Weird {23.Bölüm}

2.4K 144 64
                                    

~Park Chaeyoung~

Üniversitenin kütüphanesinde, kızlarla birlikte oturuyorduk. Derince oflamalarım tükenmiyordu. Taehyung'u camdan kapıdan görüyordum. Dışarıdaydı ve telefonla konuşuyordu. Ondan gözlerimi alıp, Jisoo'ya döndüm. "Bu kadar önemli bir sunum için sadece üç günüm mü kalmış? Bireysel sunum öyle mi? Nasıl hazırlayayım üç günde?!"

Sinir ve endişe duyguları kanımda dolaşmaya başlamıştı. Bu sunum bu yılın son sunumuydu ve gerçek holding sahiplerinin önünde sunulacaktı. Ve eğer sunumu beğenen olursa iş bile teklif ediliyordu. Ayrıca bu sunumdan 'A+' alırsam, fakülte birincisi oluyorum. Ama üç gün kalmış...

Aslında sunum bir ay önce verilmiş ama o zaman Taehyung okula gelmeme izin vermediği için şimdi hiç zamanım kalmamıştı. Herkes sunumlarını bitirmiş olmalıydı ve kesin hepsi çok iyi şeyler hazırlamışlardı. Gözlerim dolmuştu. Jennie yanaklarımı okşayıp, beni teselli etmeye çalışıyordu.

Ofladım ve sandalyeden kalktım. Çantamı da koluma takıp, gözlerimi sildim. "Herneyse sanırım mezun olamayacağım. Bir sene daha okursam... sorun olmaz." Üzgünce sarf ettiğim sözlerin üzerine kütüphaneye Jimin ve Jungkook girmişti.

Jimin ciddiyetle, "Üç günün var. Benimle birlikte çalışırsan, hazırlayabiliriz..." dediğinde içeriye Taehyung'da girmişti. Jimin'e kısaca başımı iki yana sallayarak, olumsuz cevabı verdim. Hemen Taehyung'un elini tutup, kitaplıkların arkasına çektim.

Sinirli yüz ifadesini görmemeye çalışıyordum. Hâlâ elini bırakmamıştım. Kütüphane'de olduğumuz için kısık sesle konuşuyordum. "Üç gün sonra sunumum var. Bireysel bir sunum-"

Lafımı kesti ve "Biliyorum, holding sahiplerinin önünde sunulacak. Bende ordayım." dedi. Şaşkınca, "Sende mi sunum yapacaksın?" diye sordum. Sinirli ifadesi birden puf olmuştu. Dişlerini göstererek gülümsedi ve "Holding sahipleri izleyecek Chaeyoung. Bende holding sahibiyim. Kendi şirketime pazarlama müdürü seçeceğim. Sende orda sunum yapacaksın..." dedi.

Üzgünce yere baktım ve "Hayır efendim yapamayacağım. Üç gün kalmış ve ben sunumun girişini bile hazırlayamadım. Acaba... şey, Jimin'le çalışmama izin verir misin?" diye sordum. Şimdi gözlerine yalvarır gibi bakıyordum. Nerdeyse dibine girmiştim. Çenemi baş parmağıyla okşadı ve "İnan bana ekonomiyi senin profesöründen bile daha iyi biliyorum. Ve senin kocan dururken, sen sunumu yetiştiremeyeceğini söylüyorsun. Sence o puştla çalışmana izin verir miyim?!" dedi. Gülümsedi ve dudaklarıma kapandı.

İçimde ki rahatlama hissiyle, kollarımı boynuna dolamıştım. Onun iki eliyse belime sarılmıştı. Nazikçe birbirimizin dudaklarını emiyorduk. Onun bırakmaya niyeti yok gibi göründüğü için, ben toparladım ve dudaklarından ayrıldım.

Ona doğru gülümsedim ve "Hemen eve gidelim Tae, sunumu acilen hazırlamaya başlamalıyız..." dedim. Başını salladı ve elimi tutup, beni kitaplığın arkasından çıkardı. Jimin yutkunarak ellerimize baktı ve "Ee nasıl hazırlayacaksın sunumu Chae?" diye sordu. Taehyung, "Kocasıyla birlikte hazırlayacak." dediğinde gülmeye başlamıştı.
Kütüphanedeyken gülmesi ne kadar saygılı bir şeydi, orasını bilemiyordum.

Jimin gülerek, "Pardon bayım ama bu bir ortaokul performans ödevi değil. Ekonomi ve Pazarlama yüksek proje sunumu. Fakülteden geçişini bu sağlayacak. Bu sizin yapabileceğiniz basit bir şey değil!" dedi. Taehyung başını eğdi ve gülmeye başladı. Kızlarda gülüyordu ve hepsi alayla Jimin'e bakıyordu. Ben ortalığı toplamak için, "Jimin aslında-" diye lafa girmiştim ama Lisa bölüp, aşalayıcı bir sesle, "Kim Taehyung. Tanımıyor musun? Cahil. Rose Holding'inin sahibi. Güney Kore'de Ekonomi'yi ondan iyi bilen yok. Araştırda konuş, boş insan." dedi.

Sinirle Lisa'ya baktım. Taehyung eğdiği kafasını kaldırdı ve Jimin'e baktı. Jimin'in gözlerinin dolduğunu görebiliyordum. Ama Taehyung'un acımazsız olduğunuda biliyordum. Hemen araya girip, "Teşekkür ederim Jimin ama... T-Taehyung'dan yardım alacağım. Çok naziksin, teşekkür ederim..." diyebildim.

Jungkook Jimin'i omzundan kavrayıp arkamızda ki masaya götürdü. "Bizim başka sunumumuz var Jimin. Gel de ona çalışalım..." diyerek bana bakan Jungkook'a gözlerimle teşekkür etmiştim. O da bana gülümseyerek karşılık vermişti. Onlar gittiğinde sinirle Lisa'ya baktım. Ama o "Hakketti." diyerek kütüphaneden çıkmıştı. Bu okula geldiğimizden beridir, Lisa'nın Jimin'i hiç sevmediğini biliyordum. Çünkü Lisa'ya göre Jimin; notları yüksek, egolu, zengin ve kibirli biri. Aslında öyle ama yine de o da insan ve böyle incinmiş olması, beni üzüyordu.

Lisa'nın gidişine ofladım ve Jisoo'yla Jennie'e baktım. Elimi sıkı sıkı tutan Taehyung ciddiyetle, "Gidelim artık." dediğinde ona döndüm. "Gidelim." diye mırıldanıp tekrar arkadaşlarıma baktım. İkisi de bana sarılıp, bizden önce kütüphaneden çıkmıştı. Arkamı dönüp Jimin'e baktığımda göz göze gelmiştik. Başımı eğip özür dilediğimde, Taehyung sinirle nefes verdi ve beni kütüphaneden çıkardı.

*

Çantamı koltuğa bıraktım ve "Sorunun ne Taehyung?" diye sordum. Taehyung şaşkınca bana baktı ve "Ne?" diye sordu. Sıkıntıyla nefes verdim ve "Neden Jimin'e öyle davranıyorsun?" diye sordum. Sinirle nefes aldı ve "Ben hiçbir şey söylemedim Chaeyoung. O aptal beni aşağılamaya çalıştı ama yapamadı ve sen şu an bunun sorumlusu olarak beni mi görüyorsun? Ciddi misin Chae?! Hiçbir şey yapmama rağmen bana bunu söyleyebiliyorsun yani? Neden her zaman, her olayda, her şey de suçlu olarak beni görüyorsun?! Hiçbir şey yapmasam bile sen beni kötü biri olarak algılıyorsun?! Yeter Chae, gerçekten yoruldum..." dedi.

Kabanını benim çantamın üzerine bıraktı ve çalışma odasına gitti. Saçlarımı karıştırıp, başımı eğdiğimde tekrar salona dönmüştü. Elinde ki dosyaları ve bilgisayarı yemek masasının üzerine bıraktı ve yüzüme bile bakmadan, "Gelmiyor musun?" diye sordu.

Üzgünce nefes verip, yanına gittim ve sandalyeyi onun dibine sokup oturdum. Omzuna dokunup, "Özür dilerim TaeTae." diye mırıldandım. Hâlâ yüzüme bakmazken, bilgisayarı açtı. Omzunu oynatmasıyla, elim düşmüştü. Ona dokunmamı istemiyordu. İlk defa böyle davranıyordu. Bu bir öfkeden çok hayal kırıklığıydı. Bana kırılmıştı işte. Haklıydı.

Gözlerimin doluluğunu umursamadan, onun dediklerine odaklanmıştım. Yüzüme hiç bakmadan bana pazarlama işinin en iyi taktiklerinden bahsediyordu.






.

Weird {VRose}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin