~Park Chaeyoung~
Şömine ateşine dalmışken, son bir haftada hayatım da nelerin olup bittiğini düşünüyordum. Taehyung'u tanıdığımdan beridir ne çok şey değişiyordu.
Asla bir sevgilimin olmayacağını düşünen ben, yoktu artık. Şimdi biri öylece hayatıma girmişti ve beni zorla karısı yapacaktı.
Peki ben bunu istiyor muydum?
Bilmiyorum. Düşündüğüm tek şey bu değildi ve açıkçası kafam çok karışıktı. Aslında bunu babam için yapıyordum. Çünkü kendi emekleriyle kurduğu şirketin, benim yüzümden iflas etsin istemiyordum.
Babamı mutlu edebilmek için üvey anne ve Seulgi'ye bile katlandım. Şimdi başka bir sorun var. Ona da katlanabilirim. Babam için...
Aklıma annemin yokluğu gelmişti yine. Öksüzlüğüm, gözlerimi dolduruyordu. Kalbime sancılar girerken, kendimi sıkıyordum.
Kalın sesiyle, "Anneni mi özledin?" deyince şaşkınca ona döndüm. Şüpheyle, "Nerden biliyorsun?" diye sordum.
Gülümsedi ve elinde ki sigarayı kül tablasına ezip, koltukta daha fazla yayıldı. Ben yerde, tam şöminenin karşısında oturuyordum.
Gülümsemesi yerine, soğuk bir yüz ifadesiyle, "Özlemek anlamsız. O öldü. Güçlü olmayı öğrenmelisin." dedi. Sinirle gözlerimi sildim ve "Sen nerden anlayacaksın ki? Sürekli böyle konuşuyorsun." dedim.
Karanlık evde tek ışık kaynağı şömine ateşiyken, fazla cesurdum. Yüzü iyice sertleşirken, "Çünkü annemi, babam öldürdü. Bende babamı öldürdüm." dedi.
Ben şok ifademle, "Ne?" diye sorarken, o beni dinlemeden hışımla ayağa kalktı ve dışarı çıktı. Şöminenin önünde öylece donmuştum.
Şoktan çıkamamıştım ama bedenim çözünmüştü. Ayağa kalkacak gücü, kendimde bulunca hemen ayağa kalktım ve kapıya doğru ilerledim.
Ayağımda sadece ev terliğinin olmasını umursamadan dışarı koştum. Kar, bütün bileklerimi kapatmıştı. Hâlâ yağan kar tanelerinin arasında, onu aramaya koyuldum.
Bağırarak, "Taehyung-ah! Tae! Taehyung-ah!!!" onu çağırmaya başladım. Yoktu. Görünmüyordu. Ses de yoktu.
Korkudan ve soğuktan titriyordum. Yere yığılacağım sırada, birden ayaklarım yerden kesilmişti. Onun yüzünü gördükten sonra korkum azalmıştı.
Ben gitti sanmıştım ve çok korkmuştum. O ise yine bana sinirliydi. Gerçekten sinirden başka bir şey hissetmiyor mu bu adam?!
Kucağındayken, kendimi çok güçsüz hissediyordum. Ayaklarım, çıplak bir şekilde kara girdiği için soğuktan, onları hissetmiyordum.
Beni tekrar şöminenin önüne getirmişti. Bu sefer beni kendi kucağına oturtmuştu. Sinirle, "Niye dışarı çıkıyorsun?! Kafayı mı yedin? Çıplak ayaklarla bir de!" diye kızmaya başladı.
Korkuyla başımı eğdim ve "Sen öyle gi-gidince, çok ko-korktum." dedim. Sıkıntıyla nefes verdi. Bir eli belimi sarmışken diğer eli ayaklarımı okşuyordu. Isıtmaya çalışıyordu...
Onun yüzünün yüzüme çok yakın olduğunu hissettiğimde, yine kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Öpmeden, dudaklarını yanağıma sürttü. Oradan kulağıma kadar ilerlemişti ve tekrar yanaklarıma dönüp, bu hareketini tekrarlamaya başladı.
Ben hem huylanıp hem de utanırken, o bunun tadını çıkarıyordu. Eğik olan başımı biraz oynatıp, hafifçe kaldırdığımda hala dudaklarını yanağıma sürtüyordu.
Dudaklarını kaldırdı ve yine aynı yakınlıkta, gözlerini gözlerime dikti. Tehlikeli sesiyle, "Sana geçmişimi anlatmam Chae. Sana ağır gelir." dedi ve dudaklarını dudaklarıma kapattı.
Duyduğumla gözlerimden bir damla yaş, firar etmişti. Gözyaşım öpüşmemize karışırken, o bir yandan belimde ki elini oynatarak kazağımın altına soktu.
Üşümüş sırtımı parmak uçlarıyla okşuyordu. Eş zamanlı olarak ayak bileklerimde, onun hakimiyetindeydi. Ben soğuktan, yeterince güçsüz olduğum için engel de olamıyordum.
Son kez üst dudağımı emdikten sonra dudakalarını çekti. Ayağımda ki elini kaldırdı ve gözyaşlarımı temizledi. Başını boynuma gömdü ve "Sakın sözümden çıkma tamam mı? Bu yapacağın, en son hata olsun. Eğer sözümden çıkarsan kendime engel olamam ve senin canın yanar..." dedi.
Galiba, hayatım artık tamamen onun ellerindeydi ve ben hiç bir zaman kurtulamayacaktım. Çaresizliğin en son kademesindeydim ve asla kademem yerini değiştiremeyecekti.
Çaresizlikle yapacak hiç bir şeyim yoktu. Bu yüzden başımı sallayarak, onu onayladım. Başka ne gelirdi ki elden...
..........................................................
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Weird {VRose}
Fiksi PenggemarChaeyoung, ölmüş olan annesini bir melek kadar temiz kalpli ve iyi biri zannediyordu ama gerçek öyle değildi. Taehyung'a göre ailesini, Chaeyoung'un annesi dağıtmıştı. Ona göre Chae'nin annesi tam bir fahişeydi ve ondan çocukluğunu çalmıştı. Bu düşü...