~Park Chaeyoung~
"Neden bu kadar gürültü var?" diye sordum. Kaygıyla ve biraz da korkuyla kanepeye yerleştim. Jisoo hayranlıkla bana baktı ve gülümseyerek, "Seni alkışlıyorlar deli!" diye bağırdı. Şaşkınca ona bakarken, "Beni mi?" diye sordum. Başını heyecanla aşağı-yukarı sallarken, "Seni." diye tekrarladı.
Mutluluktan gözlerim doluyordu. İnsanlar projemi beğenmişti. Geç hazırlamış olmama rağmen, beğenilmişti. Gerçi Taehyung yardım etmiş olmasaydı asla o kadar iyi bir sunum hazırlayamazdım ama beğenilmişti işte. Şu an o kadar rahatlamış hissediyordum ki. Yıllarımı verdiğim eğitimimi bitirmiştim. Hem de muhteşem bir sunumla! Şimdi de gelecek iş tekliflerini beklemeliydim. Bu o kadar iyiydi ki. Fazlasıyla mutluydum.
Jennie unniem de duygulanarak yanıma geldi ve "Ayy gözleri doldu bebeğimin." deyip boynuma sarıldı. Lisa her zaman ki havalı haliyle, "Seninkiler daha çok doldu sanki unnie," dediğinde hepimiz gülüyorduk. Jennie ve ben hem ağlayıp hem gülerken, Jisoo ve Lisa'da bizimle alay ediyordu. Ama hepimiz de mutluyduk. Onlarında sunumları yeterince iyi olmuştu ve resmen az önce Profesör bizi tebrik etmişti.
Şu an sahnede Jimin vardı ve sunumunu ciddiyetle yapıyordu. Sadece biraz sesini duyuyorduk. Dördümüz ve bir çok öğrenci daha arka odadaydık. Sunumlarını bitirenler buraya geliyordu ve biraz dinlenmek adına bir şeyler içiyorlardı.
Jennie sonunda boynumu bıraktığında tekrar kahvemi yudumlamaya dönmüştüm. Sunumu bizden de önce bitirmiş olan Jungkook yanımıza geldiğinde gülümseyerek onunla sohbete başlamıştık. Jungkook'u, az önce bir kızı resmen keserken görmüştük ve şu an Jisoo ve Jennie onu kıstırıyordu. Gülerek onları izlerken, Lisa'da araya girdi ve o, daha çok alay yerine sinirle, "Az önce sen Mina'yı mı kesiyordun?! Umarım yanlış anlamışımdır Kookie!" dediğinde anlamayarak ona baktım. Jungkook birden telaşlanarak "Ne memeler?!" dediğinde kahkahayı basmıştık. Lisa hâlâ gülmüyordu ama ben ve unnielerim, Jungkook'a aynı anda "Sapık!" diyerek gülmeye devam ediyorduk.
Lisa Jungkook'a öldürücü bir bakış atıp yanımızdan gittiğinde gülmeyi kesmiştik. O neden öyle davranıyordu? Jisoo, "Yoksa... siz, ikiniz... OHAAA!!" elini ağzına kapattı ve anırır misali sesler çıkarmaya başladı. Jennie'de aynı tepkiyi verirken, "Peşinden git bari hâlâ oturuyorsun Jungkook!" diye araya girdim. Jungkook hemen başını sallayıp, Lisa'nın arkasından çıktı.
Birkaç dakika sonra gülüşmelerimiz durgunlaşmıştı. Jennie ve Jisoo koyu dedikodularına devam ederken, sadece kahvemi içip onları izliyordum. Tam o sırada içeriye Jimin girmişti. Sunumu bitmiş olmalıydı. Zaten o en son kişiydi. O zaman başka sunum yapacak olan kalmamıştı ve şimdi dağılabilirdik.
Gözlerimi ondan alıp, tekrar kahveme çevirdim ve son yudumumu alıp bardağı sehpaya bıraktım. Aynı zamanda ayağa kalktığımda, "Sunumlar bitti, şimdi eve gitmeliyim. Hoşçakalın bebeklerim." dedim ve çantamı aldım. Kabanım zaten üzerimdeydi. Jisoo ve Jennie'de bana gülümseyerek veda ettikten sonra onları orada bırakıp, çıkışa yöneldim.
Jimin tam karşımdaydı. "Sunumun harikaydı." dediğinde dönüp ona baktım. Gülümsedim ve "Taehyung sayesinde, ayrıca seninki de çok güzeldi." dedim. Aslında onun sunumunu dinlememiştim ama kabalık etmek de istemiyordum.
O da gülümsedi ve saçlarını karıştırdı. "Ahh evet birde ona... özrümü iletirsen sevinirim. Bu arada teşekkür ederim Chaeyoung." Tekrar gülümsedi ve elini ensesine attı. Şaşkınca, "Neden?" diye sorduğumda "Kütüphanede... beni yargılamadın. Bugüne kadar da çok iyi bir arkadaş oldun. Züppe bir kişiliğim olduğunu biliyorum ve insanlar beni bu yüzden çok yargılıyor. Ama sen bana hiç öyle davranmadın... Yani teşekkür ederim işte." diye cevapladı.
Tam ona bir şeyler söyleyeceğim sırada arkamdan Taehyung'un sesini duymuştum. "Chaeyoung-Ah?"
Jimin kolunun altında tutuğu dosyayı eline aldı ve "Herneyse hoşçakal Chae." deyip yanımızdan uzaklaştı. Ona gülümserken, arkamı dönmüştüm. Açıklama bekleyen Taehyung'a doğru ilerledim ve yanağını öptüm. "Hadi gidelim."
Elimi tutarken, sert yüz ifadesinden hiç taviz vermemişti. "Ne konuştun onunla?" Onun yanaklarını ellerimin arasına aldım ve gülümseyerek açıkladım. "Arkadaşça konuştuk işte. Senden özür dilediğini söyledi. Hem birde... o iyi biri Taehyung. Bu kadar sert olma. Zaten artık okul da bitti. Bir hafta sonra mezuniyet var. Lütfen sert davranma. Hım?"
Tatlılıkla yüzüne bakmaya çalışırken, aynı zamanda da gülümsüyordum. Yüzünü buruştururmuş gibi yaptı ve "Şunu yapmayı keser misin, domuza benziyorsun!" dedi. Ben gülerken, o da daha fazla dayanamamıştı. Kafasını salladığında uzatmadım ve birlikte konferans salonundan çıktık.
*
"Lütfen artık şu domatesleri ince soyar mısın Taehyung?! Ahh cidden!" Bıçağı ondan alıp kendim soymaya başlamıştım. Onu arkamda bırakmış olma fikri, akıllıca değildi...
Arkadan erkekliğini kalçama dayatarak beni sıkıştırdığında, yutkundum. Bıçak ve domates elimde öylece kalıvermişti. Donmuştum sanki.
"Bana dün gece bir söz vermiştin Bayan Park Chaeyoung..." (G.Kore'de kadınlar, evlendiklerinde kocalarının soyadlarını almazlar) Arkadan bedenime hafifçe sürtünmeye başlamıştı. Dün gece ona projeyi bitirdikten sonra, sevişme sözü vermiştim. Hadi ama yine de ilk önce yemek yememiz gerekmez mi?!
Onu hemen durdurarak, kendimden uzaklaştırdım. "Tamam sevgilim ama ilk önce yemeğimizi yiyelim." Ondan hemen uzaklaşarak, ocağa yöneldim. Yemeği kaşıkla karıştırırken, gülerek beni izlemesini umursamamaya çalışıyordum.
.
Şimdi, itiraz etmeyin, finale az kaldı. Belki bir belki iki bölüm. İtiraz yok, döverim! Kdjsj
❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Weird {VRose}
FanfictionChaeyoung, ölmüş olan annesini bir melek kadar temiz kalpli ve iyi biri zannediyordu ama gerçek öyle değildi. Taehyung'a göre ailesini, Chaeyoung'un annesi dağıtmıştı. Ona göre Chae'nin annesi tam bir fahişeydi ve ondan çocukluğunu çalmıştı. Bu düşü...