8-BÖLÜM

65 34 0
                                        

* Karanlığın bekçileri ,cesaretine kibrit çakarken ....*

Hayatın silinmez gerçekleri vardır. İnsanoğlu her zaman acı çekmekten veya çektirmekten kurtulamaz. Biz ise bu yerde acı çeken tarafız. Herkes antrenman boyunca çok fazla acıya maruz kalmıştı. En başta gelen şey uykusuzluktu. Anternmanlar bazen gece 02:00 ' de başladığıda oluyordu. Bağırtılar eşliğinde uyanmak zor bir süreçti. Ve önemli detayı ise bedenimiz daha hiç dinlenmeden antrenman için zorlanıyorduk. Bazılarımız neredeyse ölümden kıl payı kurtulmuştu. Lale ve Lavin uykusuzluğa dayanamdıkları için denizde kısa bir boğulma anı yaşamışlardı. Meriç ve Barboros ' un onları fark etmeleriyle kurtulmuşlardı. Geç fark etselerdi sonuçları düşünmek bile istemiyordum.
Antrenman boyunca epey zorluklarla mücadele etmiştik. Tahminlerimizce bu  oyun alanında nefeslerimizi tutacaktık bu kesindi ama nasıl bir oyun olacağını hâlâ bilmiyorduk. Cevapsız sorular zihnimizde dolanıp duruyordu. 

Gizli kalmış kelimelerim vardı benim zihnimin sis perdeleri ardında. O gizli kalmış kelimelere ulaşabilmek biraz zor. Sabrederek elde edilecek. Sığındığım yalan gerçekleri fısıldıyorum kulaklarıma. Araladığım dudaklarımdan çıkan kelimelerin hepsi sahte kendimi kandırmak için kurulmuş yalan cümleler. Bu sahte cümleler elbet ortaya çıkıp gerçekleri belli edecek.
Peki biz bu gerçekleri kabul edecek miydik? Kim bilebilir ki.

Yatağımda oturmuş öylece düşünüyordum. Bu zorlukların sonu gelecek miydi?
Peki bizler özgürlüğümüzü tekrar alabilecek miydik?
Karamsar düşüncelerime umut olacak hiç bir ışık göremiyordum.
En zoruda acımı hiç kimseye anlatamıyor oluşumdu. Çaresizlik boynuma dolanmış ipten farkı yoktu.Bakışlarımı kapımın yukarısında sabitlenmiş olan kameraya çevirdim. Şuan acaba izleniyor muydum?
Peki bunlar neden oluyordu. Sebebi neydi bu esirliğimizin. İlk başta onu tanıdığımızı söylüyordu maskeyle yüzünü gizleyen adam. Sesini daha önce hiç anımsamadığımı zannediyorum. Ben tanıdığımdan bile emin değildim.

Belkide daha önceden gördüğüm ama önemsemediğim hiç dikkat etmediğim biri olabilirdi.
Uykusuzluktan zar  zor açık tutabildiğim göz kapaklarım beni sonsuz bir uykuya davet ediyordu ama sanki uyumamam için zihnim sinyaller gönderiyordu. Bende bu sinyale uyuyordum. Uyumak için akşamı beklemek en iyisiydi. Sanki akşam olduğunda etrafıma koruma kalkanı örülüyor gibi hissediyordum. Ve o tatlı uykudan hiç uyanmak istemiyordum.
Öylece oturmaktan sıkıldığım için yatağımdan doğrulup hücremin kapısına doğru adımlamaya başladım. Kapımdaki küçük  pencereden koridoru izlemeye başladım ama ne ses nede bir hareket vardı.
Sakin  geçecek bir gün belki olabilirdi. Ve bugün içinde hepimiz iyice dinlenebilirdik.

Tam kapıdan çekilecekken  kapımın karşısında duran 002 hücresinde bulunan Lale ile karşılaştım benim gibi kapısının penceresinden koridoru izliyordu. O kadar dalgındı ki beni fark etmemişti. Hafif bir sesle ismini zikrettim.
İlk iki seslenmemde duymamıştı.
Sesimi biraz daha yükseltip ismini tekrar zikredip. Bu sefer başarmıştım. Gözleri sesin geldiği yeri ararken gözlerimiz keşişti.

"Nasılsın Lale ?" dedim. İlk başta sessiz kaldı. Uzun uzun yüzüme bakmaya başladı. Sonra emin bir şekilde konuşmak için dudaklarını araldı.

"Ne söylememi bekliyorsun ki ? Burda kapana kısıldık ,herkes olacakları bekliyor. Ailemden ayrıyım ve ikizim bile yanımda değil. Onu özlüyorum bu lanet olasıca yerde aynı yerdeyiz ama uzağız birbirimize. Canım yanıyor hâlâ yaralarım tam olarak iyleşmiş değilim. Sadece umut ediyorum kurtulmak için buradan."

Gözlerindeki kırgınlığı ,acıyı , özlemi fark etmemek elde değil. Ama yapacağımız bir şey yok gibi gözüküyor şuan.
Herkesle iletişim içinde olmamızın tek bir yeri var oda dalış antrenmanları. Son kez tekrar bugün yapılacak daha önceden bilgilendirilmiştik. Sadece ne zaman olacaktı onu bilmiyorduk.
O zamana kadar bir şey düşünüp ona göre hareket etmeliydik.

V.I.P ODALARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin