Çok yoğun olduğum için bölümleri geç atıyorum ve siz çok beklemek zorunda kalıyorsunuz. Bu yüzden bu özel ve uzun bölümü, size olan özrüm olarak kabul edin. Gerçekten özür diliyorum. Bu bölümü uzun yapmamın sebebi de bu. Güzelce okuyun lütfen. Sizi seviyorum, iyi seyirler~~❤️
~Park Chaeyoung~
Kustuğum nefretle içim rahatlamıştı. Şu an fazla cesurdum. İçimde bir yerlerde, kısık bir ses, bana onu kırdığımı söylüyordu ama o kadar canım yanıyordu ki o da benim gibi kırılsın istiyordum. Acı çekmesini ve kalbine sancılar saplanmasını istiyordum. İçimde ki öfke ve nefret susmuyordu. Bu beni bitiriyordu...
Arabanın hızı biraz daha artmıştı ve o sabırlı olmaya çalışıyor gibiydi ama ben sinirlenmesini istiyordum. Kudurmasını ve acı çekmesini istiyordum.
Diğer yandan hâlâ göz yaşlarım akmaya devam ediyordu ama ben yine de durmak istemiyordum. Anlamsızca gülmeye başlamıştım. Gülmemin sesi gittikçe yükseliyordu. Artık kocaman bir kahkaha dalgasına dönüşmüştüm.
Kahkahamın arasında durup, "Babam," gülmeye hâlâ devam ediyordum. "Evi terk ettim," kahkaham coşuyordu. "Beni," dizime vuruyordum bir yandan, "Şirket batmasın diye," belki de kriz geçiriyordum. "Sana satmış." Bir yandan ağlıyor bir yandan kahkaha atıyordum. Delirmiş gibiydim. "Ne yapsam TaeTae~~" şirin bir şekilde ismini söyleyip devam ettim: "Çok zenginsin ne yapsam?" Ağlamam artık kahkahamın önüne geçmişti. "Söylesene benim fiyatım ne kadardı?" Kendime açtığım kaçıncı yaraydı bu bilmiyorum. Yine de bir şey beni bunu yapmaya itiyordu. "Karını ne kadara aldın diyorum sana?! Umarım ucuz değildir. Çok üzülürüm ucuza satıldıysam."
Artık gücüm kalmamıştı. Cevap da vermiyordu. Hâlâ yoldaydık ve uykum geliyordu. Ofladım ve koltukta biraz daha yayıldım. Başımı geriye atıp, gözlerimi kapattım. Uyumuyordum. Sadece böyle durarak daha fazla gözyaşımın akmasına izin veriyordum. Canım gerçek manada çok yanıyordu. Kalbimde artık hissedemeyeceğim kadar sancı vardı.
Sonunda araba durmuştu ama ben istifimi bozmuyordum. Gözlerimi açacak hâlim yoktu.
Duyduğum seslere göre o, arabadan inmişti. Benim kapımın açıldığını hissettiğimde yüzümü buruşturmuştun. Kemerimi açıyordu.
Beni kucağına aldığında ona engel olmamıştım. Göz kapaklarım bile benim için kilolarca ağırlığa sahipti.
Sanırım bir eve girmiştik. Şu an merdivenlerden çıkıyorduk. Sesleri takip ediyordum. Güçsüzdüm ama yine de onun boynuna sarılmıştım ve burnum onun boynundaydı. Güzel kokusu burnumu dolduruyordu.
Boğuk sesimle, "Annemi istiyorum." dedim. Bir damla gözyaşım onun boynuna akmıştı. Öksüzlüğüm, hayatımda ki en ağır yükümdü. Bunu kaldırabildiğimi sanıyordum ama bazen işte böyle yıkılıyordum.
Derin bir nefes verdiğini duymuştum. Bende o sırada gözyaşlarımı zapt etmeye çalışıyordum. Hiç konuşmuyor olmasını, iyiye mi yoksa kötüye mi yoğurmalıydım? Bilmiyordum.
Aynı boğuk sesimle, "Bir şey demeyecek misin? Anneme küfür ettiğin gibi bana da küfür etmeyecek misin? Babamı ve beni yıktığın için kutlama falan da mı yapmayacaksın? Karın olduğum için bana zorla sahip olmayacak mısın? Hiç mi bir şey yapmayacaksın? Off Taehyung çok sıkıcısın!" dedim.
Beni yumuşak yatağa bırakırken, gitmemesi için yakasını tuttum. Nihayet gözlerimi açabilmiştim. Yakasını yavaşça çekerek, onu kendime yaklaştırdım. Ne yaptığım hakkında tek bir fikrim bile yoktu. Sadece istedim ve yapıyorum. Dudaklarını dudaklarıma yaklaştırdım ve üzerine kapandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Weird {VRose}
FanfictionChaeyoung, ölmüş olan annesini bir melek kadar temiz kalpli ve iyi biri zannediyordu ama gerçek öyle değildi. Taehyung'a göre ailesini, Chaeyoung'un annesi dağıtmıştı. Ona göre Chae'nin annesi tam bir fahişeydi ve ondan çocukluğunu çalmıştı. Bu düşü...