Weird {12.Bölüm}

2.7K 166 53
                                    

~Park Chaeyoung~

Gülümseyerek gözlerimin içine bakmaya başladı. Bense utancımdan sürekli gözlerimi kaçırıyordum. Kalçamda ki eli durmuştu ama hâlâ üzerindeydi.

Burnunu, yanağıma sürterken, "Bunu kabullenmiş olman, ne kadar da güzel." dedi. Eli tekrardan okşamaya başladığında, vücudum bir anlığına titremişti.

Korkudan mırıltılı çıkan sesimle, "Bırakmayacak mısın?" diye sordum. Gülümsedi ve "Bırakmam için hiçbir sebep yok ki." dedi.

Sırtımda ki eli de sürekli hareket halindeydi. Şu an ağlayabilirdim. Hatta ağlayacak kıvamdaydım. Çok sulu gözlü biri olduğum için de bu muhtemeldi.

Ağlamaklı çıkan sesimle, "Nolur Taehyung, lütfen bırak..." diye yalvardım. Sıkıntıyla nefes verip, kalçamda ki elini belime çıkardı.

Kazağımın altından soktuğu elini de çıkardı ve kazağımın üstünden belime sardı. Ağlama eşeğindeydim. Gözlerim dolu doluydu çoktan.

Hemen ağlama isteğimi geri gönderdim ve rahat bir nefes aldım. Taehyung'un burnu, şimdi boynuma sürtünüyordu.

Kokumu, derin nefeslerle içine çekiyordu. Şu an rahattım. En azından elleri, olmadık yerlerde değildi.

Sonunda bedenimden ayrıldığında, nefesimi tuttum. Çünkü onun ne yapacağı, hiçbir zaman belli olmuyordu.

Saçlarımı okşayarak, "Peşimden gel." dedi ve merdivenlerden yukarı çıkmaya başladı. Sarı saçlarımı geriye atarak, peşinden gittim.

*

Geldiğimiz yer, galiba bir çalışma odasıydı. Cidden bu evde kaç tane çalışma odası var(?)

Babamla sarıldığımız ve Tae'yle evlendiğimizi, öğrendiğim oda da yine bir çalışma odasıydı.

Ama bu oda daha da farklıydı. Hem de çok farklı...

Her yer siyah mobilyalarla kaplıydı ve oldukça da dağınıktı. Dağınık ama temizdi.

Perde siyahtı ve kapalıydı. Bu yüzden içeriye ışık girmiyordu. Hiçbir şeyi doğru dürüst göremediğim için perdeyi açmak için ilerledim ama kolumun tutulmasıyla durmak zorunda kalmıştım.

Taehyung, "Sakın iznim olmadan bir yere dokunma." diye uyardı. Neden bu kadar sert davranıyordu. Bana karşı bu kadar kötü olmamalıydı.

Mutsuzluk gözlerimden fışkırırken, "Ama karanlık..." dedim. Karanlığa özel bir korkum yoktu ama korkardım işte...

İfadesizliğini hiç bozmadan masaya doğru eğildi ve yeşil bir lambayı açtı. Lambadan turuncu ışık yayıldığında, etraf daha da görünür haldeydi.

Hiçbir yere dokunmuyordum. Zaten Taehyung, elimi sımsıkı tuttuğu için pek de dokunmam mümkün değildi.

Uzun ve geniş cüssesiyle masanın başına geçti. Elimi tutuyor olduğu için bende onunla beraber hareket ediyordum.

Ağır bir şekilde, döner sandalyeye oturdu ve beni de kucağına oturttu. Bana istediği zaman istediği şekilde dokunmasından çok rahatsızdım ama artık o benim kocamdı. İstemesem de kocam olmuştu ve normal olarak bana dokunmasında hiçbir sakınca görünmüyordu...

Üzgünce yutkundum ve bir kurban gibi, o bana ne yapmak istiyorsa izin veriyordum. Gerçi izin bile almıyordu ama, işte görmezden geliyordum...

Bir eli belimi sarmış, kendine bastırırken diğer eliyle, masayla birleşik olan çekmeceyi açtı. İçinden bir defter çıkarmıştı.

Eski ve bir çocuk defteri gibi duruyordu. Önceden desenleri varmışta, sonradan yıllar eskittiği için görünmüyormuş gibiydi.

Merakıma yenik düşüp, "Bu ne?" diye sordum. Düşünceli sesiyle, "Günlüğüm ve çocukken saatlerce izlediğim fotoğraflar..." dedi. Merak etmiştim ama merakım, neden bunu bana gösterdiğineydi.

Sahi, neden gösteriyordu bunu bana?

Defteri açtı ve eskimiş yazılarla dolu bir sayfa açtı. Yan sayfasının üzerinde bir fotoğraf vardı.

Bir kadın ve küçük bir kız çocuğu.

Bu, benimle annemin fotoğrafıydı. Nasıl?

Şaşkınca, "Ama bu..." dedim. Gülümsedi ve "Evet. Sen ve o orospu annen." dedi. Ettiği küfre hem şaşırmış hem de kızmıştım.

Ağzım açık, sinirle ona baktığımda yüzünde alay ve büyük bir kin vardı. Beni konuşturmadan devam etti:
"Senin aşağılık annen yüzünden, benim annem her gece acı çekti. Babamı baştan çıkardı o fahişe. Ölmeyi o kadar haketti ki. Ve sen... çok yanlış bir ailenin kızı oldun. Senin tek suçun, bu."


........................................................

Weird {VRose}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin