Weird {18.Bölüm}

2.8K 157 93
                                    

~Park Chaeyoung~

Sabah öylece uyandığımda hava hâlâ karanlıktı. Sadece gökyüzü lacivertti o kadar. Kar yağdığı için güneşin doğması biraz zaman alırdı.

Belimde ki ellerin üzerine ellerimi koyup, okşamaya başladım. Taehyung arkadan bana sarılmış uyuyordu. Yüzünü boynuma gömmüştü. Böyle nasıl nefes alabildiği konusunda herhangi bir fikrim yoktu. Ama ikimizde rahatsız değildik.

Sadece anın, huzurunu bozmak istemiyordum. Göz altlarım şişik olduğu için gözlerimi kısmak zorunda kalıyordum. Muhtemelen kötü görünüyordum ama şu an bu umrumda bile değildi.

Boynumda, öyle güzel uyuyordu ki. Dayanamayıp, elimi saçlarına daldırmıştım. Yumuşak, kahverengi ve dağınık saçları vardı.

Boğuk sesiyle, "Chaeyoung-ahh?" dediğinde korkmuştum. Küçük çaplı şoku üzerimden attıktan sonra, "Efendim?" diye cevapladım onu.

Boynumun içinde gülümsediğini hissediyordum. Yüzünü çıkardı ve çenesini yasladı. Göz gözeyken, "Günaydın." dedi. Şaşkınca, "Günaydın." diye karşılık verdim. Yine gülümsedi ve "Çok güzelsin." diye fısıldadı. Utanarak yüzümü çevirdim ve yeri incelemeye başladım.

Güldü ve "Acıktın mı?" diye sordu. Sıkıntıyla nefes verip ona döndüm ve "Yemek istemiyorum." dedim. O da ciddileşti ve derin bir nefes aldı. Başını aşağı-yukarı salladıktan sonra "Ne yapmak istiyorsun?" diye sordu.

Tek nefeste "Bana artık her şeyi anlatsan?" dedim. Eskiden olduğu gibi ifadesiz yüz şekline büründü. Derin bir nefes aldı ve "Zamanı gelince demiştim Chaeyoung..." dedi.

Tam ağzımı açıp, konuşacağım sırada kapıya vurulma sesi duymuştum. Biri kapıya alacaklı gibi vuruyordu. Taehyung'la birlikte hemen ayağa kalkmıştık.

Taehyung ne zaman orda olduğundan haberim olmayan silahı, sehpanın üzerinden aldı ve temkinli bir şekilde kapıya doğru ilerledi. İlk önce delikten baktı. Gözünü delikten çektikten sonra temkini bıraktı ve umursamazca kapıyı açtı.

Kapıda babamı görünce, daha şimdiden gözlerim dolmaya başlamıştı. Babam, Taehyung'un elindeki silaha tuhaf bir bakış attıktan sonra bana baktı.

Babam içeri girdiğinde, Taehyung kapıyı kapatmıştı. Babam kararlı sesiyle, "Chaeyoung benimle geliyor." dedi. Ben hiçbir şey demeden sadece karşımda ki iki bedene bakıyordum. Taehyung alayla gülümsedi ve "Hadi ya, gerçekten mi(?)" dedi.

Babam baştan yenik bir şekilde Taehyung'a baktı ve "O benim kızım Taehyung. Onunla konuşmam gerek..." dedi. Babamın Taehyung'tan izin almaya çalışması, acınası bir durumdu ve ben babamın böyle yenik olmasını kaldıramıyordum. Taehyung'a boyun eğmesi beni deli ediyordu. Ama bir yandan da onu babalıktan red etmiştim. Bu yüzden sadece kararsızlık ve çaresizlikle onlara bakıyordum.

Taehyung elindeki silahıyla kafasını kaşıdı ve "Demek kızın... Benim de karım. Ne yapsak ki Bay Park? Size onu vermek istemiyorum..." dedi.

Babam üzgünce nefes verdi ve "Taehyung, onunla konuşmalıyım. Lütfen..." dedi. Taehyung kesin bir dille, "Olmaz." dedi ve silahı babama doğrulttu. Sinirle, "Evimden çık!" diye bağırdığında korkmuştum. Babam da korkmuştu. Bir kız çocuğunun en kötü anlarından biridir; babasını korkarken ya da ağlarken görmek...

Ne zaman aktığını bilmediğim göz yaşlarımı sildim ve "Tae..." diye fısıldadım. İkisi de beni duymamıştı. Çünkü sesim çok kısıktı ve zaten duyurmaya da çalışmamıştım.

Babam boynunu eğdi ve biraz öyle kaldı. Taehyung'un, neden babama bu kadar kötü davrandığına anlam veremiyordum. Kalbim acıyordu ama yine de hiçbir şey yapamıyordum.

Birden içeriye iri yarı, siyah takımlı adamlar girince korkudan sıçramıştım. Onlar Taehyung'un adamları olmalıydı. Babamı zorla alıp, dışarı çıkarmışlardı ve ben hiçbir şey yapamamıştım. Olduğum yerde zangır zangır titriyordum.

Taehyung rahat bir şekilde silahını beline koyduğunda adamlar da çoktan babamı çıkarmışlardı. Kapı yine adamlar tarafından kapatıldığında, Taehyung bana döndü.

Ağladığımı görünce, sıkıntıyla nefes verdi ve yanıma geldi. Bir eliyle beni belimden tutarken, diğer eliyle gözyaşlarımı siliyordu. Tüm korkularımı unutup, "Neden bu kadar acımasızsın?" diye sordum.

Şimdi iki elide belimde, beni tamamen sarmıştı. Ellerim ve gözlerim göğüslerindeydi. Ağlamaklı sesimle, "Biraz ileri gitmedin mi? Niye b-bu kadar kinlisin. O sana bir şey yapmadı! En azından benim gözümün önünde ona böyle davranmamalıydın. Babamı öylece aşağılayamazsın Taehyung..." dedim.

Yine alaylı sırıtışı yüzüne yerleşmişti. Bir eli bacağıma doğru indi ve okşarken, "Öyle mi?" diye sordu. Gözlerimi kendim temizledim ve yüzüne ciddiyetle baktım. Kendimi toparlayıp, "Dün gece için özür dilerim. Çok üstüne geldim ve sen yine de bana yardım ettin. Bu yüzden teşekkür ederim. Ama şimdi bırak. Bugün okulda var. Gitmeliyim..." dedim.

Alaylı sırıtışı gitti ama yüzü yine de alaylıydı. Dudaklarıma bakarak, "Okula gidebileceğine hâlâ inanıyor musun?" dedi. Gözlerini dudaklarımdan bir saniye bile ayırmıyordu. Eli de sürekli bacağımı okşuyordu.

"Bugün sunum günü Taehyung. Gitmem gerekiyor, lütfen..." dediğimde eli kalçamı bulmuştu. İşte yine oluyordu. Yine aynı şeyi yaşamak zorunda kalıyordum.

Konu çok dağılıyordu. Şu an babam için de ona çok sinirliydim ama burnumun dikine gitmemeye çalışıyordum. Sonuç olarak ellerinin arasındaydım ve Taehyung en ufak bir sinirde her şeyi yapabilecek tipte biriydi.

Hâlâ gözleri dudaklarımdayken, "O puştlarla beraber sunum yapacaksın, bende buna izin vereceğim? Hı? Umuyorum fazla rüya görmüyorsundur." dedi.

Yanaklarım yanarken, "A-ama gitmezsem kalırım ve bu seneyi bir daha tekrarlamak zorunda kalırım. Bu en önemli ders..." dedim. Sesim kısık ve utangaç çıkıyordu.

Gözlerim ona bakmamak için ayrı bir savaş veriyordu. Zaten yüzlerimizin arası da aşırı mesafesiz olduğu için sürekli kıvranmak zorunda kalıyordum.

Otoriter sesiyle, "Dersten geçmeni sağlarım." dediğinde şaşkınca ona baktım. "Nasıl?" diye sorduğumda birden kalçamı avuçlamıştı ve ben dikleşmiştim. Bu hareketi birden olunca, onun yüzüne daha çok yaklaşmıştım. Sıkarken gülümsedi ve "Böyle sıkıcı olma bebeğim. Daha iç açıcı konuşalım. Mesela biraz sevişsek?" dedi.


.......................................................

Weird {VRose}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin