*Yolumun karanlığa karışan noktasındayım....*
Birden bire bulandım karanlık mazime , sırlarda kayboldum.
Çıkmak istesemde zihnimin mahkumiyetinin altında ezildim.
Ezildıkçe zihnimin zifiri karanlığına hapsoldum.Silik ruhların mahzenine kabul edildim.Görünmez insan varlıklarını hissediyordum .
Ama bu sadece hissetmekle kalıyordu. Onları görmüyor iletişim kurmuyordum. Sadece bana yaydıkları o karanlık hissi hissedebiliyordum.Beyaz gülen surat maskesi takan adamın söyledikleri herkesin kafasını karıştırmıştı.
Ne demek izleniyorduk her an.
Oyun parkularını anlayabilirdim ama biz odalarımızda giyiniyor ve ihtiyaçlarımızı hallediyorduk.
Şuana kadar yaptıklarımı gözlerimden sis perdesi gibi geçerken pişmanlık ve utanç bedenimi ele geçirmişti.
Hücreme girdiğimde kesinlikle buna bir çözüm yolu bulmalıydım. Sızısı devam eden ayağımla daha fazla ayakta durmak istemiyordum. Hareketlenerek ilerlemeye başladım.
Burdan hemen ayrılmalıydım.Benim hareketlenmemle diğer hücredekilerde hareketlendi.
Herkesin yüzünden şaşkın olduğu belli oluyordu. Hiç kimse konuşmak için çabalamadı. Birbirimizle iletişime geçmedik.
Yanıma gelen maskeli kadın korumalarla bulunduğum hücreye doğru ilerlemeye başlamıştık. Kararsızca etrafımı izlemeye başladım. İlk buraya geldiğimiz yoldan gitmek yerine başka bir yoldan ilerliyorduk . Her zaman oyun alanlarına farklı yollardan gidiyorduk.
Gözlerimle etrafı daha iyi taramaya başladığımda kameraları fark etmem zor değildi. Koyu yeşil duvarların olduğu koridordan ilerlemeye devam ediyorduk. Sağa döneceğimiz zaman ileride duran yol ayrımında küçük bir pencere gördüm ama sıradan bir pencere değildi bu insan uzunluğunda bir kapı gibiydi. Siyah renkteydi camın rengi. Olduğum yerde durmam kadın korumaları rahatsız ettiğinden buldunduğum yerden sertçe ittirilmemle ilerlemeye devam etmeye başladım.O pencerenin nereye açıldığını bilmek zorundaydım. Yol bitiminde hücremi görmemle adımlarımı hızlandırdım . Hızla odama girip ilk yardım çantasının içindeki malzemeyle yaralarımı onarmalıydım. Umarım halledemeyeceğim derecede büyük bir yaram yoktur.
Hücremin kapıları açıldığında içeriye doğru adımladım . Kapım kapatıldıktan sonra odamdaki değişikliği fark etmeye başladım. Sedir yatak kalkmış. Yerine tek kişilk bir yatak getirtilmişti. Yatağa doğru ilerleyip oturdum. Oturduğumda gıcırdayan yay sesi kulaklarıma ilişti. Pek rahat olmasada sedir yatağa rağmen bunada şükretmeliydim. Hemen yatağın baş ucunda duran küçük çantayı ellerimle kavrayıp kucağıma bıraktım. Çantayı açıp içinden bana lazım olacak malzmeleri çıkardım. Ayağımı görebileceğim şekilde tuttuktan sonra pansuman yapmaya başladım. Hızla pansuman yaptıktan sonra çantayı tekrar açıp içinde duran makası ellerimin arasına aldım . Kafamı kaldırıp baktığımda hücreme kameranın yeri değiştirilmişti. Tam kapının üstünde konumlandırılarak benim görülmemi sağlıyordu. Yataktan kalkıp yatağın sol tarafına yürümeye başladım. İlk yardım çantasınıda yanıma alarak yatağın soluna çöküp makasla yatağın belirlediğim yerdem kesmeye başladım. Kimsenin fark etmemesine önem vermeliydim. Kesim işini bitirdikten sonra ilk yardım çantasının içinde duran bana sonrdan da lazım olacak malzemeleri yatağın içine farklı farklı yerleştirmeye başladım. Yerleştirmeye bitirdiğimde elimdeki makaslada diğer koşelerinide kesmeye başladım aynı şekilde .
İşimi bitirdikten sonra yatağıma oturdum tekrar .
Üzerinde bulunan pikeyi çekip uyumak için yatağıma serildim.Siyah bulutların sardığı karanlık salıncakta sallanıyordum.Hızlı bir şekilde sallanıyordum salıncakta. Garipsediğim şey ise etrafımı göremiyordum.Her yer sislerle örtülmüştü. Etrafta yankılanan baykuş seslerinden başka ses yoktu.
Bedenimi ele geçiren korkuyla gözlerimi etrafta dolaştırmaya başladım . Göremediğim halde etrafta bir şey arıyordum . Sanki beni izleyen birinin varlığını hisseder gibiydim. Başımı öne çevirir çevirmez karşımda çift kan kırmızısı koyuluğundaki gözler bulunuyordu. Karşımda duranın sadece gözlerini görebiliyordum. Şeytani pırıltılarla beni gözlemleyen silik süliet ...
Ellerimi salıncaktan çekip kalkmaya hazırlanırken ayaklarımın kaymasıyla yere çakıldım.
Yere düşmemle vucüduma sarmalanan ağrıyla ağzımdan küçük bir inleme dökülüverdi.
Salıncağın iplerine tutuna tutuna doğrulmaya çalıştım.
Kakmayı başardığımda gözlerimle kan kırmızısı koyuluğunda olan çift gözleri aradım ama bulamadım. Uzaktan gelen kısık sesle etrafıma bakındım.
Ses her salise dahada bana doğru yaklaşıyordu.
Katlanamayacağım derecede desibeli yüksek olduğunda kulaklarımı ellerimle kapatıp sesi en aza indirmeye çalıştım ama başaramıyordum. Ellerime doğru akan sıcak ıslak bir şey beni afallattı.
Ellerimle kulağımı taradığımda bunun kan olduğuna kanaât getirdim.
Saniye daha geçmeden burnumdan da akan bir sıvı geldi. Kokusunu içime çekmemle bunun kan kokusu olduğunu anladım.
Durmadan akan duran kan bedenime korkuyu salmıştı.
Ne yapmaya çalıssamda başaramıyordum durmasını.
Daha fazla dayanamayan ruhum ortalığa keskin sesini salmıştı bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
V.I.P ODALAR
Tajemnica / ThrillerHer biri çok farklı yaşam koşullarına ve karaktere sahip 8 farklı insan, kendilerini ansızın yüzlerce olası bir oda ile donatılmış bir labirent içinde bularak uyanırlar. Biri matamatik öğretmeni , biri yazılım mühendisi ,biri doktor ,biri yazılım m...