bölüm; otuz beş

785 64 126
                                    

Yemin ederim bölümü yazarken kalbim ağrıdı.

Neyse.

Okuyup görün bana ne xjwksnqhskpe

Yanında getirdiği sayılı eşyaları küçük çantasına yerleştirirken Buğra'yı izlemeye devam ettim. Aramızdaki sessizliği derin bir iç çekerek bozma kararı aldım ve bozdum da.

Çantasının fermuarını çekip kızarmış gözleriyle bana döndü.

Tüm gece uyumayıp beni izlediğini biliyordum. Çünkü o fark etmese de, ben de onu izlemiştim.

Montunu üstüne geçirdi ve küçük sırt çantasını omzuna asarak bana uzun uzun baktı.

"Gidiyorsun yani," dedim. "Bayağı." Alt dudağını dişlerine sıkıştırıp kafasını salladı.

"Gidiyorum," dedi o da benim gibi. "Bayağı." Ben de kafamı salladım. O kadar saçmaydı ki...

O gidiyordu, veda konuşması falan yapmıyorduk. Bu işime gelirdi, daha az ağlardım. Ama böyle aptal aptal birbirimize bakmayı da istemiyordum. Bari gitmeden önce birazcık konuşsaydı, sesini son kez duysaydım canlı canlı.

Sessizce arkasını döndü ve kapıya doğru ilerledi. Ben de peşinden gittim. Öyle garipti ki evde adım seslerimiz dahi duyulmuyordu.

Kapının önünde durdu. Omzu bana dönüktü. Sonra o da bana döndü ve birden sarıldı. Şaşkınca duraksadım.

Buğra, ne yapıyorsun sen bana böyle?

Ne yapıyorsan yapma lütfen. Kalbim kaldırmıyor vicdansız.

Ben de ona sarılırken bir damla yaş gözümden düştü. Birkaç dakika öyle durduk ve ayrıldık.

"Ne olacak bundan sonra?" dedim gözyaşlarımı tutarak. Kıpkırmızı gözleriyle bana baktı.

"İlk zamanki gibi yapacağız," dedi yutkunarak. "Mesajlaşmaya devam edeceğiz." Kendimi tutamadım, bir damla yaş daha süzüldü gözümden. Onu yakaladı baş parmağıyla, kafasını yana eğdi bana bakarken.

"Sence ilk zamanki gibi olur mu?" diye sordum, bu sefer de. 

"Bilmem," dedi burnunu çekerek. "Olsa güzel olur."

"Çok güzel olur." diye onayladım onu. Bir süre birbirimize baktık. Yine.

O sıra gözünden bir damla yaş düştü.

Kendimi tutamadım ve hıçkırarak ona sarıldım. Elleri hemen belimi buldu.

"Ağlama," dedi titreyen sesiyle. "Lütfen ağlama. Gidemem sen böyle ağlarsan."

"Sus," dedim kendi kendime içimden. "Kes sesini, aptal! Üzüyorsun onu."

Kendimi durduramadım, onun da gözünden bir damla yaş düştüğünü hissettim.

"Gitme," dedim bunun imkansız olduğunu bile bile. "Lütfen gitme."

İçim acıyordu resmen. Kelimeler benden habersiz çıkıyordu ağzımdan. O da hıçkırdı.

"Gitmem lazım," dedi. "Söz veriyorum geleceğim. Sen buradaki yokluğumu hissedemeden tekrar geleceğim."

Beni bırakıp bir adım geriye gitti. Kızaran gözlerim, şişmiş dudaklarım ve büyük ihtimalle kıpkırmızı olmuş yanaklarımla ona baktım.

"Peki," dedim sessizce. "Sıkı sıkı giyin. Sakın üşütme, olur mu? Maske takmadan gezme oralarda. Hatta asla dışarıya çıkma. Yani çık ama mecbur kalmadıkça bunu yapma."

Kafasını salladı.

"Ve," diye mırıldandım. "Kendine dikkat et, olur mu?"

Gözünden bir damla yaş daha düştü ve dudaklarını yanağıma bastırdı. Sonra arkasını dönüp gitti.

Arkasında ben kaldım, gözyaşlarım kaldı.

Kalbimdeki acı kaldı.

Ve de bana, boş bir ev bıraktı.

ALLAHIM KALBİM ACIYOR YEMİN EDERİM.

Of çok kötü oldum.

Sizce nasıldı? Neler hissettiniz?

Çok fazla uzatmayacağım. Ama şunu söyleyeyim, diğer bölüm kitabın ikinci kısmı olacak.

Sizi seviyorum!❤

SENİ BANA AYIRDIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin