16

249 41 3
                                    

Zaman. Hüzünlü bir kelime çoğu kişi için.

Geriye bakıp geçirdiği günlere bakınca insan, işte diyor bu kadarım. Bazen güzel günlere hasretle bakıp hüzünleniyor bazen kötü günlerine, yapabilecekken yapamadıklarına dövünüyor. Geriye dönemeyeceğini bilerek ama yine de pençesinden kaçıp kurtulamadan bekliyor sadece zamanın geçmesini.

Hüzünü zihne resmeden zaman kimi zaman yardımcın oluyor. Sarıyor yaralarını, kapatıyor, unutturuyor bazı şeyleri kısada olsa. Bağıra bağıra ağladığın bir güne yeniden uyanmak zorundasın mesela. İstemesende yaşamak zorundasın. Seninle dalga geçen hayatın yakasına yapışıp 'istediğini yap, gitmiyorum.' demek zorundasın.

"Sonra ben de kızın saçını çekip muzlu süt dökmüştüm üstüne. "

Ellerimi avucunda ısıttığım adamın gözleri kısıldı. Havaya şen kuşları kıskandıracak bir kahka bıraktı.

"Çocukluğunu gerçekten çok merak ediyorum. Sakin duruyorsun ama çocukluğun asla öyle demiyor."

Gece yürüyüşlerimizden birini yaparken aklıma çocukluk anılarım gelmişti. Eğlenmek için anlattığım bu anılar Taehyung 'u o kadar çok güldürmüştü ki kendime durma fırsatı tanımadan bir sürü şey anlatmıştım.

"Hayatında görebileceğin en yaramaz çocuktum ben. Anneannem her zaman gereksiz bir cesaretim olduğunu söyler."

Elinin içindeki elimi tutarak kendi ceketinin cebine koydu.

"En sevdiğim özelliğim bu galiba. Sınırlarımı kendim koyarım. "

Hayatında duyduğu en ilginç hikayeyi dinliyormuş gibiydi mimikleri. Ceketinin cebinde duran elimi baş parmağıyla okşadı.

"Yemin ederim dışarıdan o kadar cesaretsiz o kadar kırılgan ve duygusal gözüküyorsun ki şu kişiliğini görünce daha fazla hayran kalıyorum sana."

Taktir edilmenin verdiği sıcak enerjiyle dolu kafamı kaldırıp dolunaya gülümsedim. İçimde bir çağlayan vardı. Çoğu zaman bu çağlayanın gürültüsü kulaklarımı sağır ederdi. Etrafı duymadan istediğim şeyi yapardım. Yaptıklarım bazılarına saf cesaret gelebilirdi ama benim yaşam tarzımdı.

Bir iki adım daha sessizce ilerledik. Gözlerim duvara grafiti yapan bir çocuğa takılınca duraksadım.  Ceketinde duran elimi eliyle birlikte çekip çıkardım. Önden ilerleyerek Taehyung'u çekiştirmeye başladım. Beni yormadan arkamdan gelmeye başlayınca yüzüme bir tebessüm yerleşti. Yaptığım şeyleri sorgulamıyordu. Sadece ayak uyduruyordu.

Çocuğa yeterince yaklaştıktan sonra omzuna dokundum. Bana dönen yakışıklı çocuğu merakla süzdüm. Kapşonun açık bıraktığı saçlarında morlar fazlasıyla belirgindi. Yüzünün belirli yerlerinde çizikler ve morluklar vardı. Yüzü sokak kavgalarının bir numarası olduğunu bağırıyordu.

"Hey!"

Bir tepki vermesini beklerken ikimize baktıktan sonra yaptığı tek şey önüne dönmek olmuştu. Daha da yaklaşınca elimi tutan Taehyung beni uyarır şekilde kendine çekti. Bu yeter demekti ama durmak istemeyen yanım baskın geldi ve devam ettim.

"Adın ne?"

Sprey boya kokusu havaya yayılıpta ciğerlerime karışırken baygın bakışlarını yüzüme çevirme gereği duymadan fısıldadı. Soğuk bir kış gününün buzları ses tellerinde yer edinmişti. Konuştukça soğuk bir rüzgar dalgalanıyor sizi titreterek yere çiviliyordu.

"Yoongi. "

"Yoongi, işin bitmek üzere gibi sprey boyalarını kullanmamıza izin verir misin?"

Sorumdan sonra Taehyung hızla beni kendisine çevirdi ve elimi bırakıp omzuma tutundu.

"Mi Sun bu yasal değil, gidelim."

Omuz silkerek omzumdaki elini tuttum. Yüzümde en az Yoongi'nin ki kadar soğuk bir gülüş vardı.

"İşin eğlencesi burda değil mi sence de?"

Yeniden Yoongi'ye dönünce derin bir nefes bırakarak güldüğünü fark ettim. Elindeki iki sprey boyayı uzattı. Bırakmadan önce yakaladığım sprey boyalar kucağımda yerini aldı.

"Benim işim burda bitti. Size iyi eğlenceler. "

Ellerini kapşonlusunun cebine atıp duvara bıraktığı sanat eserlerini kıskandıracak grafitiye baktı. Çok yetenekliydi. Bir çocuğun yüzü başarıyla işlenmişti duvara. Islık çalıp arkasına döndü ilerledikten bir kaç adım sonra geriye dönüp bize seslendi.

"Haberiniz olsun süt çocukları, burayı yaşlı bunaklar fazla şikayet eder." Alayla bir kıkırtı bıraktı. "Tutuklanırsanız," Dudaklarını büzüp sesini inceltti. "Anneniz çok kızar."

Gevşek adımlarla bizden uzaklaşırken Taehyung'a döndüm.

"Bu neydi şimdi?" Hızla Taehyung'un elini tuttum. "Her neyse. "

Elime sprey boyayı alıp Yoongi'nin sanat eserine zarar vermemeye çalışarak bir şeyler karaladım. Taehyung sonunda sadece eğlenmeye bakmış olacak ki sprey boyasının fıs sesini duydum. Duvara bir şeyler çizdikten sonra ellerimi belime koyup geriye ilerledim. Çizme yeteneğim gerçekten yoktu. Dünyanın en berbat grafitisi falandı.

"Hiç bir şeye benzemedi, Tanrı beni yaratırken hiç bir yetenek vermemiş anlaşılan. "

Taehyung güneşi doğuran gülümsemesiyle yanıma gelip elini omzuma attı.

"Benim ki fena olmadı sanki."

Yaptığı piyano grafitisine hayranlıkla bakarken istemsiz bir şikayet belirdi dudaklarımda.

"Nasıl her işte becerikli olabilirsin Tanrı aşkına?"

Birbirimize sarılı bir halde grafitileri izlerken duvarda kırmızı mavi ışıklar belirmeye başlayınca arkamı döndüm.

"Şikayet etmişler kaç Taehyung!" Diye bağırışımı arkamızdan gelen "Hey! Durun. " sesi bastırdı. Şaşkınlıkla donmuş kalmış Taehyung'un elini sıkıca tutup çekiştirdim. Ben koşmaya başlayınca benimle birlikte koşmaya başladı. Önde Taehyung'u çekerek koşarken kalbimin gümbürtüsü kulaklarımı zonklatıyordu. Keyifli bir kahka kulaklarımda patladığında kafamı geriye çevirdim. Kahka seslerimiz birbirine karışırken iki apartman arasında ki dar boşluk dikkatimi çekti. Aradaki boşluğa girip Taehyung'u yanıma çektim. Uzun zamandır koşmanın verdiği o yorgunluk bizi nefes nefese bırakmıştı. Taehyung'un hızla inip kalkan göğüsü burnuma değiyordu. Taehyung sarhoşmuş gibi gülmeye başlayınca iki elimi ağzına koyup kapattım.

"Hâlâ gitmediler sessiz ol." Fısıltım duvarlara çarpıp yok oldu. Polisler bizi bulamayacaklarını anlayınca arabalarına binip olduğumuz yeri terk ettiler.

Gergin bir nefes alıp Taehyung'un dudaklarının üzerindeki elimi aşağı indirip gülmeye başladım.

"Baya yakındı." O da gülmeye başladığında hissettiğim tek şey içmemiş olmamıza rağmen sarhoşluktu. Zihnim bulanıktı. Yapmak istediğim, söylemek istediğim her şey beynimde bir anlam buluyor ağzımdan kahka olarak dökülüyordu.

Taehyung elini çeneme koyarak bana yaklaştı. O zamana kadar bu yakınlığı fark edememiştim bile. Sakinleşmeye başlayan kalp ritmim bana ihanet ederek yeniden  hızlanmaya başladı.

"Hayatımda daha önce böyle bir şey yaşamamıştım." Gülerek daha da yakınıma geldi. " Eğlenceliymiş." Dudakları dudaklarım üzerine masum bir öpücük bırakıp çekildikten sonra devam etti.

"Delisin sen."

Gözlerim ayı kıskandıracak şekilde parlarken titrek bir nefes verdim. Daha da yaklaşıp ahenkle fısıldadım.

"Günaydın sevgilim."

-

Bu arada arkadaşlar kullanıcı adımı değiştirdim haberiniz olsun. Destekleriniz için teşekkür ederim. ♡



Just One Day || TaehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin