18

204 33 0
                                    

"Seni dinleyip geldiğim zamana sokayım ben." Jungkook derin bir nefes aldıktan sonra bana döndü. "Burdan sağ salim kurtulayım öldüreceğim seni." Önümüzdeki derin mavilikte gözümü gezdirdikten sonra kahkama engel olamadım.

"Ağla istersen bir de." Yanımda duran Taehyung korku dolu bakışlarıyla maviliği izlerken elime daha sıkı tutundu. Gülen gözlerimi ona çevirdim.

"Sen de korkuyorum deme lütfen. " şaşkınlık dolu sesimi duyduğunda gözlerini bir saniye olsun bana döndürmezken titrek bir sesle cevap verdi.

"Korkmuyorum tabikide, sadece biraz gerginim."

Korkuyordu. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Bu arada Jungkook'a yapışılı Hye Su gözleri kapalı şekilde sohbete katıldı.

"Bin defa diyorum şu kızı dinleyip yola çıkmayalım diye. Şu halimize bakın. " Gözleri kapalıyken önümüzdeki boşluğa elini salladı. "Kendimi bir uçurumdan sallamak için para veriyorum."

Hye Su'yla konuşurken bir çift buluşması yapmamızın eğlenceli olacağını söylemişti. Jungkook ve Hye Su çifti, ben ve Taehyung'la vakit geçirmek istiyordu. Ne yaparsak eğleniriz diye düşünürken tek başıma yapmanın eğlenceli olmayacağını düşündüğüm için hep ertelediğim bir aktivite geldi aklıma. Binbir yalvarışla
bungee jumping yapmaya getirdiğim arkadaşlarım mızmızlanırken görevli yanımıza gelmiş gerekli güvenlik önlemleri için Taehyung'tan ayrılmamı istemişti. Bedenimi tutan kemerlerin üzerine gerekli şeyleri geçirirken arkadaşlarımı keyifle izliyordum. Çok eğlenecektim.

"Çift olarak mı atlamak istersiniz yoksa tek tek mi?" Görevli bize döndüğünde Hye Su sesi yankılanacak şekilde çığlık attı.

"Tabikide çift olarak!"

Taehyung biraz daha gerginliğini üzerinden atmış benimle birlikte Hye Su'nun tepkisine gülmüştü. Ama uzun sürmedi hazırlanma sırası ona geçtiğinde ellerimiz ayrılmış gergin yüzü yeniden can bulmuştu.

Elimi omzuna yasladım. Görevli Taehyung'u bırakıp Jungkook'a ilerlerken kendimi Taehyung'un kollarına bıraktım.

"Bu kadar gerilmeni gerektirecek bir şey yok gerçekten. " derken minik bir kıkırdama bıraktım.

"Tanrı aşkına Mi Sun kilometrelerce yüksekteyiz. " Omuzlarımdan hafifçe iteleyerek yüzüne bakmamı sağladı. Ama ellerini hâlâ belimden çekmemişti. "Gergin olma derken şaka yaptığını var sayıp gülüyorum. "

Ellerimi omuzlarından indirip beline sıkıca tutundum. Hye Su bağırdığında kafamı biraz yana yatırarak görüş açıma girmesini sağladım.

"Ben burda kalp krizinden öleceğim şunların geçirdiği romantik anlara bak!"

Gözlerimi devirerek Taehyung'tan ayrıldım.

"Çift buluşması istemiştin?" Soru sorar gibi sakin sesimle konuştuğumda bana adımlar gibi oldu ama korkup yeniden Jungkook'a tutundu.

"Çift buluşması derken kast ettiğim sence bu muydu gerizekalı! " Gülerken sendeledim. Taehyung elimden tutup çekti. "Düşüp öleceksin, sakin ol." Ben gülerken Hye Su devam etti.

"Biraz önce, ölürsem her şeyin sorumlusunun ben olduğuma dair bir kağıt imzaladım. " İşaret parmağını bana salladı. "Nasıl sakin kalabiliyorsun?"

Jungkook gerginliğine rağmen gülümseyip Hye Su'ya sarıldı. Yüksek ihtimalle Hye Su'nun kızgınken ne kadar güzel olduğunu falan düşünüyordu. Bezginlikle derin bir nefes aldım.

"Sakin olur musunuz kimse ölmeyecek. "

Jungkook gözlerini devirirken dizlerini biraz kırıp Hye Su'nun boyuna geldi.

"Bu günden sonra Mi Sun'la arkadaşlığımızı bitiyoruz tamam mı?" Gülerek Hye Su onaylarken gözlerimi açabildiğim kadar açtım. "Nankörsünüz siz harika bir anı veriyorum size." Gülerlerken biraz dağılmış gergin hava görevlinin gelmesiyle yeniden hissedilir hale geldi. Gülerek bize döndü.

"Atlayacak ilk çiftimiz kim bakalım?"

Keyifle Taehyung'a sarılırken Hye Su ve Jungkook'u gösterdim. Hye Su çığlık atar gibi bana döndüğünde hayatımda bu kadar eğlendiğim ikinci bi anın olacağını sanmıyordum.

"Ne demek biz! Önce siz atlıyorsunuz." Tehdit eder gibi konuştuğunda kafamı iki yana salladım.

"Hayır biz atlamıyoruz çünkü biz atladığımız anda ikinizinde kaçacağını çok iyi biliyorum." Derin bir nefes alıp boşluğu gösterdim. "Bu yüzden uslu olup atlarsanız sevinirim." Sözlerim görevli kişiyi güldürürken Jungkook'a yaklaştı.

"İsterseniz yan yana atlayabilirsiniz isterseniz birbirinize sarılabilirsiniz." Hye Su'nun da kemerlerini kontrol ettikten sonra yeniden bize döndü. "Seçim size kalmış yani." Sıcak bir gülümse bırakırken Hye Su Jungkook'a koala gibi yapışmıştı.

"Sarılarak atlayacağız."

Görevli başıyla onay verdikten sonra Hye Su uçurumun kenarına ters şekilde durdu. Birbirlerine sarıldıklarında Jungkook uçuruma dönük, gelecek komutu bekliyordu.

"Sen cidden bunu yapmak istediğine emin misin?" Diye uzun zamandır sessiz kalan Taehyung bana baktı.
"Gerçekten abartıyorsunuz artık. " diyerek gözlerimi devirdim.

"Biz abartmıyoruz güzelim. Sen biraz delisin." İşaret parmağımı kendime doğru çevirdim.

"Ben miyim deli?" Elimi indirdim. "Siz deli görmemişsiniz."

Gülerek burnunu saçlarıma daldırdıktan sonra çekildi. Bu arada görevli Jungkook'a seslendi.

"Üçten geriye doğru sayıyorum. Sonra kendinizi bırakacaksınız."

Görevlinin üç diyen sesi havada yankılandı. Hye Su Jungkook'a daha sıkı tutunurken Jungkook, Hye Su daha fazla korkmasın diye sakin kalmaya çalışıyordu. Görevli saymayı bitirdikten sonra Hye Su geriye doğru Jungkook'la birlikte düştü ve dağların arasında ikisininde çığlığı yankılandı.

"Çok heyecanlı." Keyifle gülümsedim.

Görevli bize döndüğünde Taehyung gerginlikle titrek bir nefes daha bıraktı.

"Demek sıra bizde."

Ben de Hye Su gibi uçurum kenarında ters bir şekilde durdum. Taehyung'un kollarına girmeyi bekledim. Taehyung bana sarıldığında derin bir nefes verdim. Taehyung burnunu boyuma sürttükten sonra kulağıma doğru fısıldadı.

"Biraz önce uçurum çok korkunçtu." Korktuğunu itiraf etmesiyle dudaklarımda bir tebessüm can buldu. Görevlinin üç diye bağırdığını duydum.

Üç

"Ama şimdi sen böyle kollarımın arasındayken bakıyorumda, sandığım kadar korkunç değilmiş. "

İki

"Mi Sun galiba ben sana aşık oluyorum."

Bir

"Seni seviyorum."

Baş aşağı düşmeden önce duyduğum en son cümle buydu. Kalbimin uçurum kenarından düşmenin verdiği hazla hızlanması gerekirdi ama kalbimi hızlandıran şey bu cümle olmuştu. İkimizden de güçlü bir çığlık geldikten sonra uçuyor gibi hissetmiştim. Kuşlardan çalmak istediğim özgürlük buydu işte. İkinci büyük bir çığlığı geniş taşlar arasına bıraktıktan sonra tüm gücümle son bir çığlığa hazırladım kendimi.

"Ben de Taehyung! Ben de seni seviyorum!"

Just One Day || TaehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin