TEHLİKELİ OYUN

ÖPÜCÜK*

Bugün çok mutluyum.Üniversiteden mezun olmamızın şerefine Lewi, Danny, Jake, Charley, Miley, Angelina ve Rihanna yani ben,Azalean Adasına tatile gidiyoruz. Hem bu öyle sıradan,sıkıcı bir tatil değil, bu harika olacak.Azalean Adasını Jake keşfetmiş.Jake çok zengin,aslında bizde öyleyiz ama Jake ciddi anlamda zengin. Bir insan günde bin lira harçlık alırmı lan?! Sanki faturaları o ödüyor.Ayda otuz bin lira,WAOW.Jake'in bir teknesi var.Geçen hafta tekne turu yaparken denizde biraz fazla açılmış ve Azalean Adasını bulmuş. Jake bu adı nereden buldu bilmiyorum ama neyse. Bizde Jake bize bunu açıkladığında ailelerimizden izin aldık ve bu adaya gitmek için hepimiz izin koparmayı başardık.Yarın büyük gün, sahilde buluşacak ve yola çıkacağız,daha dün gerekli olan her şey'i hazırlayıp tekneye yerleştirdik bile. *** Telefonumun titremesiyle irkildim,arayan annemdi. Bu kadının bugün toplantısı yokmuydu lan? Kesin bir sorun vardı çünkü annem asla işteyken beni aramazdı.Fazla bekletmeden telefonu açtım. Selam anne,nasılsın? Sesim çok mu sevecen çıkmıştı yoksa kafayı mı yiyordum?Ama neşem birden kayboldu,annemin sesi çok sinirliydi ve bu da gerilmeme neden oluyordu. Mon$ter nerede? İşte şimdi b*ku yedim.Köpeğim Mon$ter'ı iki ay önce eğitime yollamıştım ve bugün saat tam üçte onu almış olmalıydım.Korkuyla saat'e baktım ve dehşete kapıldım.Saat beş miydi lan? Annem biraz fazla dakik bir insan,bu da demek oluyor ki... Sıçtık!!! Titrek bir sesle cevap verdim. Anneciğim Mon$ter belki eğitimini bitirmemiştir diye düşünmüştüm. Malım ben! Annem artık daha da bağırıyordu. Çabuk Alex'in yanına git ve hemen arabaya bin,eğer şimdi yola koyulmazsan... Hemen sözünü kestim. Alex olmaz! O yavşakla üç saatlik bir yola çıkamazdım.Saat beşti ve gidiş geliş üçer saatten altı saat ederdi bir saat'de trafik desen yedi saat!Yani,gece on ikiden erken eve varamazdık.Annem son sözüme sertçe çıkıştı. Olmaz da ne demek?!? Bana bak,senin yüzünden yeni müşterim ünlü Haymitch Abenalty ile toplantıma yarım saat geciktim! Ne?İçimden geçirdiğimi dışarı vurdum. Ne? Ama tek duyduğum annemin yüzüme kapatmasından sonra kulağımda çınlayan DIT! sesi oldu. Yani Alex ile gidecektim. Aman Tanrım! *** Alex'in arabasını park ettiği yere doğru ilerlemeye başladım. Bu sefer öne oturmayacaktım. Altımda biraz fazla kısa bir şort,üstümde de yarım t-shırt vardı.Sarı saçlarımı salmıştım,mavi gözlerimin etrafından hafifçe rimel ile geçmiştim,ve tabiki en sevdiğim piercing'imi takmıştım.Dudağımın iç kısmında bir delik var da. Birden bire öne oturmama planım alt üst oldu. Çünkü arka kapı kolunu çekmem ile kilitli olduğunu anlamam bir oldu. Ayna sayesinde Alex'in içeriden sırıttığını görebiliyordum. Çok sinirli olmama rağmen kendimi tutup arabanın önüne geçip sakince oturdum. Alex'in o ukalâca sırıtması devam ediyordu. Sonra birden bire sırılsıklam oldum. Pislik arabanın sileceğini çalıştırmıştı. Alex bu sefer bir kahkaha patlattı ama ben de boş durmadım. Karşılık verdim ve gülmeye başladım. Sonra Alex yavaşça ön camı açmaya başladı ve tam yarıda durdurdu. Hadi gel Riri. İstersen bagajda kıyafet var. Herşeyi en başından beri planlamış olamazdı herhalde!? Yoksa planlamış olabilir miydi?! Hem bana birtek annem Riri derdi. Ama ben herşeye rağmen soğukkanlı bir tavırla konuştum. Gerek yok.Artık gidebilirsin. Yine gülmüştü. Aslında gülüşü çok güzeldi. Hatta Alex çok yakışıklıydı. Onu tanımıyor olsam bu ukalâca tuzaklarına düşmem çok kolay olabilirdi de. Ama onu tanıyordum ve o asla masumca bir iyilik yapmayacak kadar kötü ve gıcıktı.Her neyse,Alex gülme işlemini nihayet tamamlayabildi ve konuştu. Peki Riri,sen kullan. Gerçekten de arabadan inecek miydi? Gebertirim ben bu çocuğu. Alex kapıyı açtı ve indi.Sonra da bir beyefendiymiş gibi kapıyı iyice açıp biraz öne eğildi ve koltuğu gösterdi.Benle dalga geçiyordu pislik! Ama bende gülümseyerek arabaya bindim. Kapıyı sertçe kapattı ve arabanın bir metre ötesine geçip bana baktı. Çabuk ol Riri, annenden yine azar mı işitmek istiyorsun yoksa? Ya bu çocuk bunları nereden biliyordu ki? Araba fazla sıcaktı, yarım açık olan ön camı tamamen açtım ve Alex'te bu fırsatı bulunca tekrar arabaya yaklaştı,kollarını arabanın kenarına yaslayarak başını içeri soktu. Aslında gâyet rahat bir pozisyondaydı. Ah,yine o ukalâca sırıtış,ne kadar neşeli bi çocuk bu böyle!? Tam konuşmaya başlayacaktı ki ben konuştum. Yaptığın şeyin risk teşkil ettiğini farkındasın değil mi? Anlamamış olmalıydı ki tek kaşını kaldırdı ve yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Öyle mi? Peki ne yapıyorum? Bu kadar ukalâca konuşmayı nereden öğrenmişti? İnsanları uyuz etmek için onları ıslatmasına gerek bile yokmuş aslında.Bende yüzümü onun yüzüne yaklaştırdım. Dudaklarımız arasında santimetreler kalmıştı,gülümsedi ve göz ucuyla dudaklarıma baktı, piercing'imi gösterecek şekilde dudaklarımı genişçe gülümsemeye zorladım,vücudumun her yanına adrenalin pompalanıyordu.Bir an beni öpcek sandım,ama ses tonumu alaycı bir şekilde ayarlayıp konuştum. Yaptığın en büyük salaklık kafanı camdan içeri sokman oldu. Çaktırmadan camı kapatmaya başladım,eh,tabi ki fark etti ama artık çok geçti. Kafası sıkıştı. Bağırıp duruyordu,çok korkmuştu ve şimdi gülme sırası bendeydi.Yavaşça gaza bastım,bana kalsa ona otoyolda güzel bir tur attırırdım ama pek iyi araba kullandığım söylenemez.Hatta hiç kullanamam. Sadece bir kaç kere denedim ve ön tampon benim yüzümden paramparça oldu,bu nedenle araba daha bir metre bile gitmeden frene bastım ve Alex'e baktım. Sonra dudaklarımı yavaşça onunkilere yaklaştırdım. Ama sadece yanağına ufak bir öpücük* kondurdum. Bu onu sinir etmek için yeter de artardı bile. Daha sonra camı açmaya başladım.Bana kötü bir bakış fırlattı,korkmuştu,hem de çok korkmuştu.Eh,o da beni korkutmadı değil. Kafasını camdan çıkarttı,geri çekildi,ben de anahtarı çıkartıp kapıyı açtım,arabadan indim ve arkama bakmadan yürümeye başladım,göz ucuyla arkama baktığımda boynunu tutuyordu.Arkama bile bakmadan arabanın anahtarını fırlattım, tuttumu bilmiyorum ama aramızda iki metre falan mesafe vardı.Sürtük! Bana mı dedi lan sürtük diye? Yavşak herif! İşte şimdi gülme sırası bendeydi!