Büyük bir dikkatle önümdeki pankeki çikolatayla kapladım. Ağzıma götürürken önümdeki Taehyung'un dikkatli bakışlarını es geçerek sordum.
"Ee yani neden daha önceden okula gelmiyordun?"
Kocaman gülümseyerek dişlerini gösterdi. Son zamanlarda birbirimizi daha sık görür olmuştuk. Ya ben ona kahvaltıya gidiyordum ya da o bana geliyordu. Birlikte kahvaltı etmek benim için özeldi çünkü sabahın ilk saatlerinde birbirimizi görmek fazlasıyla hoştu. Aramızda biz istemesekte bir yakınlık oluşmuştu. Ama henüz ikimizinde konuşacak cesareti olmamıştı.
"Ordan nefret ediyorum. " Gözlerimi devirerek masada duran çileğe uzandım. Hâlâ en küçük hareketimi bile izlediğini fark ediyorum. İlk başlarda bu durum benim için fazlasıyla rahatsız ediciydi çünkü o izlerken hep elim ayağıma dolaşıyordu. Daha sonra alışmaya başladım çünkü yanlış bir şey yapsamda, saçma bir şey söylesemde gözünde değerimin düşmeyeceğini, onu benimle birlikte düzeltmeye çalışacağını fark ettim.
"Nefret ettiğin bir bölümü okumamalıydın." Boncuk boncuk parlayan gözlerine odaklandım. İlk tanıştığımız zamanlar ne kadarda boş bakıyordu bu gözler. İçlerindeki mutluluğu hissedebiliyor olmak benim için şükür sebebiydi. Ben de onun gibiydim ama hiç bir zaman hayattan umudu kesemedim. Ne olursa olsun ne kadar kötü şey yaşarsam yaşayayım hep bir tarafım hayatı sevdi. Hep daha fazla yaşama tutundu. Aramızdaki tek fark buydu galiba. Onun hayattan hiç bir umudu yoktu, hiç bir isteği kalmamıştı tanıştığımızda.
"Jimin'in ailesi," dedi derin bir iç çekerek. "Aile dostumuz. Ailemi kaybettikten sonra bana sahip çıktılar. Onlar benim gerçek ailem gibi." Gözlerini kısarak bana daha fazla odaklandı. Konuyu neden buraya getirdiğini bilmeden çikolata bulaşmış parmaklarımı masada duran peçeteye silerek devam etmesini bekledim.
"Hukuk şirketleri var biliyorsun. Eun Hee ve Jimin gibi beni de bir çocukları gibi gördükleri için hukuk okumamı istediler." Gülümseyerek omuz silkti.
Son zamanlarda çok fazla gülüyorsun.
"Ben de onlar sayesinde hukuk okumaya karar verdim . Başlarda sevmiyordum, okudukça ilgimi çekmeye başladı. Ama okulu hiç sevemedim. Bölümü değil okulu sevmiyorum yani. Ben de kendim çalışıyordum."
Yeniden masadaki yiyeceklere odaklanarak başımı salladım. Okulu sevmek zorunda değildi ama sevmediği bir mesleği yapması beni üzerdi. İçim biraz da olsa rahatlamıştı.
"Neden sevmediğin bir yere gelmeye başladın peki?" Merakla bakan gözlerimi ona çevirdim. İstediğim bir cevap vardı ve onu duymak istiyordum. Benim için okulu sevmeye başladığını duymak istiyordum.
"Eskiden gitmek için bir sebebim yoktu. Artık gitmek için bir sebep buldum kendime. "
O sebep ne Kim Taehyung? O sebebin ben olduğumu söyle. Bilsemde bazı şeyleri senden duymaya ihtiyacım var. Sen söylemeden bildiğim doğrular hep yanlış bana.
"Ne sebebiymiş o?" Elindeki bıçağı yavaşça tabağın kenarına bıraktı. Anlamıştı işte. Ondan duymak istediğimi anlamıştı.
"Sen." Deyiverdi usulca. Derin derin baktı gözlerime. "Sebebim sensin Mi Sun."
Utançla gözlerimi kaçırdım. Bu aramızda bir kaç kez daha geçmişti. Taehyung bana ne zaman iltifat etse utanıyordum. İnanılmaz bir sıcaklık yükseliyordu içimde. Bense o sıcaklıkta yanmaya devam ediyordum.
-
"Neden buradayız? " Gözlerim etrafta gezindi. Taehyung beni çekerek Han nehrinin kenarındaki banka oturttu. İlk tanıştığımız gün Taehyung'un oturduğu banktaydık. Anılar gözümde canlanınca gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just One Day || Taehyung
Fanfic"Bizim fon müziğimiz nefeslerimiz." - Dünyanın en üzgün melodisini fısılda bana. 16.12.19 - 3.5.20