................. DÖNGÜ - 4

426 72 22
                                    


Aralarından biri gerçekten de yakışıklıydı ya da alkolün etkisiyle her şey gözüme güzel görünüyordu, emin değildim. Çocuklar davetkar cümleme karşılık, keyif içinde gülerek bana eşlik ettiklerinde birlikte dans etmeye koyulduk. Özgür köşeden bizi izlerken, bakışlarım ona değince bize katılması için işaret ettim. Ancak tasvip etmese de kararıma saygı duyan bir ifadeyle, yerini korumayı seçti ve otunu tüttürerek, bilmem kaçıncı tek-bir bardağını devirmeye devam etti. Bakışlarım hemen yanımda ritimle beraber dans eden yakışıklı adama kaydı. Onunla ilgilendiğimi anlayan adam seçimimi destekleyerek güçlü kollarıyla belimi sardığı anda, keşke daha uygun bir şeyler giyseydim diye düşündüm. Böyle bir yerde, böyle bir adamın karşısında, müziğin ritmine ayak uydurup dans ederken kesinlikle bu kıyafetlere ait değildim.

Sonunda kendimi eğlenmek için özgür hissediyordum ve gerçekten alkolü, sarhoş olmayı, yakışıklı bir adamla flört etmeyi sevmek bu kadar kötü bir şey miydi? Ve neden her seferinde aklıma Emir geliyordu? Sanki ona ve sözüne ihanet ediyormuşum gibi hissettiren, tüm içimi kaplamış bu şeyin adı neydi? Sakinleşip keyif almaya ihtiyacım vardı. Bu zamana kadar aptal kuralların, hiçbir zaman benim kontrolümde şekillenmeyen hayatımı yönetmesine izin vermiştim. Bundan sonrasında ise, ellerimde ne kadar zamanın kaldığını bile bilmediğim hayatımda kurallara teslim olmayacaktım. Emir gibi kendi kurallarımı kendim koyacak ve yalnız bana ait olan hayatı, diğer insanların kendi istekleri doğrultusunda yapılandırmasına izin vermeyecektim.

İçimde dönüp duran, zincirlerimden kopma ve özgürleşme isteği tam da o anda durmadan kanat çırpan gösterişli bir kuşa dönüşmüş, kanatlarını ise sırtıma iliştirmişti. O kanatlarla uçarcasına yerimde zıplıyordum ki belimdeki ellerden ayrılınca, birden ritmimi kaybedip düşecek gibi oldum fakat yabancı adam, beni tam zamanında tuttu.

"Adın ne senin, güzellik?" diye sesini bana duyurmak için bağırarak sorduğunda şapşalca sırıttım.

"Zemheri." dedim hiç düşünmeden.

Ses sistemi pistin çevresinde olduğundan dans ettiğimiz kısım daha gürültülüydü. Beni duyduğundan emin değildim ama başka bir şey söyleme ihtiyacı hissetmeden, adamın suratına oturan gülümsemeyi izledim. Az sonra sesini tekrar bana duyurabilmek için üzerime doğru eğildiğinde, göz temasımızı bozmadı.

"Ne güzel bir isim." dedi gülerek.

Adımın beğenilmesinin bünyemde yarattığı neşeyle, havaya girerek yeniden coşkulu biçimde dans etmeye başladım. Tıpkı Özgür'ün konuştukça belirginleşen yanak gamzesi gibi adamın da yanağında derin bir çukur vardı ya da loş ışıkta gölgelenen yüzünü tam algılayamadığım için, bu tamamen bir göz yanılsamasıydı. Adamın beni duyabilmesi için beyaz gömleğinden tutup onu kendime doğru çekerek konuştum.

"Senin adın nedir?"

"Arda." dedi ve bana biraz daha yaklaşıp dans etmeye devam etti.

Karşılıklı sohbet edip dans ettiğimiz orta boylu, esmer adama daha dikkatli bakmaya başladım. Biraz ukala, biraz şımarık ve epey karizmatik bir görüntüsü vardı. Parayla karizmasına karizma katan ve zamanının çoğunu spor salonunda geçiren şişirilmiş tiplere benziyordu.

"Kaç yaşındasın?" diye sorup geri çekildi.

"Çok," dedim harfleri uzata uzata. "Sen?"

Söylediğime eğlenceli bir şekilde güldüğünde, adamın kafasının benimkinden daha ayık olduğunu fark ettim.

"Ben de çok." diyerek tavrımı taklit etti.

SOLUKSUZ #OlumculBirOyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin