Weird {19.Bölüm}

2.9K 169 78
                                    

~Park Chaeyoung~

"Taehyung bı-bırak." dedim zar zor. Nefes zorluğumun arasında, hem belimde ki elini hem de kalçamda ki elini zapt etmeye çalışıyordum. O kadar yakındık ki, dudaklarımızın arasında neredeyse hiç mesafe yoktu.

Gülümsedi ve "Okula falan gitmiyorsun." deyip beni bıraktı. Bir adım uzağımda, "Yukarı çık ve kurutmanın içinden kıyafetlerini çıkar. Böyle üşürsün." deyip, merdivenin altında ki ahşap kapılı bir odaya girdi.

Yapmayacak olmasına şaşırsam mı sevinsem mi bilemiyordum.

Derin nefeslerimi dışarı saldım ve koşarak merdivenleri çıkmaya başladım. Az kalsın...

Bunu düşünmek bile istemiyordum. Hemen dünki odayı buldum ve içeriye girdim. İçerde ki banyonun kapısı açıktı. Kabanlarımız, dün ki gibi yerde değildi. Her şey yerli yerinde ve toplu görünüyordu. Şaşkınca banyoya girdim ve kurutmanın içinde ki kıyafetlerimi çıkarıp, giyindim.

*

Kıyafetlerimi çoktan giymiştim. Merdivenlerden yavaşça aşağıya doğru iniyordum. Önü açık olan mutfakta Taehyung'u görmüştüm. Zaten yukarıda yüzümü yıkadığım için rahatlıkla mutfağa giriş yaptım.

Tabağın içinde iki tane sandviç vardı. Tabağı hafifçe masanın üzerinde itekledi ve "Bunları yedikten sonra gideceğiz. Acele et." dedi. Başımı salladım ve olabildiğince yüzüne bakmamaya çalıştım. İfadesiz tavrıyla, mutfaktan çıktı ve merdivenleri tırmanarak yukarıya gitti.

*

"Neresi burası?" diye sordum korkuyla. "Sana gerçekleri vereceğim yer, in hadi." dedi ruhsuzca ve arabadan indi. Hemen arabadan inip, yanına koştum. Geldiğimiz yer ıssız, dökük ve terk edilmiş bir fabrikaydı.

Güneş yoktu ve her yer kardı. Kar taneleri çok seyrek bir şekilde yağmaya devam ediyordu ve saçlarımızda ki güzel görünüşü, beni heyecanlandırıyordu.

Elimi tutmuştu ve seri adımlarla fabrikaya doğru ilerlemeye başlamıştı. Hızlı adımlarla peşinden ilerliyordum. Elimi çok sıkıyordu ama sızlanamayacak kadar korkuyordum.

Fabrikanın içindeydik ve o elimi bırakmıştı. Fabrikanın içinde ki geniş bir bölümdeydik. O, benim biraz ilerim de yerde duran zincirleri inceliyordu. Burada pencere yoktu ve ışık görmüyordu. Çok az şeyleri kısık ışıkta görmeye çalışıyordum.

Korkuyordum ve onun sessiz kalışı beni daha büyük korkulara itiyordu. Mırıltıyla, "Ta-Taehyung?" dedim. Gülümsediğini, çıkardığı minik sesten anlamıştım. Elinde ki zincirleri yerlerine bıraktı ve bana baktı. Eğildiği yerden kalktı ve biraz daha etrafa bakındı.

Soğuk sesiyle, "Herşey. Bunu istiyordun değil mi Chae? Gerçekler. Bunu istemiştin. İşte burası, benim gerçekliğim. Benim yok olmuş çocukluğum ve senin o annenin kirlettiği, kirli zihinli babamın işkence yeri. Bura da yıllarca dayak yediğimi hatırlıyorum. Günlerce aç kalırdım. Babam annemi döverdi. Ben de ona karşı çıkardım. Sonunda annem ölmüştü. Bende burda bir dayak kölesi kalmıştım. Eğer o orospu olmasaydı, belki de annem ölmemiş olurdu..." dedi.

Duyduklarımla nutkum tutulmuşken, o aynı sesiyle devam etti: "Baban tam bir beceriksiz. Karısını bile elinde tutamayan bir aptal. Korkağın teki. Sen... senin hiçbir alakan yok. Onların kızısın ama onlara benzemiyorsun. Beni deli ediyorsun... Ruhumun yıllar önce öldüğünü sanmıştım ama sen onu geri getirdin. İlk defa seni gördüğümde seni öldürmek istiyordum ama yapamamıştım. Bahçede ki çamurlara bile saygı duyduğunu, seni izlerken onlarla bile konuştuğunu görmüştüm. Farklıydın. Farklısın. Farklıyım. Farklıyız..."

Tozlu duvarlara gülümsedi ve zincirleri ayağıyla itekledi. Buruk bir çocuğun sesiyle, "Bitmiş merhametim ve senin sonsuz merhametin. Tükenmiş çocukluğum ve senin mutlu çocukluğun. Mutsuzluğa mahkum annem ve senin mutluluğu haketmeyen annen. Mahvolmuş hayatım ve senin mükemmel hayatın. Tüm bunları eskiden sana duyduğum kinden, ortaya çıkarmıştım. Seni öldürmeyi o kadar çok istemiştim ki. Ama ilk önce seni izlemeyi tercih etmiştim. Geceleri annene yazdığın mektupları, onu çizdiğin gün batımlarını, onun için ağlayarak uyandığın her sabahı biliyorum ben. Gerçekten acı çekiyordun. Annen bir fahişeden ibaret bile olsa, sen mükemmel bir çocuktun. Sonra anlamıştım ki, senin de benden hiçbir farkın yoktu. İkimizde acı çekiyorduk ve sen kimse gibi değildin. Özel ve benzersiz bir kalbin var. Bu yüzden sana aşık olmuştum. Seni öldürmekten vazgeçtim ve seni yanıma aldım. Ve asla da bırakmayacağım." dedi.

Nadir olan, güzel gülümsemesiyle bana döndü ve yaşlı gözlerime baktı. Yavaşça yanıma geldi ve yanaklarımı ellerinin arasına aldı. Gülümseyerek, "Ağlama Chaeyoung. Ağlarsan biterim." dedi. Dudaklarıma nazikçe kapandı. Dudaklarımı emişi bile nazikti. Kıyamayarak öpüyordu. Gözyaşlarım dudaklarımızın arasına giriyordu ve ben bunu engelleyemiyordum.




.

Weird {VRose}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin