Beşinci Gün - Sabah

7 3 0
                                    

Aleix'in ateşi düşmeye hala başlamamışken Helewise ve Rhian'ın otuz üç ve otuz yedi numaranın yaralı bedenlerini yanımıza indirmelerinin ardından getirdikleri birkaç kumaş parçasını Aleix'in üstüne örtebilmiştik. Otuz üç numaranın durumu da her geçen saniye kötüye giderken otuz yedi numara yeni yeni doğrulmaya başlamış
Kalin'in yardımıyla dün gece konakladığımız alandaki tüm yıkılmış betonları merdivenlerin oraya taşımış, Hel ve Rhian giriş bölümündeki camların önüne birkaç ağır taşları zorlanarak taşırken Aleix ve diğer iki yaralılar ile ilgilenmeyen beş Lyna üyesi de arka camların önlerine ağır taşlar dizmişlerdi. Rhian ile birlikte güçlerimizi birleştirerek taşları birbirlerine iyice kenetlemek ve düşmelerini engellemek için Kalin'in bodrumdan getirdiği azınlık sayıdaki metali eritmiştik. Konakladığımız alanın ekstra pis olmasını engellemeye çalışsak da üst kat merdivenlerinden aldığımız darbelerden dolayı çok da fazla temiz bakamıyorduk. Hel sürekli olarak çatıya ve dışarıya yıldırımları ile saldırı yapıyor olsa da Takım ikinin yanımızda olmaması her şeyi alt üst etmeye yetecek konumda olmuştu. Hel'in grubu buraya geldikten sonra Takım iki Wayis Okul Yerleşkesine geçerek orayı savunmak istemişler ve yönetici binasından ayrılmışlar. Şimdi ise kırk numaranın zar zor kurduğu iletişim ile onlarında bizler ile aynı konumda olduğu doğrulanmıştı. G-Day'in hazırlamış olduğu tuzağın içine düşmüş ve takım üç ile olan tüm bağlantıları iki günde tamamen kaybetmiştik.
''Alean...''
Abimin sesi ile kapının girişindeki konumumu bir saniyelik bozarak ona doğru döndüm. ''Aleix'in durumu ne?''
''Ateşi düşerse, vücudundaki tüm zehri çıkartmış olacaklarmış ama şu anda ateşi kırk bir derece ve zorlanıyor.'' Dedim buruk bir ses ile. Aleix benim yüzümden yaralanmıştı. Orva'nın sakladığı askerinin aldığı hedef bendim ve eğer ki Aleix o merminin önüne atmamış olsaydı onun yerine ben yerde yatıyor olacaktım.
''Kendini suçlama.'' Dedi abim kolunun tekini omzuma atarak. ''Senin hiçbir suçun yok!''
''O askeri fark etmem gerekiyordu abi... Aleix'in değil benim ölüm ile burun buruna olmam gerekiyordu. ''
''Alean... Sen kendini kaç kere ölüm ile burun buruna getirdiğinin farkında değilsin. Aleix tahmin ettiğimizden de güçlü bir adam. Hiçbirimizi geride bırakmaz o. Özellikle de seni ve Rhian'ı.''
Derin bir nefes alarak abime sarıldım. O kadar çok çığlık atarak ağlamak istiyordum ki; Dünya hayatı yaşamayı bile dilemiştim Tanrılarıma. Gözyaşlarımın akması için vakit olmadığını bildiğim için abimden ayrılarak mumyalanmış Orva'ya bakınmaya başladım.
''Bunu ne yapacağız?'' dedim öfkemi bastırmaya çalışırken. Hel'in yıldırımlarından gelen çığlık kulaklarımı acıtırken Rhian dışarıya yeni alışmaya başladığı alev toplarını göndermeye devam ediyordu.
''Lyna yöneticisine bilgi gönderimi yapıldı, haber gelecektir yakın zamanda.'' Dedi abim. Başımla onayladıktan sonra ona yapmak istediklerim gözümün önüne gelirken dışarıdan bize doğru gelme çalışan mermilerin sesi kulaklarımı doldurmaya başlamıştı. Derin bir nefes alarak gücümü bileklerime topladığımda dışarıya birden fazla ışık topu gölgelerin arasında geçerek giderken G-Day'in askerlerinin hiçbir şekilde bitmiyor oluşu dikkatimi çekmeye başlamıştı.
''Neden bu askerler bitmiyor?'' dedim tüm odanın duyabileceği bir şekilde.
''G-Day kenti de klonlama yolu ile çalışan bir kent olmasından dolayı. Kent yöneticileri bu savaşı çok uzun zaman önce planlamasından ola gerek asker sayısı her bir kentinkinin on katı fazla durumda şu an.'' Dedi otuz altı numara.
''Ve eğer ki takım üç düştüyse G-Day sınırlarında bulunan tüm askerler şu an burada bizi öldürmek için görev almış durumda olabilirler.'' Dedi otuz beş numara. Otuz dört ve otuz iki numara merdivenlerin başında kılıçlarını çekip herhangi bir yıkımın ilk girişimi durdurmak için beklerken otuz altı numara kızlara birer sandviç uzatıyordu. Kalin dışarıdaki birkaç askerin gölgesini emerek merdivenlerin dibindeki beton yığınlarının ardına da kalkan oluşturduğu sırada Rhian yerime geçerek ön savunmayı ele almıştı. Otuz altı numaranın uzattığı sandviçten iki ısırık aldıktan sonra mide bulantısı ile geri bırakarak Aleix'in yanına diz çökerek oturdum.
''Hadi ama koca adam, ayağa kalkman gerekiyor. Sırtlarımızı birbirimize dayayarak burada bulunan tüm askerleri yok etmemiz gerekiyor.'' Dedim sadece onun duyabileceğine inandığım bir ses tonuyla. Otuz sekiz numaranın elindeki soğutucu bezi alarak alnına ufak ufak baskılar uygulamaya başladım ve elimi hala iyileşmemiş olan yarasının üstüne baskı uygulamamaya çalışarak titreyen elimi koydum. ''Hani viski içtiğimiz gecenin sabahı vardı ya, bir olduğumuz o gece... O sabah sağ kaburga altındaki o küçük pembe yarayı bana anlatman gerekiyor, o günden beri merakla bildiğim yaranın gerçekliğini öğrenmek istiyorum. Lütfen dayan!''
Yanaklarımdan akan yaşları silmek için ellerimi yanağıma götürdüğümde Rhian'ın yanına gelip benim gibi dizlerinin üstüne çöküp oturduğunu anca fark edebilmiştim.
''O yarayı ona ben yapmıştım. Evlerimize ilk gittiğimizde anne ve babamızın ölüm sessizliği duvarlarımızı süslerken abim benim sağlığım için sürekli yemekler yapmaya çalışıyordu... O küçücük yaşında bana hep bir anne hem bir baba hem de abilik yapmaya çalışırken bir gece gördüğüm kabus yüzünden çığlık atarken abim bana bakmaya geldiğinde... Ben bilerek yapmamıştım ama... Alean kolumdan çıkan kırbaçlardan biri ona o yarayı oluşturmuştu. O ne yaptı biliyor musun? Hiç yara açmamışım gibi ayağa kalkarak bana sarılmıştı.'' Dedi gözyaşlarına engel olamadan. Yarasının üzerinde tuttuğum elimden ışık çıkmaya başladığını hissettiğimde kendimi geriye çekerek yaraya ekstra bir zarar verip vermediğime bakmaya başladım. ''O Aleix... Anne ve babasının ölümüne şahit olan ve çok kez kardeşinin onu ölüm döşeğine getirmesi ile büyüyen birisi. O dayanmak zorunda...''
''Rhian... Sana bir şey diyeceğim.''
''Alean bak eğer ki Hel ile olan ilişkimizi soracaksan, onu seviyorum. Ona zarar vereni yok ederim.''
''Otuz altı numara ile benim dışında kimsenin bilmediği bir şey söyleyeceğim sana. Ben hamileydim...''
Rhian'ın gözleri büyürken çığlık atmamak için elleri ile ağzını kapatırken otuz altı numara yanıma gelerek sürekli olarak içmemi istediği tablet ilacı uzattı. Susuz bir şekilde ilacı yuttuktan sonra Rhian boşta olan elimi tutarak umut dolu gözlerle bana bakınmaya başladı.
''Yani... Ben teyze olacağım öyle mi?''
''Olamayacaksın... ''
''Nasıl ama sen...''
''Güç sınırım aşıldığında karnımdaki bebek de öldü. Otuz altı numara baygınlığım sırasında bunu fark ettiği için, içimde kalan küçük fetüs cesedinin beni zehirlemesini engellemek içinde bu tablet ilaçları içmek zorunda kalıyorum.''
''Bundan... Abimin...''
''Hayır, ona haber veremedim benden nefret etmesinden korktuğum için.'' Gözyaşlarım yanaklarımdan dökülürken Rhian'ın şok dolu gözleri kalbimin kırılması için bir sebep daha olmuştu.
''Alean...'' dedi kırk numara yüksek bir sesle. Anlamsız bakışlarla ona bakarken otuz altı numara yaranın üstünde duran elimi hızla iterek yaranın kapatmış olduğu bezi kaldırarak yaraya bakınmaya başladı.
''Sen ne yaptın?'' dedi otuz altı numara sesinden büyük bir ses duyulurken. Aleix'i öldürdüğümü düşünürken boğazıma saplanıp kalan yumru ile kendimi Aleix'den uzaklaştırırken Rhian abisine doğru yaklaşmaya başladı. ''Yarasındaki açıklık kapanmış ve bu şu anda mümkün olabilecek bir durum söz konusu bile değildi.''
''Nasıl yani?''
''Aleix ölüyor mu?'' dedi Kalin arkama gelerek.
''Hayır çocuklar... Aleix'in yarası iyileşiyor ve bu durum Alean'ın gücünden dolayı olduğunu yemin edebilir ama sizlere kanıtlayamam.''
''Ben kanıtlayabilirim. Aleix'in vücut hücreleri Alean'ın gücünden aldığı ısı sonucunda daha güçlü bir şekilde bizlerin vermiş olduğu ilaçlara tepkime süresi hızlandı. Bu da Alean'ın çipindeki güç bölmesinin bir özelliği ile Aleix'in vücudunda bulunan gücün bir özelliği aynı statüde yer almakta. ''
''Yani Alean, Aleix'in ilacı oldu.'' 

SyrimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin