~Park Chaeyoung~
Bayan Oh, bana şaşkınca bakarken hiç umursamadan kapıdan çıktım. Merdivenleri tek tek inerken gözyaşlarım artıyordu. Evin dış kapısına ilerliyorken de, üvey annemi görmüştüm.
Kollarını göğsünde birleştirerek, "Umuyorum ki geri dönmezsin!" dediğinde onu takmadan kapıdan çıkmıştım.
Hava karanlık ve oldukça da soğuktu. Ofladım ve kabanıma daha çok sarıldım. Bekçi Bay Oh'u da es geçerek büyük kapıdan çıkmıştım. Çünkü Bay ve Bayan Oh ağladığımı görseler hiçbir yere gitmeme izin vermezlerdi. Bu evde ki tek dostlarım, onlardı. Ama artık onları bir daha görebileceğimi sanmıyordum...
Kapının önünde durmuşken, karşı kaldırımda yine aynı yerinde, Taehyung'u görmüştüm. O beni çoktan görmüşken, ben onu görmemezlikten gelerek hemen bir taksi çevirmiştim.
Taksiye bindiğimde, durmadan devam etmesini ve mümkünse olabildiğince hızlı olmasını söyleyip telefonumu elime aldım. Kızları eve çağırmış olduğum aklıma gelince hemen onlara haber vermek için Jisoo'yu aradım.
-Alo? Chaeyoung, kızları aldım geliyor-
+Unnie gelmeyin, iptal oldu. Galiba hiç görüşemeyeceğiz...
-Ne?! Off Chaeyoung bu aralar neden hep böyle konuşuyorsun! Seni çok merak ediyorum canım. Lütfen, söyle bana nereye istiyorsan oraya gelelim huh?
Tam Jisoo'ya cevap verecekken, Taehyung'un taksiyi takip ettiğini gördüm. Korkmaya başlıyordum. Taksici de korkuyor gibiydi. Bana ne yapması gerektiğini soruyordu.
Taksiciye, "Lütfen Han Nehrine doğru sürün. Peşimizde ki araba önemli değil. Siz hızlı sürün yeter..." dedim ve telefona döndüm.
+Unnie özür dilerim. Eğer olur da bir daha görüşebilirsek söz veriyorum size her şeyi anlatacağım, huh? Şimdi kapatıyorum. Jennie unnieme ve Lisa'ya benim için sarıl lütfen...
Telefonu direkt kapattığımda, kendimi kötü hissetmiştim. Ağlamamı susturmaya uğraşıyordum ama yine de gözyaşları, seri bir şekilde yanaklarımdan akıyordu. Canım çok yanıyordu ve Taehyung bunu daha da çok körlüyordu.
Taksi sonunda durduğunda hemen parasını uzatıp, arabadan indim. Taksici benden ve arkamızda ki arabadan kurtulduğuna sevinmiş gibiydi. Hızla gaza basıp gitmişti.
Arkamda ki Taehyung'a hiç bakmadan Han Nehrinin demirlerine ilerledim. Ben nehire doğru yürürken, siyah bir silüeti farkettim. Yüzü tanıdıktı ama biraz uzak olduğu için çıkaramıyordum.
Bana doğru koşarken, onun Jimin olduğunu fark etmiştim. Sporcu gibi giyinmiştim. Sanırım burda koşu yapıyordu. Her yerinden ter akıyordu. Siyah sıfır kollu atleti ve kısa şortuyla, buz gibi havaya meydan okuyor gibiydi.
Benim yanımda durduğunda, bana üzgünce baktı ve "Neden ağlıyorsun Chaeyoung. Sana hiç ulaşamadım, nerelerdeydin? Ahh cidden özlettin kendini..." demeye başladı.
Sonra Taehyung'u farkedince kaşlarını çattı ve "O kim?" diye sordu. Taehyung elimi tutup, beni kendi tarafına yaklaştırdığında öfkelendiğini hissedebiliyordum ama bu şu an benim umrumda değildi.
Burda evi terk eden kişi bendim! Cidden şu an onunla uğraşamam!
Jimin elimize bakıp şaşkınca, "Sevgilin mi vardı?" diye sordu. Sonra bozularak, "Uhh bilmiyordum. Herneyse ben gitmeliyim terim soğudu!" dedi. Hadi ama neyin nesiydi bu?! Ben daha hiçbir şey dememiştim!
Taehyung'tan elimi kurtarmaya çalışarak, "Hayır sevgilim yok!" diye bağırdım. Jimin durduğunda, Taehyung'ta eş zamanlı olarak elimi bırakmıştı.
Tae'nin bozulması benim umrumda bile değildi. Onun yüzünden hayatım mahvoldu benim! Onu asla kabullenmeyeceğim.!.
Jimin'e doğru yaklaştım ve "O benim sevgilim değil. Beni rahatsız ediyor. Lütfen, seninle gelebilir miyim?" dedim. Taehyung yine yaklaştı, elimi tuttu ve beni kendisine yapıştırdı.
Jimin'e doğru sinirle, "O benim karım. Sen çekilebilirsin." dediğinde Jimin'de sinirleniyordu. İlk defa sinirli gördüğüm Jimin, "Ne saçmalıyorsun sen? Onu rahatsız ediyormuşsun işte, bırak onu!" diyerek elimi tuttu ve beni kendisine çekti. Diğer elimi Taehyung hâlâ sıkıyordu.
Taehyung kabanının cebinden evlilik cüzdanımızı çıkarıp, Jimin'e doğru gösterdi. Sonra elimi sertçe çekti ve Jimin'den ayrılmamı sağladı. Soğuk sesiyle, "Şimdi defolabilirsin sürüngen!" diyerek beni arabasına doğru çekti.
Sertçe arabanın kapısını açtı ve beni bir çanta gibi arabaya attı. Cidden öküz! Gerçek bir manada öküzün atası!
Kurumuş gözyaşlarımı sildim ve yerine gözlerimi öfkeyle doldurdum. Jimin öylece donmuş gibi bizi izliyordu. Daha sonra ondan sağlam bir özür dilemeliydim.
Taehyung hemen arabayı sürüp, ana yola girdiğinde öfkeyle bağırarak "Sen ne yaptığını sanıyorsun! Ona öyle davranamazsın! Sen kim olduğunu sanıyorsun ki?! Aishh cidden senden nefret ediyorum Taehyung!!!" dedim.
Bir yandan yine ağlamaya başladığımı farkedince kendime içimden bir küfür savurdum. Araba hızlı bir şekilde ilerlerken, ikimizde çok sinirliydik.
Onun konuşmadığını görünce tekrar ben konuşmuştum. Ama bu sefer normal ses tonumla, "Biliyor musun? Sen hiç olmasaydın, belki de Jimin'le evlenirdim. Ama kahretsin ki sen geldin. Umarım kısa bir zamanda ölürsün. Senin yüzünden hayatım mahvoldu ve umuyorum ki seninki de olabildiğine mahvolur!" dedim.
....................................................
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Weird {VRose}
ФанфикChaeyoung, ölmüş olan annesini bir melek kadar temiz kalpli ve iyi biri zannediyordu ama gerçek öyle değildi. Taehyung'a göre ailesini, Chaeyoung'un annesi dağıtmıştı. Ona göre Chae'nin annesi tam bir fahişeydi ve ondan çocukluğunu çalmıştı. Bu düşü...