................ OYUN - 2

509 168 107
                                    


Hemen altında, yurda giden rotanın bulunduğu harita vardı ve harita üstüne, kırmızı bir nokta ile şu anki konumum sabitlenmişti. Taksi yolda ilerledikçe devingen nokta da, aynı istikamette Beykoz taraflarında hareket ediyordu.

AAklımı kaçırmak üzereydim. Şaşkınlık içinde, kötü bir kamera şakasının içine düşmüş gibi hissederken taksiciye arabayı durdurmasını söyledim. Üstünde çok düşünmeden, ekrandaki numarayı tuşladım. Henüz bir kere bile çalmamıştı ki band kaydının "Eksik, hatalı ya da geçerlilik süresi dolmuş bir numara çevirdiniz." diyen sesi, sağ kulağımı doldurunca bir kere daha kötü bir kamera şakasının kurbanıymış gibi hissettim.

Şimdi ne yapacaktım?

Taksici, direkt aynasından bana bakarak "İyi misin, kardeşim?" diye sordu.

"Burada inebilir miyim?" dedim sorusunu cevaplamadan.

"Emin misin, kardeşim? Buralardan yol da geçmez, araba da. Geri nasıl döneceksin?"

"Amcam buraya çok yakın oturuyor. Onu ararım, gelip beni alır." diye aklıma ilk gelen yalanı söyledim.

Adama ücreti ödememin ardından taksiden indiğimde, zeminin toprak olduğunu görünce bir kere daha şaşırıp kaldım. Öyle dalıp gitmiş olmalıydım ki altımızdaki beton yoldan ne zaman sapıp toprak yola çıktığımızı bile fark edememiştim.

Saat onu çeyrek geçiyordu ve etraf zifiri karanlıktı. Yerimde bir başkası olsa yapacağı tek şey, taksiyle yurda dönmek olurdu ama ben koca bir aptaldım ve her zaman olduğu gibi yine merakımın peşindeydim. Oyunu oynayacağım konusunda, Emir'e söz vermiştim. Devam etmek zorundaydım. Benden istenilen cesaretimi ispatlamamdı fakat o an, soğuyan havanın etkisiyle titremeye başlamış bacaklarımla orada öylece durup dikilirken kanıtlamakta olduğum şey, cesaretimden çok aptallığım gibi görünüyordu.

Bir süre boyunca, karanlığa doğru minik adımlar atarak gerçekleşmek üzere olan şeyin beni bulmasını bekledim. İçim çekiliyordu. İnin cinin top oynadığı bu yerde, canlı bir şeye dair hiçbir hareket yoktu.

Elimde sıkıca tuttuğum telefonla aramak için aklıma gelen ilk isim Emir olsa da numarasını bilmiyordum. O yüzden Ada'yı aradım. Ne var ki ısrarla çalmasına rağmen açmadı. İkinciyi denedim ama nafileydi.

Rehberde annemin adını okuduğumda duraksadım, onu arama fikri beni rahatsız etmişti. Annemden yardım dilenmek istemiyordum, çünkü tüm bu olanlardan haberi olursa deli gibi endişelenecek ve yine beni her şeyin dışında tutmak için elinden geleni ardına koymayacaktı. Emir'in bana yaptıklarını annemin ve sonra diğerlerinin öğrendiğini düşlediğim an, içim ürperdi.

Hiç duraksamadan internete girdim ve adını arama motoruna yazdım. Facebook sayfası karşıma çıktığında, yine hiç düşünmeden tıkladım. Aktif değildi, uzun zaman önce kullanmayı bırakmış gibiydi. Geri yaparak arama motorunda çıkan sonuçlardan ikincisine, Emir'in LinkedIn profiline girdim. Çok şık bir takım elbisenin içinde ve çok sert bakışlar attığı fotoğrafı misafirlerini karşılıyordu. Direkt bilgilerinin olduğu kısma girdim, ardından ekranı aşağı doğru kaydırdım. Numarası hemen karşımdaydı, doğrusu bu çok kolay olmuştu. Güncel olduğunu umarak seri bir şekilde arama tuşuna dokundum ve telefonu, direkt kulağıma götürdüm.

"Kimsiniz?" diye ikinci çalışta açtı telefonu. Keskin sesi derinden geliyordu.

"Benim, Derin." diye cevapladım.

Anlık bir duraksadı, numarasının bende olmasına şaşırmış olmalıydı.

Hemen sonra "Ne istiyorsun?" diye boş bir sesle, biraz da kaba bir tavırla karşılık verdi.

SOLUKSUZ #OlumculBirOyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin