*Ay attığım çığlıklarımın karşısında sadece şekil değiştiriyordu...*
Sisler bulvarı haykırıyordu sessizliğe , ruhlar yorgundu yatıyorlardı.
Onlara ağlayan bedenler ızdırap içindeki o kor kızıllıkla bütünleşmişti. Katledilen duygular kaçışmaktaydı. Sığınacakları yaralı bedenler uğranmıyan mekana ev sahipliği yapıyordu.
Acı insan bedenine bürünmüşcesine sinsi sinsi insanlığın içine zızmıştı. Yavaşca kötülüğü yayıyordu gizliden gizliye. Ruh ve bedeni birbirine düşman haline getirmişti . Beden ve ruh zıt kutuplar gibi birbirini itiyordu.
Karmakarışık duygulara misafir olmuştum.Ne yapmalıydım bilmiyordum. Lale ' nin çığlığı etrafa atılmış bi ok gibi hedefini vurmuştu.Yaşlarımı dindiremiyordum. Acı ve çaresizlik içinde kalakalmıştım.
Donmuş bir şekilde Lale ' nin ayak topuğuna batan bıçağın açtığı yaradan akan kanda gözlerim sabitlenmişti. Lale hıçkırarak ayağın tutmuş olduğu yerde çömelmişti.Gözlerimi Lale ' den çekip Deren ' e kaydı.Korku dolu ifade ile ikizine bakıyordu. Yerinde öylece durmuş Lale' nin kanayan ayağında gözlerini sabitlemişti.
Çaresizdi . Kardeşini bu acıdan kurtaracak hiç bir şeyi yoktu. Yanına gidip destek olamazdı da.Ne yapmam gerektiğini de bilmiyordum. Ama elim kolum bağlıda olsa bir şeyler yapmalıydım.
Ve o anda ağzımdan istemsizce dökülen sözlerle herkesin bakışlarıyla karşılaştım.
" Doğrul yerinden Lale . Bunu ailen ve ikizin için yap.Cesaretini toplayıp bu lanet olasıca parkuru tamamla. Süren azalıyor. Hızlı ol."
Benim sözlerimi duyduktan sonra yerinden doğrulmak için çabaladı. İlk başta bocalamıştı ama ikinci denemesinde başarmıştı. Yerinden doğrulup parkuru tamlamaya başlamıştı. Parkurun sonuna az kalmıştı . Canı yansada son adımını atarak parkurdan indi. İndiği anda Deren ' in tuttuğu nefesi verdiğini fark ettim.
İndiği anda Deren onun yanına sürünerek geldi. Lale ' ye sarıldı hızla . Dere 'nin kollarında küçük bir kız çocuğu gibi ağlamaya başladı. Derem onu sakinleştirmek için bir kaç kere kulağına bir şey fısıldıyordu ama buradan duyamıyordum. Kafamı çevirip yerde oturanlarda gezdirdim. Yaralarıyla meşkuldüler.
Gözlerimi kapatıp sırt üstü uzandım halsizdim. Acı bedenimi tüketmişti. Halsizlik zihnimi bulandırıyordu . Hiçbir şeyi artık düşünemez olmuştum. Yerden bedenime doğru geçiş yapan soğuk bel kavisimden yüksekiyordu ;sinsi bir yılan edasıyla bedenime zehrini geçiriyordu. Ayak seslerini duyduğumda gözlerimi açıp kimin geldiğine baktım ellerinde ilk yardım çantalarıyla bizim tarafa doğru yürüyorlardı.
Kararsızca etrafımdakilere bakındım. Onlarında benden farkları yoktu. Ama hareketsizce durup onların bize doğru gelmesini bekledik.Yanımıza gelip ellerindeki çantadaki malzemelerle yaralarımıza pansuman yapmaya başladılar. Canım yana yana pansumanın bitmesini bekledim.
Çıkartılan ayakkabımı ellerimin arasına aldım. Tabanı felaket haldeydi. Paramparçaydı. Diğerlerinede baktığımda onlarda pansumaları yapılıyordu. Ayaklarındaki yaranın ciddiyetini anlamaya çalışıyorlardı.Pansuman bittikten sonra yanımızdan ayrıldılar. Yerimden doğrulmayacak derece halsizdim. Ve ağrım kesik kesik
kendini belli ediyordu. Ağrım için keşke ilaç verselerdi . Ama sanırım bile isteye vermemiştiler. Acı çekmemizden zevk alıyordu o pislik adi adam.Cızırdayan hopolörden gelen sesle bedenimi arkaya çevirdim.
"Evet odalarım hepiniz başarıyla tamamladınız parkuru.Aferin sizlere . Şimdi karşınızda duran buz dolu olan fanusta 10 dakika durmanınızı istiyorum. Şunu tekrar hatırlatayım süre bitmeden çıkamazsınız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
V.I.P ODALAR
Misterio / SuspensoHer biri çok farklı yaşam koşullarına ve karaktere sahip 8 farklı insan, kendilerini ansızın yüzlerce olası bir oda ile donatılmış bir labirent içinde bularak uyanırlar. Biri matamatik öğretmeni , biri yazılım mühendisi ,biri doktor ,biri yazılım m...