10 - BÖLÜM

49 25 0
                                    

*Gölgesini yumrukladığım hüzün heybesi...*

Korkularım beni hayal perdesine saklanan küçük savunmasız bırakmıştı. Suçlu değildim ama hatalıydım. Zihnim karmakarışıktı. Rüya gördüğümü biliyordum. Ama bu rüyalardaki geçitlerden sıyrılmam gerekiyordu . Fakat gücüm yoktu. Savrulan bedenimi rüzgarın esintisine bırakmıştım. Rüzgar rotasını nereye çevirmişse bende ona ayak uyduruyordum.

Siyah dumalar arasından bana doğru gelen bir beden vardı. Beden her adımında bana doğru yaklaşıyordu. Silik görüntüsünü ne kadar gözlerimle netleştirmeye çalışsamda yapamıyordun. Karşıma geçmiş duruyordu. Yüzü siyah dumanlardan dolayı gözükmüyordu. Sadece hissedebildigim şey aldığı soluğun bana verdiği sıcaklıktı.
Bana aşıladığı bu güven hissinden hoşlanmamıştım. Yadırgamam gereken bir durumdu . Çünkü ben hayatım boyunca hep tektim. Kimse yanımda bulunmamıştı. Olmayacaktıda hiçbir zaman.

Kapattığım gözlerimi açtığımda karşımda duran silüet yok olmuştu. Kafamı etrafımda gezdirdim ama onu bulamamıştım. Etrafımda yanan hiçbir ışık yoktu. Karşımda uzun bir yol vardı ve ben o yolu göremeden yürüyor ve ölüme adım adım ilerliyordum.

Yürüdüğüm yollar ben yürüdükçe sanki daha da uzuyordu. Biraz uzakta olan ağaca her adım atışım onu benden bir adım uzağa götürüyor gibiydi.
Adımlarımı hızlandırıp yürümeye devam ettim. Hızlandıkça yolun sonu gelmiyordu. Ağac sanki indadıma daha uzağa gidiyordu. Adım atmayı bırakıp koşmaya başladım. Ne aldığım düzensiz solukları nede vüduma her koşumda bedenime izler bırakan çalıları umursuyordum.
Hızlandıkça hızlandım. Aldığım soluk ciğerlerimi acıtsada umursmadan koştum. Ama ne kadar koşsamda karşımda duran ağaca ulaşmıyordum. Bakışlarımı ayaklarıma çevirdiğimde ayklarımın kanadığını fark ettim. Ama acı hissini bedenim hissetmiyordu. Umursamadan koşmaya devam ettim. Tam adımı atacakken karşıma uçurum çıktı. Nasıl ve neden olduğunu anlayamıştım. Az önce yolda koşan ben şimdi uçurumun dibinde bir ayağım toprağa basarken bir ayağım havada kalmıştım.

Şaşkındım .

Bedenimi iki adım geriye doğru attım. Uçurumun kasvetli havası ve karanlığı gözlerimi etraftı incelemesine sebep olmuştu.

Bir kaç adım daha geriye doğru gidecekken ayaklarımın altıntan toprak kaymaya başladı. Geri gitmeyi başaramıyordum. Bedenim kayan toprakla beraber uçuruma düşüyordu. Korkudan dudaklarımdan firar eden kelimlerle uçurumda sesim yankılandı.

"HAYIIIRRR!"

'*'*'*'*

Gözlerimi açtığımda karşımda bizimkileri gördüm. Nefes nefese kalmış halimi umursamadan onları soru yağmuruna tutum.

"Ne oldu bana? Neden yanımdasınız? Oyuna ne oldu? Edizi en son kurtarıyordum . Şimdi o iyi mi?"

Kimse cevap vermiyordu. Herkesi odağında ben vardım.Sorgu dolu bakışlarımla kızlara baktım ama sessiz kalmakta kararlı gibiydiler.

Sessizliği bozarak konuşmaya başladım.

"Neden susuyorsunuz siz. Bir cevap bekliyorum farkında mısınız?"

Sessiz kalmaya devam ediyorlardı hâla.
Sessiz kalmaları beni sinir ediyordu. Öfkemi dizginlemedem konuşmaya başladım.

"Konuşsanıza ! Susmanızın nedeni ne ? Neden bilmediğim bir odadayım? Ve Ediz neden burda yok . Bir şey desenize susmayın konuşun hadi."

Öfkemi kontrol altında tutamıyordum. Bir şeyler söylememeleri beni daha da endişelendiriyordu. Suskunluğumdan faydalanan Lavin konuşmaya başladı.

V.I.P ODALARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin