Hepimiz erkenden kalktık ve gruplara ayrıldık. Charley ve ben meyve toplayacaktık. Danny, Jake ve Lewi kahvaltıdan sonra keyifle voleybol oynayabilelim diye kumsalın yanında bir saha yapmayı, en azından file yapmayı amaçlamışlardı. Miley ve Angelina ise balık tutmaya çalışıyordu. Charley bana seslendi. Hadi gidelim Rihanna. Acele etsek iyi olur. Açlıktan ölüyorum. Sırıttım ve yanına gittim. Birlikte ormana girdik. Sessizliğimi koruyordum. Sonra birdenbire Charley'in beni izlediğini fark ettim. Ne oldu? Bir sorun mu var? Şaşkınlıkla ona bakıyordum. Charley utanmış gibi yüzünü başka bir yere çevirdi ve sesini iyice alçaltarak sordu. Söylesene, Lewi ile aranızda ne var? Anlayamıyorum, onu seviyor musun, sevmiyor musun? Yada o seni seviyor mu, sevmiyor mu? Off, ne biçim soru lan bu?! Einstein gelse cevap veremez. Hatta s*ktir git! der bence. Ne desem ki şimdi? En sonunda kendimi toparlayıp konuştum. Bak, ben onu seviyorum. O da beni seviyor herhalde. Bu ne kadar saçma bir soru böyle? Git ona sor ya! Ben cevabımı verdim. Charley şaşırmıştı. Ne?! Daha ne istiyorsun ki?! Off bu kadarı da yeter ama! Charley kekeleyerek konuştu. Ta-tamam, kızma hemen! Yüzüne baktım. Yüz ifadesi bir sürü şey ifade ediyordu fakat bunlardan en yoğunu kırılmış olmasıydı. Herkesi üzmek zorunda mıydım sanki?!? Özür dilerim, sadece........ bilmiyorum, ben onu seviyorum ama o? Charley bir an bile duraksamadan cevap verdi. O da seni seviyor, ben sadece senin düşüncelerini öğrenmek istedim.........şey, daha doğrusu. Lewi istedi. Ne? Offf Lewi. Neyse çocuğa boşuna kızdım. Dönüp Charley'e sıkıca sarıldım. Üzgünüm. Biraz kısık sesle fısıldadım ama duyduğuna emindim. Böyle devam eden birkaç dakikanın sonunda işimize dönmeye karar verdik. Kaplanın bana saldırdığı noktaya geliyorduk. Charley ağaçların tepelerine bakıyordu. İşte, işte orada. Karşıdaki ağacı gösterdi. Ormandaki en dikkat çekici ağaçtı bu. Çünkü ağaç bir insanı andırıyordu. Çığlık atan, acı içinde bir insan. Ama meyveleri o kadar güzel gözüküyordu ki, ister çığlık atsın ister kahkaha, insan bir anda unutuveriyordu işte. Charley, ben tırmanabilirim. Ağaca doğru yaklaştım. Ama daha ağaca dokunamadan Charley beni kendine çekti. Sence de bu biraz garip değil mi? Garip bir şey göremiyordum. Ne? Ben ilginç bir şey göremiyorum. Charley dikkatlice konuştu. Etrafta bu kadar ağaç varken sadece bunda meyve var, ve ağaç çığlık atan bir kadını andırıyor. Evet, dikkat edince farkına vardım. Peki ne yapacaktık? Yani? Charley kendinden pek emin olmasada konuşmayı başardı. Tuzak. Ne? Bu çok saçma! Aslında mantıklı ama aklım almıyor. Neden? Eee, ne yapalım peki? Hem kim kurmuş olabilir ki?! Haklı olabilir. Ama o meyveleri almak istiyorum. Belli olmaz. Belki burayı bizden önce keşfedenler vardır. Off, banane. Oraya tırmanacağım! Ağaca tutundum ve kendimi yukarı çekmeye başladım. İyiydim işte! Ne tuzağı?! Charley arkamdan seslendi. Kopardıklarını yavaşça bana at. Dikkat et kendine! Parmaklarım acımaya başlamıştı bile. Tamam, az kaldı. Yaklaşık bir metre sonra ilk meyveye ulaşacaktım. Elma gibiydi. Sadece rengi daha yoğundu. İlk meyveye yaklaşmayı başardım ve oraya doğru uzandım. İşte! Leziz gözüken bir elma aldım. Yakala! Charley attığım elmayı tek eliyle tuttu. Artist. Hadi ama, çok artistsin. Kendinden bu kadar eminsen yanıma gel! Charley histerik bir kahkaha attı. Pekala, sen nasıl istersen bebek. Arkamdan tırmanmaya başladı ve kısa bir süre sonra bana yetişti. Başka isteğin var mı? Güldü, ben de güldüm. Sonra da ikimizde yeteri kadar meyve toplayıp kumsalın yolunu tuttuk. Orman çok karanlık olduğundan anlayamamıştım. Güneş daha yeni doğuyor. Elimizdeki meyveleri zar zor da olsa çadıra kadar taşımayı başardık ve Jake'in Charley ile bana seslendiğini duydum. Hey, yeni filemiz nasıl? Sanırım teknedeki birkaç parça eşya ile yapmışlar fakat gerçektende çok güzeldi. Charley'in Jake'i duymadığını fark edince dirseğimle onu dürttüm. Jake bize sesleniyor, şu fileye bak. Jake'de gözüyle fileyi bir güzel süzdü. Sonra Waow, harika olmuş. diyerek sırıttı. Haydi, kahvaltı vakti. Çabuk sizi uyuşuklar! Angelina, Jake ve diğerlerine bunu söyler söylemez sıra bize de geldi. İşiniz bittiyse kahvaltıya buyurun!!! Oflaya puflaya kahvaltı yapmak için beklendiğimiz noktaya koştuk. Daha önce fark etmemiştim, Charley tam bir koşucuydu. Beni arkasında bırakmış, almış başını gidiyordu. Bu duruma biraz bozuldum. İnsan bir arkadaşını bekler! Daha önce hiç 'Bayanlar Önden!' diye bir laf duydun mu? Charley yavaşladı ve bana baktı. Bayanlar önden! Yavaşça öne eğilip elini gideceğimiz istikâmete doğru uzattı. Dalga geçiyordu. Bu da bana Alex'i hatırlattı ve moralim bozuldu. Önden gitse ne olurdu sanki? Ölür müydüm?! Çenemi kapalı tutmayı öğrenmeliydim artık! Ama bozuntuya vermemiş gibi koşarak uzaklaştım. *** Kahvaltımızı bitirdiğimize göre artık oyuna başlasak iyi olur. Lewi çok neşeli konuşuyordu. Miley'de neşeyle cevap verdi. Peki, kim kiminle? Angelina araya girdi. Ben, Miley ve Rihanna sizi kolayca yeneriz. O yüzden daha zorlu bir grup oluşturalım. Ben zor oynamayı severim! Danny bir kahkaha attı ve konuştu. Öyle mi dersin? Ben tek başıma üçünüzünde işini bitiririm. Araya Lewi girdi. Pekala, çabuk karar verinde başlayalım. Angelina tekrar konuştu. Kendinize bu kadar güveniyorsanız kızlara erkekler! Ne dersiniz?! Herkes onayladı ve kumsaldaki yerimizi aldık. İlk vuruşu Miley yaptı. İyi servis atıyordu. Danny bu servisi rahatlıkla karşıladı ve Jake'e pas attı, Jake'de topu bana yolladı. Bende topu rahatça karşıladım ve Lewi'ye yolladım. Lewi smaç bastı. İlk sayı onlarda! Tekrar oyuna döndük, top karşı taraftaydı. Charley güzel bir servisle oyunu başlattı. Topu Angelina kurtardı ve Miley'e pas attı, Miley'de bana güzel bir pas yolladı ve bende karşı taraftan Danny'e güzel bir pas attım. Danny'de topu bana geri yolladı. Son anda manşet atarak kurtardığım top Danny'e geri dönünce çocuk afalladı ve sayı! Berabereydik. Bu sefer oyunu başlatan ben olmuştum. Sıkı bir servis vurdum ve top denize uçtu. Erkekler kahkahalara boğuldu. Bunu size ödeteceğim... Lewi üstündeki kıyafetı vücudundan sıyırıp cayır cayır yanan kuma attı ve denize dalıp topu aldı. Çıkarken de bana seslendi. Rihanna bundan sonra sadece sen servis at. Erkekler yine kahkahalara boğuldu. Tamam, bundan sonra sadece ben servis atıyorum! Evet, öyle yapacaktım. Miley sertçe çıkıştı. Ne? Saçmalama lütfen! Ben kendime güveniyorum... Lewi topu başlattı. Çok iyi oynuyordu. Miley kısa bir manşet ile topu bana yolladı. Bende smaç bastım ve sayı! İşte şimdi bittiniz aptallar! Topu aldım ve kızlara tısladım. Ben başlıyorum. Miley ve Angelina bakıştılar, sonra da zor da olsa kabul ettiler ve bende hazırlandım. Bir, iki, üç! Sayı sizi sersemler. Miley ve Angelina yanıma geldi ve daire gibi toplanıp fısıldamaya başladık. Sen güzel oynuyorsun, tamam servisleri sen at. dedi bana Miley. Zevkle. Angelina'da konuştu. Aynen sen başla. Tekrar yerlerimizi aldık ve başladık. Topu yine başlattım. Jake'de manşet atarak karşılık verdi. Top Danny'e ulaştı, Danny Charley'e güzel bir pas attı. Charley'de kısa bir manşet attı ve top Lewi ile Danny arasına gitmeye başladı. İkiside aynı anda zıpladı ve yerdeler... Tabi bizde kızlar olarak kahkahalara boğulduk. Oyuna başladığımızdan beri bizi izleyen Mon$ter ise Lewi'ye doğru koştu ve yüzünü yalamaya başladı. Daha sonra da Miley ve Angelina maç yaptı ve Miley son anda bastığı bir smaçla kazandı. *** Akşam oluyor, tatil gerçekten güzel gidiyor ve erkeklerle olan maçı da biz kazandık. Ucu ucuna ama neyse. Kazandık işte. Az sonra yemek yiyeceğiz. Çiğ köfte... Sonra da....... ŞİŞE ÇEVİRMECE...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ OYUN
Teen FictionRİHANNA VE ARKADAŞLARI,ÜNİVERSİTE'DEN MEZUN OLMALARININ ŞEREFİNE AZALEAN ADASINA TATİLE GİDERLER. FAKAT ŞEYTAN ÜÇGENİ GİBİ BİR YERDE OLDUKLARINI FARK EDEMEZLER. HER GÜN BİR KİŞİ ÖLECEK, VE KAZANAN ŞEYTAN OLACAK! TABİİ MACERA BURDA BİTMİYOR...