Aramız Justin'le daha iyiydi ama gerçekten beni sinirlendirip duruyordu. Onu sevdiğimi söylememi mi bekliyordu? Neden sürekli sorguluyordu anlamış değildim.Bana saçma sapan bakışlarına karşı "Yeter." dedim. "Noluyor?" diye şaşkınlıkla gözlerini devirdi. "Yaptığın artık komik değil Bieber.Ne varsa o danstan sonra oldu zaten!" diyip dolaptan biraları çıkartıp mutfak tezgahına koydum.
"İçkileri almaya geliyorum orda bile rahat bırakmıyorsun derdini söyle de çözelim." dedim. Bennett herkese toparlanması için birkaç günlüğüne izin vermişti. Camila da bizi eyaletin sınırında kalan dağ evine davet etmişti, dün sabahtan beri burdaydık ve Justin bulduğu her fırsatta beni küçük düşürüyordu.
"Benim seninle bir derdim yok aslında ama sinirlendirmek hoşuma gidiyor."
"İleri gitmiyor musun biraz?"
"Öyle miymiş?" diyip bana doğru yaklaştı. Kafalarımız hafiften güzeldi ama her şeyin bilincindeydik. Birden yankılanmaya başlayan romantik şarkıyla birlikte Justin gülümseyip elini uzattı. Evin ses sistemi harikaydı, her odada tavanlarda asılı hoparlör vardı, inanılmazdı!
"Barışma dansı?" dedi. "Aynısını yine yapıcaksın." diyip somurttum ve birasını açıp Justin'e uzattım.
Biraz içip tezgaha geri koydu. "Bak herkes dans ediyor." dedi. "Mutfaktan salon görünmüyor Bieber!" dedim.
"Şuan bu evdeki herkes dansçı,tahmin etmesi pek de zor değil gibi.İddiaya girelim?"
"Herkes ayakta olucak ama!" dedim. "Kazanırsam dans ediyoruz?" dedi. Sırıttım ve koşarak salona gittim. Herkes çoktan ayaktaydı bile! Justin arkamdaydı ve pis sırıtışını tahmin edebiliyordum.
Evin genişliği yüzünden hepimiz rahatça sığıyorduk. Justin direk beni kendine çevirip dans etmeye başladı. "Uçuyorum." diyip kahkaha attı. Bu suratına gülmemem imkansızdı.
"Bırak bu ayakları derdini söyle sen." derken mutfağa geri gelmiştik. Ayağı topalladı ve benden güç alırken kalçamı mutfak tezgahına dayamıştım.
"İyi misin?" dediğimde 'Hı.' şeklinde onaylayıp kafasını kaldırdı. "Valla Selena, derdim yok."
"Ama olsaydı derdim de dermanım da sen olurdun." dediğinee yutkundum. Biraz daha yaklaşmıştı. Kafamı geri çekiyordum ama çoktan bütün bedenim mutfak tezgahının üstündeydi.
"Justin dalga geçmek için yapıyorsan hiç hoş değil." dedim. Güldü. "Keşke dalga geçmek için yapsaydım da Bennett gibi bir sıkıntımız olmazdı en azından."
Bennett'ın Justin'e söyledikleri aklıma geldi.
"İş ve aşk bu stüdyoda ayrıdır. Aşık olamazsınız."
"Bir şakayı daha kaldıramayacağım Justin, içeri geçiyorum ben." diyip biramı aldım ve anında beni kendine doğru çekti.
"Yediremedim kendime. Bir şeylerden korktum." dedi. "Bence biz seninle çok yakın arkadaşlar olacağız cümlesinden sonra böyle hissetmek istemedim. Şu dans olayı,birbirimize gittikçe yakınlaşmamız. Yakın arkadaş kelimesinin bu kadar ileri gidebileceğini düşünemedim. Dans ederken bedenlerimiz birbirini o kadar istiyordu ki, sanki birbirlerine bağlılar!" diyip sustu.
Gözlerim dolmuştu. "ilk öpüşmemizi herkesin içinde yapacak olma düşüncesi beni rahatsız etti. Normalde dansçısın öpüşür geçersin, ya da içeride salondakilerle şişe çevirmece oynayalım, yanındakini dudağından öp dese düşünmeden öper. Ya da seni provalarda direkt öpebilirdim. Ama yapmadım,çünkü sen beni farklı bir biçimde kendine çektin. Senin dudaklarını sürekli yakınımda arzulasam da seni öpemedim, çünkü sana anlayamadığım şekilde kıyamadım."
"İstedim söylemek, sen uzaklaştın. Yine yakınlaşmaya çalışan ben oldum. Dans ederken sanki beni istiyorsun ama normal ortamdayken eski yakın arkadaşlık ilişkimizi koruyoruz. Bir düşünüyorum teknedeyken nasıl üstüme geldi, sadece dans içindi diye.Sonra yine aynı sıfat aklıma geliyor."
"Şu zamana kadar yakın arkadaşım da oldun beni kurtarmak için sahte sevgilim de. Ama sana karşı hislerimi seninle o saçma sapan oyunu devam ettirirken anladım. Çünkü artık seni sahte olarak değil gerçekten istediğimi anladım."
"Ve büyü bozulup her şey tersine dönünce ve son olaylar üstümüzden bir kasırga gibi geçince eskisine dönemeyeceğimizi ve bir daha böyle bir şansımın olmayacağını düşünüp senden kaçmaya çalıştım. Bu yüzdendi bütün dalgalarım. Kaçmaya çalıştım ve çalışıyorum da ama onu bile beceremiyorum." derken sesi kısıldı ve gözünden bir yaş aktı.
"Kim sana kaç dedi ki Justin?" diyip elimle yüzünü okşadım ve gözyaşını sildim. "Bilmiyorum kendimi çok zayıf hissediyorum senin yanında." dediğinde ona sıkıca sarıldım.
"Aloooo siz napıyorsunuz hadi gelin." diye içeri girdi Ryan. Birbirimizden ayrıldık. "Duygusal bir ortamı mı bozdum şuan, gidiyim mi?" dedi.
Yani bir zahmet dercesine ona baktım. "Hazır gelmişken külümü de dökeyim de yerlere düşmesin." diyip bağırdı ve kültablasına içtiği sigaranın külünü döküp mutfaktan çıktı.
Müzik ağır bastığı için Justin'in sesi duyulmamıştı. "Bir şey demeni beklemiyorum. Seni ben zorlamışım gibi hissediyorum bazı şeyleri ve bu suçluluk duygusunu atmak için söyledim sadece." dedi.
"Ju-" sözümü kesti. "Lütfen, hazır değilim. En azından bu gece değil." dedi. "Ama."
"Aması yok, gel eğlenelim." diyip biralarımızı tezgahtan aldı ve içeri geçtik.