~Park Chaeyoung~
Boynumu ilk önce nazikçe öpmekle başlamıştı. Öpücüklerinin arasında durdu ve kafasını çıkarıp yüzüme baktı. Utandığım için gözlerimi sabit tutamıyordum. Vücut ısım yüksekti ve yanaklarım kesinlikle pembeleşmişti.
Taehyung bu durumdan fazlasıyla memnun görünüyordu. Çenemi nazikçe kavradı ve kaldırıp, yüzüne bakmamı sağladı. Gülümsüyordu. Burnunu burnuma sürterek, "Bedenine sahip olmak istiyorum. Bu gece seni çok istiyorum Chaeyoung, iliklerime kadar. Bütün hücrelerinle sana sahip olmak istiyorum ve seninde benim sahibim olmanı istiyorum. Olur mu güzelim? Huh?" dedi. Sorusuna cevap vermeliydim, tabii yüzüne bakabilseydim...
Zar zor göz kontağı kurarken, "O-olur... bebeğim." dedim. Zar zor söylediğim kelime, onu hem şaşırtmış hem de sevindirmişti ama ben fazlasıyla utanmıştım. Yüzümü onun göğsüne gömdüğümde, gülmeye başladı. Hareketlenip karnına yumruğumu geçirdiğimde susacağına, daha çok gülmüştü.
Ofladım ve yüzümü iyice onun göğsüne bastırdım. Yanağımı okşadı ve hâlâ hafiften gülmeye devam etti. "Bana bak bebeğim, çıkar kafanı. Hadi Chae, bana bak güzelim."
Kafamı zorla çıkartıp, yüzüme baktı. Ben hâlâ ona bakamıyordum. Gülümseyerek, "Niye utanıyorsun? Senin bebeğinim. Hadi yüzüme bak." dedi ve çenemi okşamaya devam etti. Utanarak dudaklarımı ısırdım ve onun gözlerine baktım. Bakmamla gülümsemesi parıldadı ve dudaklarıma eğildi. Dudaklarımızın arasında milim mesafe bırakarak kısık bir sesle konuştu. "Olur dedin. Yani sana sahip olabilirim... Bu gece, fazlasıyla güzel olacak..."
*
"Ta-Taehyung... Taehyung, acıyor..."
Omuzlarını sıkıp, onu biraz ittirdiğimde transtan uyanır gibi yüzüme baktı. Boynumu arsızca emerken, imzalarını bedenime bırakmıştı. Ama çok fazla derinleşince ve canım yanmaya başlayınca onu durdurma gereği hissetmiştim. Alnını kapatan saçların, uçlarından akan ter benim çıplak göğüslerime düşüyordu.
Kesinlikle boynum fazlasıyla acıyordu ama buna değerdi. Onunla olmaya değerdi...
Dudaklarımızı tekrar birleştirdi ve sertçe sömürmeye başladı. Bu gece kesinlikle çok açtı. Ruhsal bir açlıktı belki de ama sanki yıllarca bunu beklemiş gibi bedenime dokunuyordu. Bende onu istiyordum ama o kesinlikle daha fazla istiyordu.
Dudaklarımdan ayrıldığında, gözlerimle onun bedenini süzdüm. O da benimkini süzerken, bu iyi bir avantajdı benim için. Karın kaslarına hafifçe dokunmaya başladım. Keskin sert dokusu, fazlasıyla erkeksiydi. Onun benim olduğu düşüncesi aklıma düşünce, gülümsedim.
O da gülümsedi ve "Ne oldu bebeğim?" diye sordu. Kendi gülümsememi hiç bozmadan, "Sen... benimsin Kim Taehyung. Sadece benim. Olacak olurda herhangi bir kıza tek bir bakış bile atarsan..." dedim ve onun üzerine çıktım. Şimdi üstte olan bendim. Benim gülümsemem hiç bozulmazken, onunkisi küçülmüştü. Aletimi onun üzerine sürterek, daha fazla eğildim ve yüzlerimizin arasında milim mesafe bıraktım. Fısıltıyla sözümün devamını getirdim. "...Kendini, ölmüş bil. Anladın mı bebeğim? Tek bir bakış bile... yoksa çok fena yaparım."
Kısa tedbir seansımdan sonra gücü elime almıştım. Cidden, onu başka bir kadınla düşünemiyordum ve ben... Park Chaeyoung, bana ait olanı gözlerden sakınırım ve bir mücevher gibi saklı tutarım. Taehyung benim şu hayatta ki en değerli mücevherim ve elbette bunu kimseyle paylaşmayacağım.
Eski gülümsemesini tekrar takındı ve seri bir atakla beni tekrar altına aldı. Terden sırılsıklam olmuş saçlarını yüzüme değdirecek kadar eğildi ve "Peki güzelim, sen nasıl istersen..." dedi. Birden dudaklarıma yapıştığında, gülümsedim ve şevkle karşılık verdim. Bu fazlasıyla iyi bir geceydi. Çok iyi bir gece...
*
Öpücük fazlasıyla derinleşirken, altımda doğruldu ve sırtını yatak başlığına yasladı. Şimdi bacaklarının arasındaydım. Yorganı arkamdan belime dolarken, yatağın diğer köşesinde Tae'nin gömleğini bulmuştum. Hemen üzerime giyindim ve birkaç düğmesini ilikledim.
Nefeslerimiz tükenmeye başladığında, dudaklarımdan ayrıldı. Şu an onun üzerinde oturuyor olduğum için başım onun başının yukarısındaydı. Kendi yüzünü giydiğim gömleğin üzerinden, göğüslerimin arasına gömdü. Onun bu tatlı haline gülümserken, ellerimi saçlarına daldırdım ve yavaşça okşamaya başladım.
Bir elini gömleğimin altına sinsice sokuşturdu. Diğer elinide kalçama doğru götürdü ve iki yüzeyi de parmak uçlarıyla okşamaya başladı. Rahatsızca kıvranıp, "Tae..." diye mırıldandım. Yüzünü gömdüğü yerde keyifle gülümsediğini hissedebiliyordum. Keyifli çıkan sesiyle, "Ne oldu? Gıdıklandın mı?" dedi. Daha çok yaptığında, dayanamayacağımı anlayıp iki elimle iki elini tuttum. Ellerini hassas yerlerimden çıkarıp, aramızda ki boşluksuz alanda bacaklarımıza koyup sıkmaya başladım. O da yüzünü göğsümden çıkarmıştı. Göz göze geldiğimizde yine güldü ve "Demek başka kadınlara bakarsam," deyip ellerini kurtardı ve bu sefer ikisini de kalçama götürdü. Gıdıklarken, "Çok fena olur ha? Kıskandın mı sen?" diye eğlenmeye başlamıştı. Ben gıdıklandığım için kahkahalara boğulduğumdan, bırakması için yalvarıyordum.
Sonunda yine üzerime çıktı ve gıdıklamayı bıraktı. İkimizde gülerek birbirimize bakarken, yüzümü buruşturdum ve "Lütfen daha fazla yapma," deyip kadınlığıma baktım. Yüzüme acıdığını belli eden bir ifade takınarak, "Acıyor." dedim. Şefkatle gülümsedi ve saçlarımı okşadı. "Biraz serttim, üzgünüm bebeğim." dediğinde başımı iki yana salladım ve yanaklarını iki elimin arasına aldım. İlgiyle yüzüne bakıp, "Çok güzeldi Taehyung. Mutluydum. Sadece biraz acıyor o kadar, hiçbir sorun yok sevgilim... O değilde, ben çok acıktım." dedim. Dediğim şeyle gülmeye başladığında ona eşlik ettim. Gülüşlerimin arasında onu iteleyerek yataktan kaldırmaya çalıştım. Daha çok gülerken, "Yahh kalk, gerçekten acıktım. Gülme TaeTae hadi dedim sana! Kalk koca bebek, yemek yapalım." dedim ve onu zar zor yatak odasından çıkardım. Çıkarırken üzerine eşofman altını giymişti. Sadece eşofman altı... Benim üzerimdeyse sadece onun beyaz gömleği vardı.
Karın kaslarına bakıp, yutkundum ve "Ü-üzerine bir şey almayacak mısın?" diye sordum. Saçlarımı kaşıdım ve gözlerimi kaçırdım. Nefes verdi ve gülerek beni mutfağa doğru itelemeye başladı. "Hadi Chae hadi. Kendini tutamazsan da bir seans daha yaparız merak etme." dediğinde ona ters ters baktım. Mutfağa geldiğimizde ondan kurtuldum ve aynı bakışlarla, "Ne bir seansı daha? Kaldıramam beyfendi. Şimdi sevgilinle birlikte güzel bir yemek yapıyorsun. Açım ben, hadi çok konuşma." diyerek buzdolabına doğru ilerledim.
Buzdolabının kapağını açıp içini süzmeye başladığımda, arkamdan belime sarıldı ve kafasını boynuma gömdü.
*
"Taehyung!" dedim şok içinde. Cidden ağzım açık kalmıştı. Şaşkınca yüzüme baktı ve "Ne?" diye sordu. Sinirle elinden bıçağı aldım ve "Bütün domatesi çöpe atıyorsun! İnce doğrayacaksın ince. Bak böyle..." nasıl kesileceğini gösterdim. Normalde iyi yemek yapıyor diye biliyordum. Niye şimdi böyle yapıyordu?!
Arkadan kendini kalçama bastırdığında, tezgaha yapışmıştım. Aletini bana sürterken, "Kim seks yaptıktan sonra yemek yapar ki? Ben hâlâ senin etkindeyim, benden yemek yapmamı bekleme... Senden başka bir şeye odaklanamam Chae, anlasana bebeğim..." dedi ve elimden bıçağı aldı. Bıçağı kesme tahtasına bıraktığında yutkundum ve onun yüzüne baktım. Baskı altında hep yaptığım gibi belli belirsiz gülümsemeye çalıştım ve "A-ama gerçekten sevgilim, ilk önce yemek yemeliyiz. Bir yere gitmiyorum ya, istediğin zaman yaparız. Hm? Hadi lütfen suya bak kaynamış olmalı..." dedim.
İnatla, "Şimdi istiyorum Chaeyoung." deyip dudaklarıma yapıştı ve beni kendine çevirdi. Ellerim ıslak olduğu için havada sarkıyordu ve şaşkınlıktan gözlerim açıktı. Onu yatıştırmak için biraz dudaklarını emdim ve hemen ayrıldım. Ayrılmamla sinirli ve afallamış yüzüyle yüzüme baktı. Gülümsedim ve yanağını öpüp, "Lütfen Tae yemek yedikten sonra, söz seninim. Hadi bebeğim o kadar hazırladık, boşa gitmesin." dedim ve kollarının arasından çıktım.
Ellerimi yıkadım ve kaynayan suyu ocaktan aldım.
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Weird {VRose}
FanfictionChaeyoung, ölmüş olan annesini bir melek kadar temiz kalpli ve iyi biri zannediyordu ama gerçek öyle değildi. Taehyung'a göre ailesini, Chaeyoung'un annesi dağıtmıştı. Ona göre Chae'nin annesi tam bir fahişeydi ve ondan çocukluğunu çalmıştı. Bu düşü...