9-BÖLÜM

55 28 0
                                    

* Sürgündeyim ruhum kendine sığınaklar ararken...*

Gölgeler tedirginlikle yalnızlığı karşılarken ben karanlığın ay yansımasıyla aydınlatıldığı o yerde korkusuzca duruyordum. Yavaşça benim gücümle küçülen ve yutulan  gölgeler bedenimden yansıyan gölge oluverdi. Damarlarımda akan  kanın akış hızı adımlarımı hızlandırdı. Bu cesret benim  mahzenim
olacaktı . Bugünden  itibaren...

Yatağımda oturmuş bugün olanları düşünüyordum . Her şeyi ince ince  düşünerek yapmalıydık. En küçük  hata bile bizim için kötü sonuçlar doğurabilirdi. Bununla başa çıkmak bile büyük kayıplara sebep olabilirdi.
Bu oyun perdesi biz bu oyunu sonlandırmadan kapanamazdı. Oyunun kötü karakterleri iyi karaklerlerin oyunu oynamasına engel oluyordu. Yönetmen ise olacaklardan habersiz kendi kurgusuyla seyircilerin karşısında sergileyeceğimiz oyunu bekliyordu.

Ama bilmediği bir şeyler vardı. Oyunda küçük  değişikler olduğu gibi büyük değişiklerde vardı.
Yönetmen ise keyifle oyunun sergilenmesini bekliyordu. Ama sanırım bizim oynadığımız oyunda piyonlar değişmiş oyunu yönetmeye başlayanlar bizler olmaya başlamıştık ama hâlâ bunlardan kimsenin haberi yoktu. Oyunun kurgusu tamamlanır tamamlanmaz bunu yönetmene  sunacaktık.

Kurgu kusursuzdu tek kalan şey bunu seyircilere hatasız bir şekilde sergilemekti.

Başarımızı hep beraber kutlayacaktık. Hayatlarımıza kaldığımız yerden devam edecektik.

İki gündür zamanı kolluyorduk çünkü bugün 1. Oyunun son aşamasını oynayacaktık. Oyunun tehlikesini biliyorduk. Belki oyun alanında hayatımız sonlanabilirdi ama buna şimdilik karşı gelemiyorduk, bugün kazasız altlatmayı cânı gönülden istiyordum.

Vakit henüz gelmemişti. Belkide şuan oyun alanını hazırlıyorlardı. Oyun alanında nasıl bir strateji sergilemeliydik bilmiyorduk. Belki yine beyaz gülen surat  maskesi takan adamın gekeneksel konuşmasıyla bilgilendiriliyor olacaktık az sonralar.

Sakinliğimizi her zaman koruyorduk ama keşke karşımızda olabilseydi . İşte o zaman yüzüne sıkı bir yumruk atma isteğimi dizginlemezdim.
Ukala ukala konuşmaları , sözlerindeki iğneleme , alaycı hal ve kareketleri insanı sinir ediyordu.
Karşımıza çıkacak kadar korkak olmalıydı ki sadece oyun zamanında bizimle iletişime geçiyordu.

Bunun da elbet bir sonu olacaktı. Bizimde bu oyunda söz hakkımız  zamanı geldiğinde  gerçekleşecekti.

Husursuz bedenimi sakinleştirmek için elimden geleni yapıyordum ama başaramıyordum. Her oyunda bilinmezlikler beni mahvediyordu. Göz kirpiklerimi hızla açıp kapıyordum . Soluklarım hızlanmış atan kalbimle yarış halindeydi. Hırıltılı soluklarım odadaki duvara çarpıp kulaklarıma ulaşıyordu. Damarlarımda akan kan sanki her akışında bedenimiden bir şey söküp atıyordu.

Vücudum hissizleşiyordu sadece ruhsal acılara yoğunlaşıyordum. Ve o acılarla yaşama karşı koyuyordum. Benimle bütünleşen korkularıma  her gün bir yenisi ekleniyordu.
Sancılı geçen günlerimin her saati huzursuzluk ve gerginlikle devam ediyordu. Kaderime eklenen her kötü gün beni yıkıma uğratıyor , uçurumun dibine sürükleyip orada bırakıp beni terk ediyordu.
Ben ise kayıtsızca her şeye boyun eğmek dışında bir şey yapıyordum.
Aslında burada geçirdiğim günlerde tek bir şeyi anlamıştım. Korku beni esir almıştı ben bu hayata gözümü açtığımdan bu yana. Ve yapmam gereken şey bu korkuya şavaş açmaktı.

Bedenimin ihanetine uğruyordum ben günlerdir. Zihnim bedenime hükmediyordu. Onu kontrol altında tutamıyordum.

Oyun aşamasında ne kadar temkinli ve sakin olursam bu benim yararıma olacaktı. Çünkü iyi gözlem yapıp ona göre çözüm yolu bulmalıydım. Hatasız bir şekilde belirli olan zaman içinde süreyi iyi değerlendirip oyunu bitirmeliydim.

V.I.P ODALARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin