çatalı Kalin'e doğru fırlatarak.
''Kime sarkıntılık yaptığımı gördün sanki kardeşim?'' dediğinde Kalin, babam bana olan bakışlarını birkaç saniyeler uzaklaştırarak Kalin'e cevabını verdi. ''Tüm okula oğlum!''
''Sen de kızların gibi bana düşman olan James. Anne bir şey der misin?'' diye çıkıştı Kalin.
''Baban haklı!''
Annemden istediği desteği göremeyen Kalin sessizce kızarmış ekmeğinin üstüne reçel sürmeye başladığında babamın bakışları ile tekrar baş başa kalmıştım.
''Sadece savaştan önce kafamızı dağıtıyoruz. Takılıyoruz tamam mı? Dahası yok.'' Dedim annemin haşlamış olduğu yumurtalardan birini alarak.
''İlk günde tanıdığımız insanlar ile takılmadığımızı bildiğini sanıyordum Alean!'' dedi babam çayını masanın üstüne bırakırken.
''Baba kendine gel, Rhian ile ben sevgiliyiz ve biz de dün tanıştık. Ablam yirmi yaşında, kiminle takılıp kiminle takılmayacağını kendisi seçebilir.'' Dedi Hel tadı kaçmış bir şekilde çatalını masaya bırakarak.
''Siz kadınsınız Hel, ablanın takıldığı bir erkek.''
''Çünkü benim tercihim kadınlardan yana, onunki ise erkeklerden. Yobaz Dünya babalarına döndüğünün farkına var. Hepinize afiyet olsun!''
Masadan kalkan Hel ile aç olmadığımı hissetmeye başlamıştım. Elimdeki yumurtayı masaya bırakarak masadan kalkıp Hel'in ardından ilerleyen Rhian'ın hemen arkasından spor ayakkabılarımı giyerek evden çıkmıştık. Arkama bir saniye bile dönmeden hızla gökdelenden çıkarken Hel ve Rhian'ın benden biraz önde olduğunu fark ettiğimde yavaşlayarak antrenman kıyafetlerimizde olan müzik çiplerinden birini kulağımı takarak yıllardır dinlediğim Dünya şarkılarından birini açarak sıcaklığını yansıtmaya başlayan Güneş ile birlikte yavaşça antrenman sahasına doğru yürümeye devam ettim.
''Alean!''
Duyduğum ses ile arkamı döndüğümde bana doğru koşan, siyah antrenman kıyafetli Aleix'i görmüştüm. Duraksayarak yanıma gelmesini bekledim.
''Özür dilerim, benim suçum.''
''İkimiz de istedik Aleix, senin suçun değil.''
''Bir daha size gelmemek daha iyi olacak gibi.'' Dedi ağır adımlarla yürümeye başladığımızda.
''Neden ki? Dört gün sonra savaşta olacağız, neden son günlerimi saçma aile konuşmaları ile doldurayım ki?''
''Senin için sıkıntı olacak. ''
''Hadi ama Aleix. Koşmaya ne dersin?'' dedim konuyu dağıtmak istermişçesine.
''Beni geçemezsin!''
''Geçersem bundan sonra savaşa kadar benimle kalacaksın.''
''Geçersem bundan sonra savaşa kadar seninle kalacağım.'' Dedi gülümseyerek. Çoktan koşmaya başlamışken Hel ve Rhian'ı da oyunumuza davet ederek antrenman sahasına kadar hiç durmadan koşmuştuk. Kazanan Aleix olmasına rağmen hafiften terlemiş olan bedenimi kendine çekerek dudaklarıma küçük bir öpücük kondurdu. Boş olan antrenman sahasında yapabileceğimiz ekstra şeyleri ararken Rhian bize aşk dolu bakışlar gönderiyordu.
''Hadi birbirimizle savaşalım!'' dedi Hel heyecanla. ''Ben ile Aleix abi, sen ile de Rhian. Ne dersiniz?''
''Ama birbirimize zarar vermeden!'' dedi Rhian sevgilisini destekleyerek. Aleix ile onay verirken beni tekrar kendine çekerek bir öpücük daha kondurdu.
''Şansa ihtiyacın olacak!'' diyerek tam karşımız olacak şekilde sur üçün sahasında dağıldık. Hel'in yıldırımları yavaşça onun arkasına ve önüne düşerken gözleri de dövmesi gibi beyazlaşmaya başlamıştı. Rhian kollarından çıkarttığı mavi ateşten oluşan zincire benzer bir kırbaç ile sevgilisine küçük bir öpücük göndererek gülümsedi. Aleix dün yarattığı cehennem ateşinden kılıcını sakince tutarken ışık tüm bedenimi sarsarken avuçlarımın içine doldurduğum küçük ışık topları ile gülümsedim.
''Başlayalım!'' diye bağıran Hel'in sesinin hemen ardından bana doğru koşmaya başlayan Aleix ile göz göze gelerek onun sağına ve soluna fırlatmaya başladığım ışık toplarının her birinden kaçarak kılıcını sol omzuma doğru savurduğunda kendimi geriye atarak onun beline bir tekme atarak kendimden uzaklaştırdım. Parmaklarımın arasından çıkan beş santimlik ışık kırbacı ile onun ayak bileklerinden yakalayarak yere düşürdüğümde gülümseyerek ayaklarını biraz daha sıkıp yerde çaresizce yatmasına neden olmuştum. Ağır adımlarla ona doğru ilerleyerek kucağına yavaşça oturup gülümsedim.
''Şansa mı ihtiyacın var?'' dedim gülümseyerek. Aleix'in bileğinden çıkan ateş topu ile oturduğum yerden sıçrayarak sur üçün duvarına sertçe çarptığımda inleyerek yavaşça yere oturdum.
Aleix ağır adımlarla yanıma yürürken sağ kolumu kendimi çekerek sertçe ona ışık fümesi gönderdiğimde bile dikkatini hiç dağıtmadan ondan kaçabilmişti.
''En büyük şansımı dün akşam kullandım.'' Dedi oturduğum yerden beni yavaşça kaldırarak sur üçün duvarına sırtımı dayayarak.
''Sırtımı acıttın!'' dedim omzuna vurarak. Göz ucuyla Rhian ve Hel'e baktığımda çokta Hel'in Rhian'ı köşeye sıkıştırıp öptüğünü görebilmiştim. Aleix gülerek boynuma küçük bir öpücük kondurdu ve birkaç adım benden uzaklaştı.
''Sınıfın bilmesine gerek olmadığını düşünüyorum. Senin hakkında olan dedikoduların her birini duydum ve giderayak tüm Syrim'i küle çevirmeni göze alamayabilirim.'' Dedi aramıza mesafe koyarak. Antrenman sahasına giren birkaç öğrenciyi fark ettiğimde ne demek istediğini daha iyi anlamıştım.
''Haklısın. '' dedim Aleix'e göz kırparak.
Son kez yaşayacakmışız gibi davrandığımız her olayı bilmelerine gerek yoktu sonuçta. 

SyrimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin